DSÖ FİTNESİ MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ, AİLEYİ İNSANLIĞI TEHDİT EDİYOR!.

SAĞLIK 29.07.2021 - 13:29, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

DSÖ FİTNESİ MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ, AİLEYİ İNSANLIĞI TEHDİT EDİYOR!.

DSÖ FİTNESİ MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ, AİLEYİ İNSANLIĞI TEHDİT EDİYOR!.
Türkiye ÂileMeclisi, Türkiye AileBirliği #Nefes Platformu Basın Bülteni İstanbul Ankara Gaziantep @WhoTurkey önü 1 Ağustos2021 Saat:13 Amasya Sakarya İsparta DSÖ FİTNESİ MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ, AİLEYİ İNSANLIĞI TEHDİT EDİYOR!. Ailesiz Ahlaksız Cinsiyetsiz Toplum Projesinin KodAdı: TCE /Gender DSÖ/WHO DSÖ Şimdi de eşcinselliği meşrulaştırma kararı ile fıtrata, namusa, iffete, dine savaş açtı!. DSÖ, CoVID KADAR TEHLİKELİ BİR KOMPLO DAHA ÜRETTİ Dünya Siyonizm Örgütlerinin emrindeki ilaç kartellerinin beslemesi DSÖ Terör Örgütü, GlobalReset lobisi, CoVID’den sonra TransHumanizm ve “Nesnelerarası İletişim” komplosu ile NeuraLink senaryosuna destek vererek, Eşcinselliği hastalık olarak tanımlamaktan vazgeçti ve 1 Ağustos 2014'de yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW ile legalize edilen “Toplumsal Cinsiyet”i tanıma kararı aldı. Bu kararı ile DSÖ LGBT’yi meşrulaştırırken, “Toplumsal cinsiyet”i adaleti/eşitliği maskesiyle meşrulaştırma kararı ile “Biyolojik Cinsiyet”i reddetmiş oluyor. Din, ahlak ve gelenekten bağımsız bir şekilde BİREY’i “GENDER” olarak tanıyan DSÖ, kadının kadınla, erkeğin erkekle beraberliğini özgür bireylerin gönüllü birlikteliği olarak AİLE’nin yerine ikame etmek isteyen pedefolik ve ensest sapkınların yanında yer alırken “Öjenik hareket” ve “yeni Maltusçu lobi”nin dünya nüfusunu kontrol altına alarak azaltmak isteyen çevrelerin safında yer almış oluyor. Bu dine, ahlaka, aileye, insanlığa karşı açılmış bir savaştır. Bu bir tererözm faaliyetidir aynı zamanda bu bir insanlık suçudur. DSÖ AİLE YANINDA, AKRABALIK, KOMŞULUK BAĞLARINI DA KOPARTMAKTADIR. CoVID’le birlikte zaten ekonomi ve eğitim bitirilmiş toplum FONDAŞ Medyanın algı operasyonu terörüyle ölüm korkusu ile yargısız bir infazla ev hapsine mahkum edilmişti. DSÖ bugün Global çetenin ve onların tetikçiliğini üslenen sermaye grublarının oyuncağı olmuştur. Sahip oldukları ekonomik güçle sermaye, siyaset, bürokrasi, akademi, STK ve Mediayı fonlamaktadırlar. DSÖ sponsorlarından GlaxoSmithKline dopamin ilacı eşcinsel ve bağımlılık yaptığı için 200 bin Euro tazminata mahkum olmuştur... Japon yetkililer ilaçlarındaki 3200’e yakın yan etkiyi bildirmediği için DSÖ sponsoru Novartis’e soruşturma açmıştır. Onsekiz yaşından küçüklere anti-depresan ilaçları reklam ile teşvik ettiği için GSK ilaç şirketi 3 milyar dolar tazminata mahkum edildi. DSÖ sponsorlarından BİLL GATE nelerin peşinde olduğu dünyanın malumu. DSÖ daha önce SARS, MERS, Kuş ve Domuz Gribinde olduğu gibi ihanetlerine devam etmektedir. PCR’nin bir yalan olduğu artık ortaya çıktı. Maske bir korku politikasının aracı olarak