Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

“Adalet, Mülkün Temelidir!”

<p>&nbsp;</p> <p>Yıllarca, Sel&ccedil;uklu Sultanı Alparslan ve oğlu Melikşah&rsquo;ın vezirliğini yapmış, ger&ccedil;ek ismi Kıvam&uuml;ddin Ebu Ali Hasan b. Ali b. İshak olan Nizam&uuml;lm&uuml;lk (1018-1092) tarafından, meliklerin, emirlerin, vezirlerin, kadıların, hatip ve benzeri idarecilerin siyaset, ahl&acirc;k ve davranışlarını tanzim etmek i&ccedil;in yazılmış olan &ldquo;Siyasetname&rdquo;; g&uuml;n&uuml;m&uuml;z&nbsp;<strong>y&ouml;neticileri, idarecileri ve siyas&icirc;leri</strong>&nbsp;i&ccedil;in&nbsp;de bir <strong>başucu kitabı</strong> niteliğindedir. Muhteviyatı eskimeyen bu m&uuml;stesna kitapta, bir&ccedil;ok ibretlik hik&acirc;ye yer almaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Eserinin beşinci faslında anlatılan bir hik&acirc;yede: &ldquo;Acem meliklerinin &acirc;detlerini ş&ouml;yle hik&acirc;ye ederler. Mihr g&uuml;n&uuml; ve nevruz g&uuml;n&uuml;, hi&ccedil; kimseyi ayırt etmeden kendilerini ziyaret izni verirler. Bundan evvel, birka&ccedil; g&uuml;n, <em>&lsquo;Herkes şu g&uuml;ne kadar işlerini bitirsin, şik&acirc;yetleri ve ihtiya&ccedil;ları varsa yazıp padişaha ulaştırsınlar!&rsquo;</em> diye m&uuml;nad&icirc;ler &ccedil;ıkarıp bağırtırlardı O g&uuml;n gelince padişah şehrin meydanına &ccedil;ıkarak m&uuml;nad&icirc;ye, <em>&lsquo;Haceti olup da saklayanın v&uuml;cudundan padişah bizardır!&rsquo;</em> diyerek bağırtır, sonra melik, halkın dilek&ccedil;esini alır &ouml;n&uuml;ne kor, teker teker bakardı. Baş rahip (en b&uuml;y&uuml;k kadı) padişahın sağında otururdu. Sonra melik kalkıp, tahtından iner, baş rahibin &ouml;n&uuml;nde diz &ccedil;&ouml;ker ve <em>&lsquo;Hepsinden &ouml;nce benden şik&acirc;yet&ccedil;i olanın davasına bak, fakat korkup hislerini katma&rsquo; derdi. Sonra m&uuml;nad&icirc;, Melik&#39;e d&uuml;şmanlıkları olanlar şu tarafa otursun, evvela onların işine bakacağız!&rsquo; </em>diye bağırırdı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sonra melik, baş rahibe: <strong><em>&lsquo;Hi&ccedil;bir g&uuml;nah padişahların g&uuml;nahından daha b&uuml;y&uuml;k değildir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah, padişaha verdiği, kendi kullarına h&uuml;km ve emretme gibi y&uuml;ce bir yetkiyi hi&ccedil; kimseye vermemiştir. O halde padişahın adaletli olması ve zalimlerin ellerini mazlumların &uuml;zerinden &ccedil;ekmesi gerekir. Eğer melik adaletsiz olursa, b&uuml;t&uuml;n askerleri sahip oldukları nimetleri hi&ccedil;e sayar, Allah&#39;ı (c.c.) unutarak zalim olurlar. Ş&uuml;phesiz Allah&#39;ın gazap ve &ouml;fkesi her tarafta kendilerini bulacağı gibi, &ccedil;ok az bir zamanda &uuml;lke harabeye d&ouml;ner. Adaletsiz padişahlar g&uuml;nahlarının sebebiyle kısa &ouml;m&uuml;rl&uuml; olurlar; ya &ouml;ld&uuml;r&uuml;l&uuml;rler veya padişahlıkları el değiştirir&rsquo;</em></strong> derdi.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bunları dedikten sonra, <em>&lsquo;Ey rahip, şimdi bak ve g&ouml;r, beni kendi yerine koy, yarın Allah benden sual sorarsa ben senin yakana yapışırım&rsquo;</em> derdi. Sonra rahip davalara bakmaya başlardı. Eğer padişah ile hasmı arasında bir hak varsa, adaleti yerine getirerek o kimseye hakkını verirdi. Eğer padişahtan bir alacağı bulunmazsa, cezalandırılmasını emreder. M&uuml;n&acirc;d&icirc; de sonucu şu şekilde bildirirdi: <em>&lsquo;Bu kişi k&uuml;stahlık ederek, m&uuml;lk ve memlekette ayıp aradığı i&ccedil;in cezasını &ccedil;ekecektir.