TEŞEKKÜRLER SAĞLIK BAKANLIĞI.
TEŞEKKÜRLER SAĞLIK BAKANLIĞI.
Son zamanlarda bir hastanede hastalığınızdan dolayı yattınız mı?
Pekiii, seksenli doksanlı yıllarda?
Ben seksende de, doksanda da ikibinli yıllarda da yattım. Hele son onbeş yıldır kronik rahatsızlıklarımdan dolayı âdeta hastanelerin abonesi oldum.
Her bölgede yeni hastaneler açıldığı gibi, eski olup revize edilen ve edilmeyi bekleyen hastanelerde var. Bunlardan bir tanesi de şuan fizik tedavisi gördüğüm Fatih Sultan Mehmet Hastanesi.
Bugün geldiğimiz noktaya bakınca 1980 yılında hem İzmir, hem de İstanbul'da hastanede yatan birisi olarak katettigimiz merhaleyi anlatmak şahsımı ziyadesi ile mutlu ve memnun ediyor.
Tabiiki bu durumu kabullenemeyen, içine sindiremiyen, yerden yere vuran bir zihniyet hâlâ Bremen Mızıkacıları gibi konuşuyorlarda, konuşuyorlar.
Hastanelerimizin konfor, hizmet, kalite noktasında geldiği tablo taktire şayan durumlarını biz anlatsak YANDAŞ(!) damgasını vuracakları için konuyu bugünkü yazısında dile getiren Hıncal Uluç'un kaleminden iktibas etmek istedim.
Londra'da yaşayan bir yakınım karın bölgesinde şiddetli bir sancı hissedince, en yakın hastaneye sürünerek ve yolda baygınlık geçirerek gitti. Acilden girdi. Sancıdan yıkılmak üzereyken bir görevli geldi.
Ordaki bir sandalyeye oturttu.
"Burda bekleyin.
Az sonra muayene ve tahlilleriniz yapılacak, emarınız çekilecek"
dedi.
Yakınım o sandalyenin üstünde 3 saat bekledi. Gelen giden olmayınca ordan geçen bir hastabakıcının koluna yapıştı.
"Burada saatlerdir sancılar içinde muayene için bekliyorum. Gelen giden yok" deyince, hastabakıcı
"Siz İngiltere'de yaşamıyorsunuz galiba"
dedi ve gitti.
Bu lafın ne anlama geldiğini, Londra'da yaşayan bir başka arkadaşımdan öğrendim.
Hasta yakınımın ailesi telaş içinde beni arayıp "Londra'da yardım edecek biri var mı?" diye sorduklarında "Var" dedim ve ordaki yakın dostumu aradım..
Durumu anlattım..
"O yakınının şu anda oturduğu bir sandalye var mı?" diye sordu..
"Var" dedim..
"O zaman haline şükretsin ve oturmaya devam etsin ki o sandalyeyi de kaptırmasın.
Hele başka hastaneye gitmeye teşebbüs dahi etmesin. İngiltere'de sağlık sistemi çöktü" dedi.
......
Özellikle de korona ile mücadelemizi ağır eleştirenler, ki "Şehir Hastaneleri"ni de daha önce en ağır eleştirenler onlardı, çok iyi yorumlasınlar..
Demek ki, biz korona ile savaşta İngiltere'den daha başarılı olmuşuz ki daha az hastamız var. Yani sistem ayakta..
Hastane, yatak, yoğun bakım ve entübe etme olanakları, hasta sayısına göre, göreceli olarak İngiltere'den çok daha iyi.. Bu da iki..
Yani..
İngiltere'de yaşayan Türkler.. Kendinizi iyi hissetmiyorsanız ve imkânınız varsa hemen ilk uçakla Türkiye'ye gelin ve istediğiniz hastaneye yatın.
Anında en gerekli ve en iyi bakıma alınacaksınız, mesela İstanbul'da.. Bir sandalye bulursanız, şanslı sayılacağınız Londra'da değil.
Beyler,
Kimin yaptığı önemli değil. Değil mi ki bu ülkenin bütün insanları bu imkânlardan faydalanıyor. O zaman yapana, yaptırana, emeği geçene herkese teşekkür etmek herhalde insan isek insani bir borç olsa gerek.
Bırakın siyasi tarafgirliği, bir kez daha alkışlayan. Ve yüreğiniz yetiyorsa TEŞEKKÜRLER!!! Deyin.
Not: Sağlık ile alâkalı yazmaya devam edeceğiz.
