Mahir ADIBEŞ
Köşe Yazarı
Mahir ADIBEŞ
 

ARILARDA KIŞLAMA SIRASINDA MEYDANA GELEN ÖLÜMLERE ÇARE ARAMAK

ARILARDA KIŞLAMA SIRASINDA MEYDANA GELEN ÖLÜMLERE ÇARE ARAMAK Kışa sağlam giren birçok arı kovanının şubat ayının son haftası ile mart ayının ikinci haftası arasında sönmesi dikkatimizi çekti. Ocak ayının ortalarında yaptığımız muayenelerde arı kovanlarında probleme rastlamadık, arı sağlıklıydı. Her yıl arı kışlamalarında bazı kovanlar sönebilir ama bu o kadar fazla olmaz. Bu yıl 50 gibi yüksek olunca zarar büyük ve dikkatten kaçmadı. Hiçbir sebebi gözden kaçırmadan üzerinde çalışma başlattık. Nihayet şimdiye kadar gözden kaçan sebebi bulduk; polen olmaması! Olay tamamen yazın kurak geçmesi polen ve bal özü akışının kıt olmasıdır. Kışın kovanların sönmesine sebep olan en önemli olay sonbahar yağmurları yağmayınca arının ihtiyacı olan çiçekler açmadı. Arı sonbaharda polen getirmediğinden anaarı yumurtlamadı. Bundan sonra bir daha böyle bir durumla karşılaşabiliriz diye çözüm aramaya başladık. Çözüm bulmak için de mutlaka tecrübeli çok arıcıyla beraber çalışmak gerekir. Önce şunu söyleyeyim ortada salgın bir hastalığın belirtisine rastlamadık. Kovanlar temiz, yeterince yiyecek bal var, yalnız arı kovanda yok ya da çok az arı bir de ana kalmış. Önümüze çıkan manzara bundan ibaretti. Yalnız yavrunun tek yiyeceği olan ve arı sütünün yapılması için ihtiyaç olan “polen” peteklerde yoktu. Bu durum yalnız bir bölgede meydana gelmedi hatta Türkiye ile de sınırlı değil, olay birçok ülkeyi kapsamaktadır. Aslında bu veya buna benzer olaylar uzun yıllar arayla daha önce de görülmüş lakin üzerine giden olmamış. Araştırılmışsa da sebebi bulunamadığından öylece kalmış. Günümüzde arıcılığın ilme dayalı yapılması bu konunun çözümsüz kalmasını hoş karşılamaz. Vakit geçirmeden bu olayın üzerine gidip, sebebini aramaya başladık. Ülke çapında, değişik bölgelerde ulaşabildiğimiz tecrübeli arıcılarla, telefon ile ya da yüz yüze görüştük. İlk bulgularımız şu oldu: Ocak ayında, Ege Bölgesi’nde havalar sıcak gidince arı dışarıda bir şey bulamasa da kovandan çıktı yani çalıştı. Bu durumu değerlendirerek “Arı kocalmış” dedik. Kış uzarsa arıların yaza çıkamayacağını açıkladık. Şubat ayının ortalarından itibaren havalar aniden soğuyunca arılar kovandan çıkamaz oldu. Ara sıra güneş görününce, hava soğuk olmasına rağmen, arılar kovandan yine de çıktı. Amma velakin dışarı çıkan arılar ikindiden sonra havanın ısısı iyice düşünce kovana dönemediler. Bu durum kovandaki arı sayısını azalttı. Zaten dönen arılar da dışarda bir şey bulamadığından boş dönüyordu. Aslında arılar polen bulmak ümidiyle gidiyordu. Çünkü kovandaki çerçevelerde yeterli yiyecek bal vardı. Bir önceki yaz kuraklık dolayısıyla bal verimi oldukça düşük, polen akışı azdı, bütün arıcılar bunun farkındaydı. Zaten bal oranını yükselmesi polen akışıyla doğru orantılıdır. Yaz boyu bu durum ancak arının varlığını idame ettirmesine yetti. Sonbaharda da yağmur yağmayınca polen akışı iyice azaldı. Bu durumda anaarı yumurtlamadı ya da az yumurtladı. Çünkü yavrulara polen yediriliyor hem polen gözleri boş hem de polen gelmiyordu. Anaarı yumurtlasa da yavrular yedirilemeyeceğinden gözden çıkamayacaktı. Arının dışarıdan yedirilmesi de anaarıyı ikna etmedi. Dolayısıyla sonbaharda çalışan yorgun, kocalmış arılar ile koloniler