&rsquo;</em> M&uuml;lk hakkında davacı kalmayınca tahtının yanına gelir, başına tacını koyup memleket b&uuml;y&uuml;klerine d&ouml;nerek, <strong>&lsquo;Zul&uuml;m ve tamahtan sakınasınız diye &ouml;nce kendi davalarımın g&ouml;r&uuml;lmesine m&uuml;saade ettim. Şimdi her birinizin davacısı olduğuna g&ouml;re, hasımlarınızdan hoşnutluk dileyiniz&rsquo;</strong> derdi&rdquo; (Nizam&uuml;lm&uuml;lk, Siyasetname, s. 58-59)</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;İnsan hayatının t&uuml;m&uuml; i&ccedil;in gerekli olan, maddi ve manevi hayatın gıdası &ldquo;Adalet&rdquo;, Ezeli ve Ebedi olan Cenab-ı Allah&rsquo;ın bir tecellisidir. Kendi nefsine adil ol(a)mayan bir insan, ailesine, &ccedil;evresine ve topluma da adil olamaz.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Adaletin sağlıklı işlemesi topluma g&uuml;ven duygusu verir. G&uuml;ven duygusu zedelenen toplumlarda huzursuzluk ve anarşi baş g&ouml;sterir. Adaletin tam manasıyla tesis edilemediği bir d&uuml;nyada hak, hukuk, insaf ve dengeden bahsedilemez. Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerim&rsquo;de: <strong><em>&ldquo;Adalet ile h&uuml;kmeden h&acirc;kimler ve Allah i&ccedil;in (doğru s&ouml;yleyen) şahitler olun. Şahitliğiniz kendi aleyhinize veya &ccedil;ocuklarınızın ve yakınlarınızın aleyhine olsa bile, zengin olsun fakir olsun doğru şahitlik edin. Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Adaletten sapmamak i&ccedil;in heveslerinize uymayın. Eğer (adalet ile h&uuml;k&uuml;m vermekten, şahit-liğinizde doğru s&ouml;ylemekten &ccedil;ekinir) dilinizi eğip b&uuml;kerseniz ve y&uuml;z &ccedil;evirirseniz, ş&uuml;phesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.&rdquo;</em></strong> (Nisa: 135) buyurmaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Adaletle h&uuml;kmetmek, d&uuml;nyayı yaşanılır bir cennete &ccedil;evirebileceği gibi, adalet-sizlik de d&uuml;nyayı yaşanılmaz bir cehenneme d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;r. Her iki sonu&ccedil; da insanoğlunun kendi elindedir. İnsanlık adına, insanlığın sosyal hayatında &ccedil;ığır a&ccedil;anların, hayata ge&ccedil;irmek isteyecekleri ilk şey, adaletle h&uuml;kmetmektir, adil olmaktır. Adaletli bir toplum, <strong>&ldquo;adil&rdquo;</strong> idarecileri tercih eder. Adaletin yeşermediği, yerleşmediği bir toplum vicdanı da kendilerine layık idarecileri tercih ederler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Neticede, d&uuml;nya ahiret yurdunun tarlasıdır. Kim ne ederse kendisine eder, iyilik yapan, iyilik; k&ouml;t&uuml;l&uuml;k eden k&ouml;t&uuml;l&uuml;k bulur. Cenab-ı Allah (c.c) Y&uuml;ce Kitabımız Kuran-ı Kerim&rsquo;de: <strong>&ldquo;Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de k&ouml;t&uuml;l&uuml;k yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.&rdquo;</strong> (Fussilet-46) buyurmaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Adalet, paha bi&ccedil;ilmeyen bir değer, ink&acirc;r edilemeyecek bir hakikattir&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Allah (c.c) El- Adl&rsquo;dır, Adil-i Mutlaktır&hellip;</p> <p>O neylerse g&uuml;zel eyler&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>(Not: Kaynak aldığımız Siyasetname, Nurettin Bayburtlugil&rsquo;in terc&uuml;mesiyle Derg&acirc;h Yayınları tarafından basılan 1981 yılı baskısıdır.)</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 08 Kasım 2017 - Çarşamba

“Adalet, Mülkün Temelidir!”