kullanıldı. Dünyada daha az oksijen alarak daha sağlıklı olan tek bir canlı türü yoktur. DSÖ ilaç sektörünün pazarlama şirketi gibi faaliyet göstermektedir. IMF nasıl hedef ülkelerin ekonomisini yoketmeye çalışan bir “Finansal Tetikçi örgüt” ise DSÖ de insan sağlığını hedef alan birsuç örgütüdür. DSÖ terör örgütünü beslemek mankurtlaşmaktır tecavüzcüsüne aşıklıktır. DSÖ'nün dayattığı AŞI olmayanlara karşı yapılan bürokratik oligarşi ve medya düşmanlığı Türk ceza kanununa göre suçtur. TCK216 halkı kin/düşmanlığa tahrik, İFTİRA TCK267, hakaret TCK125, nefret TCK122, suçların basın yoluyla işlenmesi TCK218, düşünce hürriyetini engelleme TCK115, birden fazla kişiye karşı işlenen suçlar TCK 43, insanlık suçu 77, Casusluk TCK 328, Suçörgütü TCK 220, Tehdit 215, ÖL TCK 81 HALKI KİN NEFRET DÜŞMANLIK SUÇU İŞLENMEKTEDİR, bağımsız savcıları vazifeye davet ediyoruz! Bu anlamda IMF raporlarını bilim adına bize dayatan birileri gibi bugün de DSÖ talimatlarını topluma dayatan Bill’in adamları (!?) bu ülkede korku pompalayarak 11 hafta cuma yasağı uyguladılar. Allah'ın kanunlarına uymayanlar DSÖ terör örgütü emrine uydular... Aynı günlerde sınırın öte tarafında Suriye'de Türkiye’nin kontrolündeki bölgede maske, mesafe, ilaç, aşı ve hastalık da yoktu, hem de sosyal, çevresel, ekonomik şartlar çok olumsuz olmasına rağmen. Hukuksuz, kanunsuz bir şekilde “ibadet hürriyeti”, “seyahat hürriyeti”, “nefes alma hürriyeti”, hatta “yaşama hürriyeti”mize kasdedildi. Bu suçtur ve bu suçu işleyenler günü geldiğinde “sandık”ta ve aynı şekilde yasama, yargı ve yürütme nezdinde ve din gününde, her insan gibi, yaptıklarının ve yapmaları gerekeni yapmamalarının hesabını vereceklerdir. Hukuksuz kanunsuz yönetmelikler ile yasalar by-pass edilerek milletin iradesi TBMM devre dışı bırakıldı. Milletin ve TBMM nin iradesi ile DSÖ nün ipoteği altında sürdürülmekte olan bu “küresel savaş”a elbirliği ile “dur” demeliyiz. Türkiye'de bugün 111 siyasi parti var! Bu yanlışlara karşı duran bir muhalefetin olmaması düşündürücüdür. Yoksa bugün aktif edilmeye başlanan StarLink ve 5G’lerle Neuralink ve TransHumaniz’m yöntemleri ile “telegram” MK ULTRA yöntemi ile zihinlerimiz kontrol mü ediliyor? Yoksa FON’LANMAYAN kimse kalmadı mı? Biz aslında DSÖ, CoVID komplosu, Starlink ve 5G’ye karşı ülkenin en büyük gücüyüz. Bizim gücümüz aşı olmayan, aşıyı reddedenlerle sınırlı değildir. Kimi esnaf DSÖ lobisinin baskı, tehditlerinin yasa ve bürokrasi gücü ile uygulanmasından bizar oldukları için mecburen maske takıyor ve aşı oluyorlar. Kimi memur, kimi büyük işletme ve avm’ler mecburen o şekilde davranıyorlar. İkna olarak gönüllü aşı ve maske takanlar 25’i bulmaz. 20’si, Partisi, kanaat önderi yönlendirmesi, Media propogandası, akademi, toplumsal baskı ile bu işe razı olmuş, içlerinde şüphe taşıyan kişiler. 