kışlamaya girdi. Bu arıların ömrü en fazla altmış gün ya da daha azdı. Kovanda çok miktarda olması gereken genç işçi arılar yoktu ya da azdı. Kış uzayınca kocalmış arıların ömrü yetmedi. Ara sıra güneşi görünce dışarı çıkan arılar bir daha kovana dönemedi. Onun için kovanlar temizdi. Kovanda yeterince bal vardı, arılar açlıktan ölmedi, soğuktan da ölmedi, bahara yetişmek için ömrü yetmedi. Evet, teşhisimizde “arılar kocalmış” demiştik, doğruydu lakin ocak ayında dışarıya çıktığından, çalıştığından değil, sonbaharda çalışıp kocalan arılar ile kışa girilmesiydi sebebi. Sonbaharda anaarı yumurtlayıp yavru çıkarsaydı, çok sayıda genç işçi arıyla kışa girilecek, onlarında ömrü altı-sekiz ay olacağından kovanlar sönmeyecekti. Yani kovanlar sonbaharda kocalmış arılarla kışa girdi onlarında şubat ayının sonuna doğru ömürleri tükendi. Geçtiğimiz kış, arılar ne açlıktan ne de soğuktan öldü. Arının yiyeceği varsa, yeri temiz ve rutubet yoksa arı açlıktan soğuktan ölmez. Yalnız soğuk zamanlarda fazla yiyecek tüketir. Eğer bal yeterli değilse arıyı şerbet ve kekle beslemek gerekir. Soğuk kış günlerinde de yedirmek için kovanı açmak, içerideki ısı dengesini bozacağından risk olur. İçeride yeterince yiyecek ve polen varsa kışın dahi ana arı zaman zaman yumurta bırakır. Sonbaharda kovanda yeterince polen olsaydı, ana arı yumurtlayacak ve kışın kovanda yeterince genç arılar olacak, kovanlar sönmeyecekti. Artık bu kış arı kovanlarının sönmesinin sebebini biliyoruz yalnız bunun çözümünü de bulmamız gerekir. Bu olay önümüzdeki yıllarda tekrar edebilir. Bir arıcının kovana bal, polen gelip gelmediğini bilmesi gerekir. Bal geliyor polen gelmiyorsa buna aldanılmamalı, anaarı yumurtlamaz. O zaman yapacak bir şey var ana arıyı yumurtlamaya ikna etmek. Kovanda yeterince bal olması ve yedirmek önemli elbet yalnız ana arının yumurtlaması için mutlaka polen olması gerekir. Bu konuda çalışmalarımız devam etmektedir. Kurak geçen yıllarda, özellikle sonbahar yağmurları yağmaz çiçekler açmazsa bu durum görülmektedir. Anaarının yumurtlaması için polen ihtiyacının karşılanması gerekir. Özellikle sonbahar sağımından sonra kovana polen yeterli gelmiyorsa önümüzdeki zamanlarda şunları denememiz gerekecek. Boş petek gözlerine polen doldurup üzerine koyu şeker şerbeti dökülerek arıya verilebilir. Polen doldurulmuş petekler yazın polen çok geldiği dönemlerde alıp uygun şartlarda muhafaza ederek polen gelmediği sonbaharda arıya verilebilir. Arı şerbetine bol miktarda polen katmak gerekebilir. Arıya polen karıştırılmış kek vermek çözüm olabilir. Sonbaharın kurak geçtiği, çiçeklerin yeterli olmadığı yıllarda arıların yeri değiştirilmeli. Nerede çiçekler açıyorsa o bölgeye götürülmelidir. Bu bölgeler dar bölge olsa da anaarının yumurtlamasını sağlayacaktır. Bunların çözüm olup olmayacağını henüz bilmiyoruz. Belki yeni yöntemler de bulunabilir. Önemli olan geç sonbaharda anaarının yumurtlamasını sağlamak ve kışa kovanlar bol miktarda genç işçi arılarla girmesi. Biz burada anaarının gönlünü yapmaya çalışacağız. Eğer anaarıyı ikna edip son baharda yumurtlamasını sağlarsak kovanlar kışa genç arılarla girecek. Çok sayıda genç işçi arıyla kışa giren arı kolonilerinin yeterince yiyeceği varsa bahara çıkmaması için hiçbir bahanesi kalmaz. Mahir Adıbeş Uzm. Veteriner Hekim
Ekleme Tarihi: 24 Nisan 2022 - Pazar