<p>&nbsp;</p> <p>Yıllarca, Sel&ccedil;uklu Sultanı Alparslan ve oğlu Melikşah&rsquo;ın vezirliğini yapmış, ger&ccedil;ek ismi Kıvam&uuml;ddin Ebu Ali Hasan b. Ali b. İshak olan Nizam&uuml;lm&uuml;lk (1018-1092) tarafından, meliklerin, emirlerin, vezirlerin, kadıların, hatip ve benzeri idarecilerin siyaset, ahl&acirc;k ve davranışlarını tanzim etmek i&ccedil;in yazılmış olan &ldquo;Siyasetname&rdquo;; g&uuml;n&uuml;m&uuml;z&nbsp;<strong>y&ouml;neticileri, idarecileri ve siyas&icirc;leri</strong>&nbsp;i&ccedil;in&nbsp;de bir <strong>başucu kitabı</strong> niteliğindedir. Muhteviyatı eskimeyen bu m&uuml;stesna kitapta, bir&ccedil;ok ibretlik hik&acirc;ye yer almaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Eserinin beşinci faslında anlatılan bir hik&acirc;yede: &ldquo;Acem meliklerinin &acirc;detlerini ş&ouml;yle hik&acirc;ye ederler. Mihr g&uuml;n&uuml; ve nevruz g&uuml;n&uuml;, hi&ccedil; kimseyi ayırt etmeden kendilerini ziyaret izni verirler. Bundan evvel, birka&ccedil; g&uuml;n, <em>&lsquo;Herkes şu g&uuml;ne kadar işlerini bitirsin, şik&acirc;yetleri ve ihtiya&ccedil;ları varsa yazıp padişaha ulaştırsınlar!&rsquo;</em> diye m&uuml;nad&icirc;ler &ccedil;ıkarıp bağırtırlardı O g&uuml;n gelince padişah şehrin meydanına &ccedil;ıkarak m&uuml;nad&icirc;ye, <em>&lsquo;Haceti olup da saklayanın v&uuml;cudundan padişah bizardır!&rsquo;</em> diyerek bağırtır, sonra melik, halkın dilek&ccedil;esini alır &ouml;n&uuml;ne kor, teker teker bakardı. Baş rahip (en b&uuml;y&uuml;k kadı) padişahın sağında otururdu. Sonra melik kalkıp, tahtından iner, baş rahibin &ouml;n&uuml;nde diz &ccedil;&ouml;ker ve <em>&lsquo;Hepsinden &ouml;nce benden şik&acirc;yet&ccedil;i olanın davasına bak, fakat korkup hislerini katma&rsquo; derdi. Sonra m&uuml;nad&icirc;, Melik&#39;e d&uuml;şmanlıkları olanlar şu tarafa otursun, evvela onların işine bakacağız!&rsquo; </em>diye bağırırdı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sonra melik, baş rahibe: <strong><em>&lsquo;Hi&ccedil;bir g&uuml;nah padişahların g&uuml;nahından daha b&uuml;y&uuml;k değildir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah, padişaha verdiği, kendi kullarına h&uuml;km ve emretme gibi y&uuml;ce bir yetkiyi hi&ccedil; kimseye vermemiştir. O halde padişahın adaletli olması ve zalimlerin ellerini mazlumların &uuml;zerinden &ccedil;ekmesi gerekir. Eğer melik adaletsiz olursa, b&uuml;t&uuml;n askerleri sahip oldukları nimetleri hi&ccedil;e sayar, Allah&#39;ı (c.c.) unutarak zalim olurlar. Ş&uuml;phesiz Allah&#39;ın gazap ve &ouml;fkesi her tarafta kendilerini bulacağı gibi, &ccedil;ok az bir zamanda &uuml;lke harabeye d&ouml;ner. Adaletsiz padişahlar g&uuml;nahlarının sebebiyle kısa &ouml;m&uuml;rl&uuml; olurlar; ya &ouml;ld&uuml;r&uuml;l&uuml;rler veya padişahlıkları el değiştirir&rsquo;</em></strong> derdi.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bunları dedikten sonra, <em>&lsquo;Ey rahip, şimdi bak ve g&ouml;r, beni kendi yerine koy, yarın Allah benden sual sorarsa ben senin yakana yapışırım&rsquo;</em> derdi. Sonra rahip davalara bakmaya başlardı. Eğer padişah ile hasmı arasında bir hak varsa, adaleti yerine getirerek o kimseye hakkını verirdi. Eğer padişahtan bir alacağı bulunmazsa, cezalandırılmasını emreder. M&uuml;n&acirc;d&icirc; de sonucu şu şekilde bildirirdi: <em>&lsquo;Bu kişi k&uuml;stahlık ederek, m&uuml;lk ve memlekette ayıp aradığı i&ccedil;in cezasını &ccedil;ekecektir.