50 den fazla kişi kendi iradesi dışında, mecburiyetten, işçi, memur, asker, öğrenci, çalışanlar yanında yurt dışına gidip gelenler kendilerini çaresiz hissettikleri için aşı oluyorlar. Maske takanlara bakın, iki maske üstüste takanlar buna inanmış olanlar. Burunu kaplayacak şekilde maske takanlar ikna edilmiş ve daha çok mecbur bırakılmış olanlar. Burnu dışarıda kalanlar, takmak istemedikleri halde kerhen takanlar. Çenesinde tutanlar öfke ile takanlar. Koluna takanlar, bu işe inanmadıkları halde, mecbur kalırsa, polis sorarsa, bela savmak için maskesini yanında taşıyanlardan oluşuyor. Şiddeti körüklüyor!.. Belki bir fıkra ile konuyu şu şekilde tanımlayabiliriz. Aç kalan aslan bir leş yemiş. Yanındaki yardımcı hayvanlardan biri “Çok pis kokuyorsunuz kralım” demiş. Aslan “bana nasıl pis kokuyorsun dersin” demiş ve onu bir pençe ile fırlatmış. Başka bir yardımcısı çağırmış, olanlara gören müşavir, arkadaşının başına gelenleri gördüğü için “Aman efendim, mis gibi kokuyorsun, o zaten yalancı biriydi. Harika kokuyorsunuz” demiş. Fakat Aslan onu da bir pençe darbesi ile yanından fırlatmış. Bir yandan da homurdanıyormuş: “Ahlaksız, methedeceğim diye yalan söylüyor.” Bu sırada Tiki oradan geçiyormuş. O da yaşananları görmüş. Aslan onu çağırmış ve ona da “Nasıl kokuyorum” demiş. Tilki korkmuş. Birkaç kez öksürmüş. Sanırım CoVID oldum, burnum iyi koku almıyor, dilim de tat almıyor” derken, Tilki oradan uzaklaşmış. Sanıyoruz, başta Bill’in adamlarının, siyasetçilerin, partilerin, stk’ların, media’nın, akademisyenlerin, bürokrasinin de burnu iyi koku almıyor. Galiba sorun krala gerçeği kimin nasıl söyleyeceğinde kilitlenmiş durumda. Yöneticilerden Ömer bekleyenler EbuZer olarak "güzel söz"'le uyarmalı Global çetenin yeni emperyalist planlarına karşı direnişin adresi bugün Satanistlerin ve Pedefoli çetelerin fonladığı DSÖ ve FDA komplosuna karşı durmak noktası olmalıdır. Sağ-sol değil Zulüm ve Adalet cephesinde herkes yerini almak zorundadır. “Medeniyet denilen maskara mahluk”a karşı herkes yerini yeniden gözden geçirmek zorunda. Birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme hayalleri kuruyor. Buna izin vermemeliyiz. Sonuçta “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” Bu “yalan rüzgarı”na karşı, dünyanın bütün erdemli insanlarını “HILFIL FUDUL” anlayışı ile haksızlıklara karşı elbirliğine çağırıyoruz. Çünkü birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, birlikte kazanacağımız tek bir zafer var! IMF'yi kovduk şimdi de Milli Güvenliğimizi tehdit eden DSÖ Dünya Sağlık ÖRGÜT'ü Türkiye'den Defol demeliyiz!. Namuslular en az namussuzlar kadar cesur olmalı. GRİD/AİDS virüs hastalıklarını yayan tek devlet/tek bayrak olan Gökkuşağı/ LGBTİQP TCE maskeli sapkın STK'lar kapatılmalı mal varlıklarına el konulmalı. İçki sigara yasaklanmalı! NefesPlatformu; Dünya Aile Birliği, Dünya Çocuk Hakları Birliği, GELECEK, Türkiye Aile Birliği, Türkiye Aile Meclisi, Türkiye STK Birliği, Türkistan Birliği, NefesPlatformu, AdaletPlatformu, FİTEM, İYİLİK insan Hakları Birliği, Elbirliği, OrtakAkıl Platformu, Sağlık GıdaGüvenliği Hareketi, 5GVirusNews, AYMD, AŞI Yaptırmaya Mecbur Değilim Hareketi
DSÖ FİTNESİ MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ, AİLEYİ İNSANLIĞI TEHDİT EDİYOR!.