ARILARDA KIŞLAMA SIRASINDA MEYDANA GELEN ÖLÜMLERE ÇARE ARAMAK

ARILARDA KIŞLAMA SIRASINDA MEYDANA GELEN ÖLÜMLERE ÇARE ARAMAK Kışa sağlam giren birçok arı kovanının şubat ayının son haftası ile mart ayının ikinci haftası arasında sönmesi dikkatimizi çekti. Ocak ayının ortalarında yaptığımız muayenelerde arı kovanlarında probleme rastlamadık, arı sağlıklıydı. Her yıl arı kışlamalarında bazı kovanlar sönebilir ama bu o kadar fazla olmaz. Bu yıl 50 gibi yüksek olunca zarar büyük ve dikkatten kaçmadı. Hiçbir sebebi gözden kaçırmadan üzerinde çalışma başlattık. Nihayet şimdiye kadar gözden kaçan sebebi bulduk; polen olmaması! Olay tamamen yazın kurak geçmesi polen ve bal özü akışının kıt olmasıdır. Kışın kovanların sönmesine sebep olan en önemli olay sonbahar yağmurları yağmayınca arının ihtiyacı olan çiçekler açmadı. Arı sonbaharda polen getirmediğinden anaarı yumurtlamadı. Bundan sonra bir daha böyle bir durumla karşılaşabiliriz diye çözüm aramaya başladık. Çözüm bulmak için de mutlaka tecrübeli çok arıcıyla beraber çalışmak gerekir. Önce şunu söyleyeyim ortada salgın bir hastalığın belirtisine rastlamadık. Kovanlar temiz, yeterince yiyecek bal var, yalnız arı kovanda yok ya da çok az arı bir de ana kalmış. Önümüze çıkan manzara bundan ibaretti. Yalnız yavrunun tek yiyeceği olan ve arı sütünün yapılması için ihtiyaç olan “polen” peteklerde yoktu. Bu durum yalnız bir bölgede meydana gelmedi hatta Türkiye ile de sınırlı değil, olay birçok ülkeyi kapsamaktadır. Aslında bu veya buna benzer olaylar uzun yıllar arayla daha önce de görülmüş lakin üzerine giden olmamış. Araştırılmışsa da sebebi bulunamadığından öylece kalmış. Günümüzde arıcılığın ilme dayalı yapılması bu konunun çözümsüz kalmasını hoş karşılamaz. Vakit geçirmeden bu olayın üzerine gidip, sebebini aramaya başladık. Ülke çapında, değişik bölgelerde ulaşabildiğimiz tecrübeli arıcılarla, telefon ile ya da yüz yüze görüştük. İlk bulgularımız şu oldu: Ocak ayında, Ege Bölgesi’nde havalar sıcak gidince arı dışarıda bir şey bulamasa da kovandan çıktı yani çalıştı. Bu durumu değerlendirerek “Arı kocalmış” dedik. Kış uzarsa arıların yaza çıkamayacağını açıkladık. Şubat ayının ortalarından itibaren havalar aniden soğuyunca arılar kovandan çıkamaz oldu. Ara sıra güneş görününce, hava soğuk olmasına rağmen, arılar kovandan yine de çıktı. Amma velakin dışarı çıkan arılar ikindiden sonra havanın ısısı iyice düşünce kovana dönemediler. Bu durum kovandaki arı sayısını azalttı. Zaten dönen arılar da dışarda bir şey bulamadığından boş dönüyordu. Aslında arılar polen bulmak ümidiyle gidiyordu. Çünkü kovandaki çerçevelerde yeterli yiyecek bal vardı. Bir önceki yaz kuraklık dolayısıyla bal verimi oldukça düşük, polen akışı azdı, bütün arıcılar bunun farkındaydı. Zaten bal oranını yükselmesi polen akışıyla doğru orantılıdır. Yaz boyu bu durum ancak arının varlığını idame ettirmesine yetti. Sonbaharda da yağmur yağmayınca polen akışı iyice azaldı. Bu durumda anaarı yumurtlamadı ya da az yumurtladı. Çünkü yavrulara polen yediriliyor hem polen gözleri boş hem de polen gelmiyordu. Anaarı yumurtlasa da yavrular yedirilemeyeceğinden gözden çıkamayacaktı. Arının dışarıdan yedirilmesi de anaarıyı ikna etmedi. Dolayısıyla sonbaharda çalışan yorgun, kocalmış arılar ile koloniler kışlamaya girdi. Bu arıların