&rsquo;</em> M&uuml;lk hakkında davacı kalmayınca tahtının yanına gelir, başına tacını koyup memleket b&uuml;y&uuml;klerine d&ouml;nerek, <strong>&lsquo;Zul&uuml;m ve tamahtan sakınasınız diye &ouml;nce kendi davalarımın g&ouml;r&uuml;lmesine m&uuml;saade ettim. Şimdi her birinizin davacısı olduğuna g&ouml;re, hasımlarınızdan hoşnutluk dileyiniz&rsquo;</strong> derdi&rdquo; (Nizam&uuml;lm&uuml;lk, Siyasetname, s. 58-59)</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;İnsan hayatının t&uuml;m&uuml; i&ccedil;in gerekli olan, maddi ve manevi hayatın gıdası &ldquo;Adalet&rdquo;, Ezeli ve Ebedi olan Cenab-ı Allah&rsquo;ın bir tecellisidir. Kendi nefsine adil ol(a)mayan bir insan, ailesine, &ccedil;evresine ve topluma da adil olamaz.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Adaletin sağlıklı işlemesi topluma g&uuml;ven duygusu verir. G&uuml;ven duygusu zedelenen toplumlarda huzursuzluk ve anarşi baş g&ouml;sterir. Adaletin tam manasıyla tesis edilemediği bir d&uuml;nyada hak, hukuk, insaf ve dengeden bahsedilemez. Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerim&rsquo;de: <strong><em>&ldquo;Adalet ile h&uuml;kmeden h&acirc;kimler ve Allah i&ccedil;in (doğru s&ouml;yleyen) şahitler olun. Şahitliğiniz kendi aleyhinize veya &ccedil;ocuklarınızın ve yakınlarınızın aleyhine olsa bile, zengin olsun fakir olsun doğru şahitlik edin. Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Adaletten sapmamak i&ccedil;in heveslerinize uymayın. Eğer (adalet ile h&uuml;k&uuml;m vermekten, şahit-liğinizde doğru s&ouml;ylemekten &ccedil;ekinir) dilinizi eğip b&uuml;kerseniz ve y&uuml;z &ccedil;evirirseniz, ş&uuml;phesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.&rdquo;</em></strong> (Nisa: 135) buyurmaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Adaletle h&uuml;kmetmek, d&uuml;nyayı yaşanılır bir cennete &ccedil;evirebileceği gibi, adalet-sizlik de d&uuml;nyayı yaşanılmaz bir cehenneme d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;r. Her iki sonu&ccedil; da insanoğlunun kendi elindedir. İnsanlık adına, insanlığın sosyal hayatında &ccedil;ığır a&ccedil;anların, hayata ge&ccedil;irmek isteyecekleri ilk şey, adaletle h&uuml;kmetmektir, adil olmaktır. Adaletli bir toplum, <strong>&ldquo;adil&rdquo;</strong> idarecileri tercih eder. Adaletin yeşermediği, yerleşmediği bir toplum vicdanı da kendilerine layık idarecileri tercih ederler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Neticede, d&uuml;nya ahiret yurdunun tarlasıdır. Kim ne ederse kendisine eder, iyilik yapan, iyilik; k&ouml;t&uuml;l&uuml;k eden k&ouml;t&uuml;l&uuml;k bulur. Cenab-ı Allah (c.c) Y&uuml;ce Kitabımız Kuran-ı Kerim&rsquo;de: <strong>&ldquo;Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de k&ouml;t&uuml;l&uuml;k yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.&rdquo;</strong> (Fussilet-46) buyurmaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Adalet, paha bi&ccedil;ilmeyen bir değer, ink&acirc;r edilemeyecek bir hakikattir&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Allah (c.c) El- Adl&rsquo;dır, Adil-i Mutlaktır&hellip;</p> <p>O neylerse g&uuml;zel eyler&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>(Not: Kaynak aldığımız Siyasetname, Nurettin Bayburtlugil&rsquo;in terc&uuml;mesiyle Derg&acirc;h Yayınları tarafından basılan 1981 yılı baskısıdır.)</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.