Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

Yusuf’un Fabrikası!...

<p>Vatani g&ouml;revini yapan hemen her Mehmet&ccedil;iğin hayalidir, terhis edilip sevdiklerine d&ouml;nebilmek. O g&uuml;n i&ccedil;in aylar, haftalar, g&uuml;nler hesaplanır&hellip; Bir de bakarsınız ki terhis olacağınız g&uuml;n gelmiş, tezkereniz elinize verilmiştir. İşte,&nbsp; Fatih de onsekiz ay bu kutsal vazifeyi yaptıktan sonra, İzmir&rsquo;deki birliğinden terhis olmuştur.</p> <p>Arkadaşları gibi k&ouml;y&uuml;ne d&ouml;nmek yerine, ağabeyinin teklifi ve talebiyle Balıkesir&rsquo;e gitmek i&ccedil;in otob&uuml;s bileti alır. Aslında Balıkesir ve &ccedil;evre illeri (&ouml;zellikle de &Ccedil;anakkale&rsquo;yi) gezip, g&ouml;rmeyi hep hayal etmiştir. Bu hayaline ulaşacak olmanın verdiği mutluluk ve heyecanla otob&uuml;se biner. Altı saatlik yorucu bir yolculuktan sonra (yolculuğu esnasında g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml; coğrafi ve tarihi g&uuml;zellikler tek tesellisi olur) Balıkesir&rsquo;e ulaşır.</p> <p>İlk defa karşılaştığı bir k&uuml;lt&uuml;r&uuml; tanımaya &ccedil;alışır ve bu farklılığı kendisi i&ccedil;in bir fırsata d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rmeye gayret eder. Birka&ccedil; g&uuml;n gezip dinlendikten sonra, ağabeyinin; &ccedil;alışması i&ccedil;in &ouml;nceden konuşup anlaştığı demir doğrama at&ouml;lyesinde işe başlar. Ustasının: <strong>&ldquo;Malzemeyi yanlış kese kese doğru &ouml;l&ccedil;&uuml;y&uuml; bulup, iyi bir kapı yapabilirsin&rdquo;</strong> nasihatiyle birlikte, işe olan el yatkınlığı ve becerisiyle, birka&ccedil; hafta sonra at&ouml;lyeyi idare edebilecek merhaleye gelir.</p> <p>Şark g&ouml;revi i&ccedil;in Mardin&rsquo;e tayini &ccedil;ıkan ağabeyinin taşınmasıyla, gurbet elde yapayalnız kalmıştır. Kendisi i&ccedil;in uygun bir ev kiralar. Kiraladığı ev &ccedil;ok geniş olduğundan, iki &uuml;niversite &ouml;ğrencisini de ev arkadaşı olarak yanına alır.&nbsp;</p> <p>Bir hafta sonu, Bursa&rsquo;da ikamet eden asker arkadaşını ziyaret i&ccedil;in Bursa&rsquo;ya gitmeye karar verir. Otob&uuml;s Biga&rsquo;ya geldiğinde yanında ki koltuğa sonradan isminin &ldquo;Yusuf&rdquo; olduğunu &ouml;ğrendiği, &nbsp;40-45 yaşlarında, 1.65 boylarında,&nbsp; hafif sakallı zayıf&ccedil;a bir yolcu oturur. Tertemiz giyimli, kendisinden &ccedil;ok g&uuml;zel kokular gelen ve Balıkesir&rsquo;in Dursunbey il&ccedil;esinden olduğunu s&ouml;yleyen Yusuf ile tanışıp yol arkadaşı olurlar. Bursa&rsquo;da indiklerinde, Fatih; &ccedil;ok sıcakkanlı bir kişiliği olan arkadaşını Balıkesir&rsquo;de misafir etmek istediği s&ouml;yler. Yusuf biraz d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;kten sonra, yol arkadaşının bu teklifini kabul eder. İki arkadaş, Saatli Cami avlusunda buluşmak &uuml;zere s&ouml;zleşerek, birbirinden ayrılırlar.