Selâm ve dua ile
Bülent Ertekin
Ekleme
Tarihi: 04 Kasım 2021 - Perşembe
TEŞEKKÜRLER SAĞLIK BAKANLIĞI.
TEŞEKKÜRLER SAĞLIK BAKANLIĞI.
Son zamanlarda bir hastanede hastalığınızdan dolayı yattınız mı?
Pekiii, seksenli doksanlı yıllarda?
Ben seksende de, doksanda da ikibinli yıllarda da yattım. Hele son onbeş yıldır kronik rahatsızlıklarımdan dolayı âdeta hastanelerin abonesi oldum.
Her bölgede yeni hastaneler açıldığı gibi, eski olup revize edilen ve edilmeyi bekleyen hastanelerde var. Bunlardan bir tanesi de şuan fizik tedavisi gördüğüm Fatih Sultan Mehmet Hastanesi.
Bugün geldiğimiz noktaya bakınca 1980 yılında hem İzmir, hem de İstanbul'da hastanede yatan birisi olarak katettigimiz merhaleyi anlatmak şahsımı ziyadesi ile mutlu ve memnun ediyor.
Tabiiki bu durumu kabullenemeyen, içine sindiremiyen, yerden yere vuran bir zihniyet hâlâ Bremen Mızıkacıları gibi konuşuyorlarda, konuşuyorlar.
Hastanelerimizin konfor, hizmet, kalite noktasında geldiği tablo taktire şayan durumlarını biz anlatsak YANDAŞ(!) damgasını vuracakları için konuyu bugünkü yazısında dile getiren Hıncal Uluç'un kaleminden iktibas etmek istedim.
Londra'da yaşayan bir yakınım karın bölgesinde şiddetli bir sancı hissedince, en yakın hastaneye sürünerek ve yolda baygınlık geçirerek gitti. Acilden girdi. Sancıdan yıkılmak üzereyken bir görevli geldi.
Ordaki bir sandalyeye oturttu.
"Burda bekleyin.
Az sonra muayene ve tahlilleriniz yapılacak, emarınız çekilecek"
dedi.
Yakınım o sandalyenin üstünde 3 saat bekledi. Gelen giden olmayınca ordan geçen bir hastabakıcının koluna yapıştı.
"Burada saatlerdir sancılar içinde muayene için bekliyorum. Gelen giden yok" deyince, hastabakıcı
"Siz İngiltere'de yaşamıyorsunuz galiba"
dedi ve gitti.
Bu lafın ne anlama geldiğini, Londra'da yaşayan bir başka arkadaşımdan öğrendim.
Hasta yakınımın ailesi telaş içinde beni arayıp "Londra'da yardım edecek biri var mı?" diye sorduklarında "Var" dedim ve ordaki yakın dostumu aradım..
Durumu anlattım..
"O yakınının şu anda oturduğu bir sandalye var mı?" diye sordu..
"Var" dedim..
"O zaman haline şükretsin ve oturmaya devam etsin ki o sandalyeyi de kaptırmasın.
Hele başka hastaneye gitmeye teşebbüs dahi etmesin. İngiltere'de sağlık sistemi çöktü" dedi.
......
Özellikle de korona ile mücadelemizi ağır eleştirenler, ki "Şehir Hastaneleri"ni de daha önce en ağır eleştirenler onlardı, çok iyi yorumlasınlar..
Demek ki, biz korona ile savaşta İngiltere'den daha başarılı olmuşuz ki daha az hastamız var. Yani sistem ayakta..
Hastane, yatak, yoğun bakım ve entübe etme olanakları, hasta sayısına göre, göreceli olarak İngiltere'den çok daha iyi.. Bu da iki..
Yani..
İngiltere'de yaşayan Türkler.. Kendinizi iyi hissetmiyorsanız ve imkânınız varsa hemen ilk uçakla Türkiye'ye gelin ve istediğiniz hastaneye yatın.
Anında en gerekli ve en iyi bakıma alınacaksınız, mesela İstanbul'da.. Bir sandalye bulursanız, şanslı sayılacağınız Londra'da değil.
Beyler,
Kimin yaptığı önemli değil. Değil mi ki bu ülkenin bütün insanları bu imkânlardan faydalanıyor. O zaman yapana, yaptırana, emeği geçene herkese teşekkür etmek herhalde insan isek insani bir borç olsa gerek.
Bırakın siyasi tarafgirliği, bir kez daha alkışlayan. Ve yüreğiniz yetiyorsa TEŞEKKÜRLER!!! Deyin.
Not: Sağlık ile alâkalı yazmaya devam edeceğiz.
Selâm ve dua ile
Bülent Ertekin
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.