BU ÇOCUKLARA DAHA FAZLA ZULÜM YAPMAYIN
BU ÇOCUKLARA DAHA FAZLA ZULÜM YAPMAYIN
Zulüm... Biliriz... İfade de ederiz, öyle değil mi? Bir de sözlük anlamına bakalım mı?
Zulüm, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak, söz ve fiilde aşırı gitmek demektir. Başka bir anlamı da zulüm; güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık, eziyet ve cefadır.
Gördüğünüz gibi:
ACIMASIZLIK...
HAKSIZLIK...
EZİYET...
HADDİ AŞMAK.
Oysa sadece bununla kalmıyor ki! Anlatırlar ya hani, duymuşsunuzdur. Uzun yıllar önce, Devlet Senfoni Orkestrası Erzurum’a konser vermeye gelmiş. Ancak orkestra gelmeden önce salonu doldurabilmek için, zamanın valisi özel idare müdürüne tüm muhtarları toplayıp konsere getirmesi hususunda talimat vermiş.
Konser günü gelmiş, çatmış, salon ağzına kadar dolmuş ve konser başlamış. Orkestra çaldıkça salonda çıt çıkmadan konser dinlenilmiş. Bir ara orkestra ara verince salon boşalmaya başlamış. Salonun boşalmaya başladığını gören orkestranın şefi, yaşlı bir dadaşın yanına yaklaşarak:
"Beyefendi, konserimizi beğendiniz mi?" diye sormuş. Siniri tepesinde çıkmış olan yaşlı dadaş:
"Ne beğenmesi, beyefendi? Erzurum, Erzurum olalı, Urus getirdiğinden bu yana böyle bir zulüm görmedi!" demiş...
Deyiverin bakem gari.
Sizce de bu zulüm mü?
Gelin o halde, bir de geçen hafta yapılan bir konsere bakalım.
"Ne beğenmesi, beyefendi? Erzurum, Erzurum olalı, Urus getirdiğinden bu yana böyle bir zulüm görmedi!" diyen Erzurumlu dadaş amcamız ile sanayide çıraklık yapan, bir meslekleri, altın bilezikleri olsun diyerek Tire'nin dağ köylerinden getirilen 13-15 yaşındaki çocuklara opera ve bale sanatına dair uzmanlar tarafından bilgi verilmesi, sizce bir ZULÜM değil mi?
Konu ne? diyebilirsiniz. Gelin o halde haberin kaynağından öğrenelim.
Tire’de Öğrencilere Özel Eğitim Konseri
Sanatın genç nesillerle buluşmasını amaçlayan etkinlik, Tire Mesleki Eğitim Merkezi ve Gökçen Anadolu Lisesi öğrencilerinin katılımıyla Tire Belediyesi Kültür Salonu’nda gerçekleştirildi. Konserde, opera ve klasik müziğin temel öğeleri tanıtılırken, öğrenciler sanatçılarla birebir görüşme fırsatı yakaladı.
Eğitim konserine katılan öğrenciler, opera ve bale sanatına dair uzmanlardan detaylı bilgi aldı ve sahne performanslarını yakından izledi. (Ercan ÇELİK, HABERTİRE)
He Erzurumlu Dadaş, he bizim Tire'li senfoni ne olduğunu bilmeyen sanayide çalışan Ahmetler, Mehmetler, Hasanlar, Hüseyinler.
Gelin, bir şeyler vermeye çalıştığımız bu pırıl pırıl çocuklara, insanlara daha fazla eziyet, daha fazla zulüm yapmayın.
Kendi öz yurdunda tarihi, milli ve manevi değerlerini bilmeyen bu çocuklara, öncelikli olarak bunları öğretin. (Madem bu işe Tire'den, benim memleketimden başladınız, o halde) Tire'nin milli ve tarihi değerlerinden başlayın.
Alın bu pırıl pırıl çocukları, önce Aydınoğulları Beyliğinin kurucusu Süleyman Bey'in türbesinden başlayın. Onun hemen 20 adım ötesindeki Tire'nin manevi sultanı İbn-i Melek Hazretleri'ni anlatın. Buğday Dede'yi anlatın.
Kısacası, bu vatanın aslan yürekli evlatlarına, kendi öz yurdunda parya olmadan vatanın asli, milli ve manevi değerlerini yerinden kaynağında öğretin.
Sonra mı?
Sonrası isterseniz Bach'ı, isterseniz Beethoven'ı anlatın.
Ne dersiniz?