Türkiye ÂileMeclisi, Türkiye AileBirliği #Nefes Platformu Basın Bülteni İstanbul Ankara Gaziantep @WhoTurkey önü 1 Ağustos2021 Saat:13 Amasya Sakarya İsparta DSÖ FİTNESİ MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ, AİLEYİ İNSANLIĞI TEHDİT EDİYOR!. Ailesiz Ahlaksız Cinsiyetsiz Toplum Projesinin KodAdı: TCE /Gender DSÖ/WHO DSÖ Şimdi de eşcinselliği meşrulaştırma kararı ile fıtrata, namusa, iffete, dine savaş açtı!. DSÖ, CoVID KADAR TEHLİKELİ BİR KOMPLO DAHA ÜRETTİ Dünya Siyonizm Örgütlerinin emrindeki ilaç kartellerinin beslemesi DSÖ Terör Örgütü, GlobalReset lobisi, CoVID’den sonra TransHumanizm ve “Nesnelerarası İletişim” komplosu ile NeuraLink senaryosuna destek vererek, Eşcinselliği hastalık olarak tanımlamaktan vazgeçti ve 1 Ağustos 2014'de yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW ile legalize edilen “Toplumsal Cinsiyet”i tanıma kararı aldı. Bu kararı ile DSÖ LGBT’yi meşrulaştırırken, “Toplumsal cinsiyet”i adaleti/eşitliği maskesiyle meşrulaştırma kararı ile “Biyolojik Cinsiyet”i reddetmiş oluyor. Din, ahlak ve gelenekten bağımsız bir şekilde BİREY’i “GENDER” olarak tanıyan DSÖ, kadının kadınla, erkeğin erkekle beraberliğini özgür bireylerin gönüllü birlikteliği olarak AİLE’nin yerine ikame etmek isteyen pedefolik ve ensest sapkınların yanında yer alırken “Öjenik hareket” ve “yeni Maltusçu lobi”nin dünya nüfusunu kontrol altına alarak azaltmak isteyen çevrelerin safında yer almış oluyor. Bu dine, ahlaka, aileye, insanlığa karşı açılmış bir savaştır. Bu bir tererözm faaliyetidir aynı zamanda bu bir insanlık suçudur. DSÖ AİLE YANINDA, AKRABALIK, KOMŞULUK BAĞLARINI DA KOPARTMAKTADIR. CoVID’le birlikte zaten ekonomi ve eğitim bitirilmiş toplum FONDAŞ Medyanın algı operasyonu terörüyle ölüm korkusu ile yargısız bir infazla ev hapsine mahkum edilmişti. DSÖ bugün Global çetenin ve onların tetikçiliğini üslenen sermaye grublarının oyuncağı olmuştur. Sahip oldukları ekonomik güçle sermaye, siyaset, bürokrasi, akademi, STK ve Mediayı fonlamaktadırlar. DSÖ sponsorlarından GlaxoSmithKline dopamin ilacı eşcinsel ve bağımlılık yaptığı için 200 bin Euro tazminata mahkum olmuştur... Japon yetkililer ilaçlarındaki 3200’e yakın yan etkiyi bildirmediği için DSÖ sponsoru Novartis’e soruşturma açmıştır. Onsekiz yaşından küçüklere anti-depresan ilaçları reklam ile teşvik ettiği için GSK ilaç şirketi 3 milyar dolar tazminata mahkum edildi. DSÖ sponsorlarından BİLL GATE nelerin peşinde olduğu dünyanın malumu. DSÖ daha önce SARS, MERS, Kuş ve Domuz Gribinde olduğu gibi ihanetlerine devam etmektedir. PCR’nin bir yalan olduğu artık ortaya çıktı. Maske bir korku politikasının aracı olarak kullanıldı. Dünyada daha az oksijen alarak daha sağlıklı olan tek bir canlı türü yoktur. DSÖ ilaç sektörünün pazarlama şirketi gibi faaliyet göstermektedir. IMF nasıl hedef ülkelerin ekonomisini yoketmeye çalışan bir “Finansal Tetikçi örgüt” ise