ömrü en fazla altmış gün ya da daha azdı. Kovanda çok miktarda olması gereken genç işçi arılar yoktu ya da azdı. Kış uzayınca kocalmış arıların ömrü yetmedi. Ara sıra güneşi görünce dışarı çıkan arılar bir daha kovana dönemedi. Onun için kovanlar temizdi. Kovanda yeterince bal vardı, arılar açlıktan ölmedi, soğuktan da ölmedi, bahara yetişmek için ömrü yetmedi. Evet, teşhisimizde “arılar kocalmış” demiştik, doğruydu lakin ocak ayında dışarıya çıktığından, çalıştığından değil, sonbaharda çalışıp kocalan arılar ile kışa girilmesiydi sebebi. Sonbaharda anaarı yumurtlayıp yavru çıkarsaydı, çok sayıda genç işçi arıyla kışa girilecek, onlarında ömrü altı-sekiz ay olacağından kovanlar sönmeyecekti. Yani kovanlar sonbaharda kocalmış arılarla kışa girdi onlarında şubat ayının sonuna doğru ömürleri tükendi. Geçtiğimiz kış, arılar ne açlıktan ne de soğuktan öldü. Arının yiyeceği varsa, yeri temiz ve rutubet yoksa arı açlıktan soğuktan ölmez. Yalnız soğuk zamanlarda fazla yiyecek tüketir. Eğer bal yeterli değilse arıyı şerbet ve kekle beslemek gerekir. Soğuk kış günlerinde de yedirmek için kovanı açmak, içerideki ısı dengesini bozacağından risk olur. İçeride yeterince yiyecek ve polen varsa kışın dahi ana arı zaman zaman yumurta bırakır. Sonbaharda kovanda yeterince polen olsaydı, ana arı yumurtlayacak ve kışın kovanda yeterince genç arılar olacak, kovanlar sönmeyecekti. Artık bu kış arı kovanlarının sönmesinin sebebini biliyoruz yalnız bunun çözümünü de bulmamız gerekir. Bu olay önümüzdeki yıllarda tekrar edebilir. Bir arıcının kovana bal, polen gelip gelmediğini bilmesi gerekir. Bal geliyor polen gelmiyorsa buna aldanılmamalı, anaarı yumurtlamaz. O zaman yapacak bir şey var ana arıyı yumurtlamaya ikna etmek. Kovanda yeterince bal olması ve yedirmek önemli elbet yalnız ana arının yumurtlaması için mutlaka polen olması gerekir. Bu konuda çalışmalarımız devam etmektedir. Kurak geçen yıllarda, özellikle sonbahar yağmurları yağmaz çiçekler açmazsa bu durum görülmektedir. Anaarının yumurtlaması için polen ihtiyacının karşılanması gerekir. Özellikle sonbahar sağımından sonra kovana polen yeterli gelmiyorsa önümüzdeki zamanlarda şunları denememiz gerekecek. Boş petek gözlerine polen doldurup üzerine koyu şeker şerbeti dökülerek arıya verilebilir. Polen doldurulmuş petekler yazın polen çok geldiği dönemlerde alıp uygun şartlarda muhafaza ederek polen gelmediği sonbaharda arıya verilebilir. Arı şerbetine bol miktarda polen katmak gerekebilir. Arıya polen karıştırılmış kek vermek çözüm olabilir. Sonbaharın kurak geçtiği, çiçeklerin yeterli olmadığı yıllarda arıların yeri değiştirilmeli. Nerede çiçekler açıyorsa o bölgeye götürülmelidir. Bu bölgeler dar bölge olsa da anaarının yumurtlamasını sağlayacaktır. Bunların çözüm olup olmayacağını henüz bilmiyoruz. Belki yeni yöntemler de bulunabilir. Önemli olan geç sonbaharda anaarının yumurtlamasını sağlamak ve kışa kovanlar bol miktarda genç işçi arılarla girmesi. Biz burada anaarının gönlünü yapmaya çalışacağız. Eğer anaarıyı ikna edip son baharda yumurtlamasını sağlarsak kovanlar kışa genç arılarla girecek. Çok sayıda genç işçi arıyla kışa giren arı kolonilerinin yeterince yiyeceği varsa bahara çıkmaması için hiçbir bahanesi kalmaz. Mahir Adıbeş Uzm. Veteriner Hekim
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.