Selam ve dua ile,
Bülent Ertekin
Ekleme
Tarihi: 22 Şubat 2025 - Cumartesi
BU ÇOCUKLARA DAHA FAZLA ZULÜM YAPMAYIN
BU ÇOCUKLARA DAHA FAZLA ZULÜM YAPMAYIN
Zulüm... Biliriz... İfade de ederiz, öyle değil mi? Bir de sözlük anlamına bakalım mı?
Zulüm, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak, söz ve fiilde aşırı gitmek demektir. Başka bir anlamı da zulüm; güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık, eziyet ve cefadır.
Gördüğünüz gibi:
ACIMASIZLIK...
HAKSIZLIK...
EZİYET...
HADDİ AŞMAK.
Oysa sadece bununla kalmıyor ki! Anlatırlar ya hani, duymuşsunuzdur. Uzun yıllar önce, Devlet Senfoni Orkestrası Erzurum’a konser vermeye gelmiş. Ancak orkestra gelmeden önce salonu doldurabilmek için, zamanın valisi özel idare müdürüne tüm muhtarları toplayıp konsere getirmesi hususunda talimat vermiş.
Konser günü gelmiş, çatmış, salon ağzına kadar dolmuş ve konser başlamış. Orkestra çaldıkça salonda çıt çıkmadan konser dinlenilmiş. Bir ara orkestra ara verince salon boşalmaya başlamış. Salonun boşalmaya başladığını gören orkestranın şefi, yaşlı bir dadaşın yanına yaklaşarak:
"Beyefendi, konserimizi beğendiniz mi?" diye sormuş. Siniri tepesinde çıkmış olan yaşlı dadaş:
"Ne beğenmesi, beyefendi? Erzurum, Erzurum olalı, Urus getirdiğinden bu yana böyle bir zulüm görmedi!" demiş...
Deyiverin bakem gari.
Sizce de bu zulüm mü?
Gelin o halde, bir de geçen hafta yapılan bir konsere bakalım.
"Ne beğenmesi, beyefendi? Erzurum, Erzurum olalı, Urus getirdiğinden bu yana böyle bir zulüm görmedi!" diyen Erzurumlu dadaş amcamız ile sanayide çıraklık yapan, bir meslekleri, altın bilezikleri olsun diyerek Tire'nin dağ köylerinden getirilen 13-15 yaşındaki çocuklara opera ve bale sanatına dair uzmanlar tarafından bilgi verilmesi, sizce bir ZULÜM değil mi?
Konu ne? diyebilirsiniz. Gelin o halde haberin kaynağından öğrenelim.
Tire’de Öğrencilere Özel Eğitim Konseri
Sanatın genç nesillerle buluşmasını amaçlayan etkinlik, Tire Mesleki Eğitim Merkezi ve Gökçen Anadolu Lisesi öğrencilerinin katılımıyla Tire Belediyesi Kültür Salonu’nda gerçekleştirildi. Konserde, opera ve klasik müziğin temel öğeleri tanıtılırken, öğrenciler sanatçılarla birebir görüşme fırsatı yakaladı.
Eğitim konserine katılan öğrenciler, opera ve bale sanatına dair uzmanlardan detaylı bilgi aldı ve sahne performanslarını yakından izledi. (Ercan ÇELİK, HABERTİRE)
He Erzurumlu Dadaş, he bizim Tire'li senfoni ne olduğunu bilmeyen sanayide çalışan Ahmetler, Mehmetler, Hasanlar, Hüseyinler.
Gelin, bir şeyler vermeye çalıştığımız bu pırıl pırıl çocuklara, insanlara daha fazla eziyet, daha fazla zulüm yapmayın.
Kendi öz yurdunda tarihi, milli ve manevi değerlerini bilmeyen bu çocuklara, öncelikli olarak bunları öğretin. (Madem bu işe Tire'den, benim memleketimden başladınız, o halde) Tire'nin milli ve tarihi değerlerinden başlayın.
Alın bu pırıl pırıl çocukları, önce Aydınoğulları Beyliğinin kurucusu Süleyman Bey'in türbesinden başlayın. Onun hemen 20 adım ötesindeki Tire'nin manevi sultanı İbn-i Melek Hazretleri'ni anlatın. Buğday Dede'yi anlatın.
Kısacası, bu vatanın aslan yürekli evlatlarına, kendi öz yurdunda parya olmadan vatanın asli, milli ve manevi değerlerini yerinden kaynağında öğretin.
Sonra mı?
Sonrası isterseniz Bach'ı, isterseniz Beethoven'ı anlatın.
Ne dersiniz?
Selam ve dua ile,
Bülent Ertekin
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.