DSÖ de insan sağlığını hedef alan birsuç örgütüdür. DSÖ terör örgütünü beslemek mankurtlaşmaktır tecavüzcüsüne aşıklıktır. DSÖ'nün dayattığı AŞI olmayanlara karşı yapılan bürokratik oligarşi ve medya düşmanlığı Türk ceza kanununa göre suçtur. TCK216 halkı kin/düşmanlığa tahrik, İFTİRA TCK267, hakaret TCK125, nefret TCK122, suçların basın yoluyla işlenmesi TCK218, düşünce hürriyetini engelleme TCK115, birden fazla kişiye karşı işlenen suçlar TCK 43, insanlık suçu 77, Casusluk TCK 328, Suçörgütü TCK 220, Tehdit 215, ÖL TCK 81 HALKI KİN NEFRET DÜŞMANLIK SUÇU İŞLENMEKTEDİR, bağımsız savcıları vazifeye davet ediyoruz! Bu anlamda IMF raporlarını bilim adına bize dayatan birileri gibi bugün de DSÖ talimatlarını topluma dayatan Bill’in adamları (!?) bu ülkede korku pompalayarak 11 hafta cuma yasağı uyguladılar. Allah'ın kanunlarına uymayanlar DSÖ terör örgütü emrine uydular... Aynı günlerde sınırın öte tarafında Suriye'de Türkiye’nin kontrolündeki bölgede maske, mesafe, ilaç, aşı ve hastalık da yoktu, hem de sosyal, çevresel, ekonomik şartlar çok olumsuz olmasına rağmen. Hukuksuz, kanunsuz bir şekilde “ibadet hürriyeti”, “seyahat hürriyeti”, “nefes alma hürriyeti”, hatta “yaşama hürriyeti”mize kasdedildi. Bu suçtur ve bu suçu işleyenler günü geldiğinde “sandık”ta ve aynı şekilde yasama, yargı ve yürütme nezdinde ve din gününde, her insan gibi, yaptıklarının ve yapmaları gerekeni yapmamalarının hesabını vereceklerdir. Hukuksuz kanunsuz yönetmelikler ile yasalar by-pass edilerek milletin iradesi TBMM devre dışı bırakıldı. Milletin ve TBMM nin iradesi ile DSÖ nün ipoteği altında sürdürülmekte olan bu “küresel savaş”a elbirliği ile “dur” demeliyiz. Türkiye'de bugün 111 siyasi parti var! Bu yanlışlara karşı duran bir muhalefetin olmaması düşündürücüdür. Yoksa bugün aktif edilmeye başlanan StarLink ve 5G’lerle Neuralink ve TransHumaniz’m yöntemleri ile “telegram” MK ULTRA yöntemi ile zihinlerimiz kontrol mü ediliyor? Yoksa FON’LANMAYAN kimse kalmadı mı? Biz aslında DSÖ, CoVID komplosu, Starlink ve 5G’ye karşı ülkenin en büyük gücüyüz. Bizim gücümüz aşı olmayan, aşıyı reddedenlerle sınırlı değildir. Kimi esnaf DSÖ lobisinin baskı, tehditlerinin yasa ve bürokrasi gücü ile uygulanmasından bizar oldukları için mecburen maske takıyor ve aşı oluyorlar. Kimi memur, kimi büyük işletme ve avm’ler mecburen o şekilde davranıyorlar. İkna olarak gönüllü aşı ve maske takanlar 25’i bulmaz. 20’si, Partisi, kanaat önderi yönlendirmesi, Media propogandası, akademi, toplumsal baskı ile bu işe razı olmuş, içlerinde şüphe taşıyan kişiler. 50 den fazla kişi kendi iradesi dışında, mecburiyetten, işçi, memur, asker, öğrenci, çalışanlar yanında yurt dışına gidip gelenler kendilerini çaresiz hissettikleri için aşı oluyorlar. Maske takanlara bakın, iki maske üstüste takanlar buna inanmış olanlar. Burunu kaplayacak şekilde maske takanlar ikna edilmiş ve daha çok mecbur bırakılmış olanlar. Burnu dışarıda kalanlar, takmak istemedikleri halde kerhen takanlar. Çenesinde tutanlar öfke ile takanlar. Koluna takanlar, bu işe inanmadıkları halde, mecbur kalırsa, polis sorarsa, bela savmak için maskesini yanında taşıyanlardan oluşuyor. Şiddeti körüklüyor!.. Belki bir fıkra ile konuyu şu şekilde tanımlayabiliriz. Aç kalan aslan bir leş yemiş. Yanındaki yardımcı hayvanlardan biri “Çok pis kokuyorsunuz kralım” demiş. Aslan “bana nasıl pis kokuyorsun dersin” demiş ve onu bir pençe ile fırlatmış. Başka bir yardımcısı çağırmış, olanlara gören müşavir, arkadaşının başına gelenleri gördüğü için “Aman efendim, mis gibi kokuyorsun, o zaten yalancı biriydi. Harika kokuyorsunuz” demiş. Fakat Aslan onu da bir pençe darbesi ile yanından fırlatmış. Bir yandan da homurdanıyormuş: “Ahlaksız, methedeceğim diye yalan söylüyor.” Bu sırada Tiki oradan geçiyormuş. O da yaşananları görmüş. Aslan onu çağırmış ve ona da “Nasıl kokuyorum” demiş. Tilki korkmuş. Birkaç kez öksürmüş. Sanırım CoVID oldum, burnum iyi koku almıyor, dilim de tat almıyor” derken, Tilki oradan uzaklaşmış. Sanıyoruz, başta Bill’in adamlarının, siyasetçilerin, partilerin, stk’ların, media’nın, akademisyenlerin, bürokrasinin de burnu iyi koku almıyor. Galiba sorun krala gerçeği kimin nasıl söyleyeceğinde kilitlenmiş durumda. Yöneticilerden Ömer bekleyenler EbuZer olarak "güzel söz"'le uyarmalı Global çetenin yeni emperyalist planlarına karşı direnişin adresi bugün Satanistlerin ve Pedefoli çetelerin fonladığı DSÖ ve FDA komplosuna karşı durmak noktası olmalıdır. Sağ-sol değil Zulüm ve Adalet cephesinde herkes yerini almak zorundadır. “Medeniyet denilen maskara mahluk”a karşı herkes yerini yeniden gözden geçirmek zorunda. Birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme hayalleri kuruyor. Buna izin vermemeliyiz. Sonuçta “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” Bu “yalan rüzgarı”na karşı, dünyanın bütün erdemli insanlarını “HILFIL FUDUL” anlayışı ile haksızlıklara karşı elbirliğine çağırıyoruz. Çünkü birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, birlikte kazanacağımız tek bir zafer var! IMF'yi kovduk şimdi de Milli Güvenliğimizi tehdit eden DSÖ Dünya Sağlık ÖRGÜT'ü Türkiye'den Defol demeliyiz!. Namuslular en az namussuzlar kadar cesur olmalı. GRİD/AİDS virüs hastalıklarını yayan tek devlet/tek bayrak olan Gökkuşağı/ LGBTİQP TCE maskeli sapkın STK'lar kapatılmalı mal varlıklarına el konulmalı. İçki sigara yasaklanmalı! NefesPlatformu; Dünya Aile Birliği, Dünya Çocuk Hakları Birliği, GELECEK, Türkiye Aile Birliği, Türkiye Aile Meclisi, Türkiye STK Birliği, Türkistan Birliği, NefesPlatformu, AdaletPlatformu, FİTEM, İYİLİK insan Hakları Birliği, Elbirliği, OrtakAkıl Platformu, Sağlık GıdaGüvenliği Hareketi, 5GVirusNews, AYMD, AŞI Yaptırmaya Mecbur Değilim Hareketi
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.