</p> <p>S&ouml;z verdikleri &uuml;zere, onbeş g&uuml;n sonra cami avlusunda buluştuklarında, &ccedil;evredeki insanların Yusuf&rsquo;a mesafeli davrandığını fark eder Fatih. Daha doğrusu, kendisini anlamaktan aciz olan ve kendisine farklı tavır ve tutum takınan insanlara, Yusuf mesafeli davranmaktadır. Sohbetleri esnasında, Yusuf; yakın akrabalarının &ouml;nyargılı tutumları (deli muamelesi yapmalarından &ouml;t&uuml;r&uuml;) &nbsp;nedeniyle onbeş yıl k&ouml;pr&uuml; ve menfez altlarında sabahladığını anlatır. Bu h&acirc;l, Fatih&rsquo;in canını yakar. H&acirc;lbuki sadece soru sorulmasından hoşlanmayan Yusuf&rsquo;un yaşamı, kişiliği ve anlatımlarında hi&ccedil;bir gariplik yoktur. Ceketinin cebinde sadece bir &ldquo;kaşık&rdquo; bulundurarak, &ldquo;d&uuml;nya malı&rdquo; ile arasına mesafe koymuş, şahsına m&uuml;nhasıran bazı prensipleri olan bir f&acirc;nidir. Mesela, o g&uuml;n i&ccedil;in elma satacak olsa, &ldquo;&uuml;&ccedil;&rdquo; kilodan fazlasını, ya da maydanoz satacak olsa, &uuml;&ccedil; desteden fazlasını satmaz, o g&uuml;n elde ettiği kazan&ccedil; i&ccedil;in: <strong>&ldquo;Bug&uuml;n de a&ccedil; bırakmayan Rabbime hamdolsun&rdquo;</strong> diye dua derdi.</p> <p>Yine bir akşam evde beraber yemek yedikten sonra Yusuf: &ldquo;Aylık ne kadar maaş alıyorsun?&rdquo; der. Fatih, arkadaşının asgari &uuml;cretin ne kadar olduğunu bilmeyeceğini d&uuml;ş&uuml;nmeyerek:&nbsp; &ldquo;Asgari &uuml;cret&rdquo; cevabını verir. Anlamamış olsa da bu cevaba Yusuf&rsquo;un tepkisi kadar, verdiği karşı cevap da manidardır. Yusuf: <strong>&ldquo;Boş ver &uuml;z&uuml;lme. Hayırlısıyla bahar bir gelsin, bizim fabrikayı &ccedil;alıştırdık mı, sana da yeter; bana da yeter?&rdquo;</strong> der. O g&uuml;ne kadar arkadaşının bir fabrikası olduğundan haberdar değildir Fatih ve haliyle kafası karışır: &ldquo;Yusuf abi! Bizi fabrikaya ne zaman g&ouml;t&uuml;receksin&rdquo; dediğinde, Yusuf; derin ve manalı g&ouml;zlerle tebess&uuml;m ederek arkadaşını s&uuml;zer. O an hi&ccedil; cevap vermez, uzun s&uuml;re sessizliğe b&uuml;r&uuml;n&uuml;r. Bir hata ettiğini d&uuml;ş&uuml;nen Fatih, arkadaşından &ouml;z&uuml;r diler. Gece ge&ccedil;mek bilmez, sabah olduğunda ilk iş olarak misafirinin halini merak eder. İncindiğini belli etmez Yusuf.&nbsp; Kahvaltıdan sonra, <strong>&ldquo;Merak etme, &ccedil;ok yakında fabrikayı sana g&ouml;stereceğim inşallah&rdquo;</strong> diyerek, evden ayrılır. Fatih, sabırsızlığı y&uuml;z&uuml;nden arkadaşını kırdığına &ccedil;ok pişmandır.</p> <p>Yaşanan bu meselenin &uuml;zerinden birka&ccedil; g&uuml;n ge&ccedil;er. İş &ccedil;ıkışı eve d&ouml;n&uuml;şte, Yusuf&rsquo;un bina girişi &ouml;n&uuml;nde kendisini beklediği g&ouml;r&uuml;nce &ccedil;ok sevinir Fatih. İki arkadaş birbirine sarılıp hal hatır sorduktan sonra, Yusuf: &ldquo;Kapat g&ouml;zlerini seni fabrikaya g&ouml;t&uuml;receğim&rdquo; diyerek, arkadaşının elinden tutar ve binanın arka kısmına doğru g&ouml;t&uuml;r&uuml;r. Sonra: &ldquo;Şimdi g&ouml;zlerini a&ccedil;abilirsin&rdquo; der. Fatih g&ouml;zlerini a&ccedil;tığında karşısında bir adet ayakkabı boya sandığı g&ouml;r&uuml;r. Şaşkınlığını ve mahcubiyetini saklamaya &ccedil;alışarak dizleri &uuml;zerine &ccedil;&ouml;ker. Yaşlı g&ouml;zlerle: <strong>&ldquo;Ayakkabı boya sandığını fabrika ayarında g&ouml;r&uuml;p değerlendiren g&ouml;zler ve kalp mi deli, yoksa yaradılış amacını unutarak, d&uuml;nyanın t&uuml;rl&uuml;, t&uuml;rl&uuml; nimetine doyamayan g&ouml;zler ve kalpler mi deli?&rdquo;</strong> &nbsp;diyerek bir kez daha kucaklaşırlar&hellip;</p> <p><strong>H&acirc;l ilminden b&icirc;haber olanlar, ne bilsinler &lsquo;veli&rsquo;nin halinden deli&rsquo;nin ah-valinden&hellip;</strong></p> <p>Mal elde etme hırsının &ouml;zendirildiği, t&uuml;ketim &ccedil;ılgınlığının sınır tanımadığı g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde, <strong>&ldquo;Yusuf kalplilere&rdquo;</strong> &ccedil;ok ihtiyacımız var&hellip;</p> <p>Hakikat de fakir, d&uuml;nyası zengin olup da kalbi fukara olanlardır&hellip;</p> <p>Selam ve dua ile&hellip;.</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 15 Şubat 2018 - Perşembe

Yusuf’un Fabrikası!...

<p>Vatani g&ouml;revini yapan hemen her Mehmet&ccedil;iğin hayalidir, terhis edilip sevdiklerine d&ouml;nebilmek. O g&uuml;n i&ccedil;in aylar, haftalar, g&uuml;nler hesaplanır&hellip; Bir de bakarsınız ki terhis olacağınız g&uuml;n gelmiş, tezkereniz elinize verilmiştir. İşte,&nbsp; Fatih de onsekiz ay bu kutsal vazifeyi yaptıktan sonra, İzmir&rsquo;deki birliğinden terhis olmuştur.</p> <p>Arkadaşları gibi k&ouml;y&uuml;ne d&ouml;nmek yerine, ağabeyinin teklifi ve talebiyle Balıkesir&rsquo;e gitmek i&ccedil;in otob&uuml;s bileti alır. Aslında Balıkesir ve &ccedil;evre illeri (&ouml;zellikle de &Ccedil;anakkale&rsquo;yi) gezip, g&ouml;rmeyi hep hayal etmiştir. Bu hayaline ulaşacak olmanın verdiği mutluluk ve heyecanla otob&uuml;se biner. Altı saatlik yorucu bir yolculuktan sonra (yolculuğu esnasında g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml; coğrafi ve tarihi g&uuml;zellikler tek tesellisi olur) Balıkesir&rsquo;e ulaşır.</p> <p>İlk defa karşılaştığı bir k&uuml;lt&uuml;r&uuml; tanımaya &ccedil;alışır ve bu farklılığı kendisi i&ccedil;in bir fırsata d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rmeye gayret eder. Birka&ccedil; g&uuml;n gezip dinlendikten sonra, ağabeyinin; &ccedil;alışması i&ccedil;in &ouml;nceden konuşup anlaştığı demir doğrama at&ouml;lyesinde işe başlar. Ustasının: <strong>&ldquo;Malzemeyi yanlış kese kese doğru &ouml;l&ccedil;&uuml;y&uuml; bulup, iyi bir kapı yapabilirsin&rdquo;</strong> nasihatiyle birlikte, işe olan el yatkınlığı ve becerisiyle, birka&ccedil; hafta sonra at&ouml;lyeyi idare edebilecek merhaleye gelir.</p> <p>Şark g&ouml;revi i&ccedil;in Mardin&rsquo;e tayini &ccedil;ıkan ağabeyinin taşınmasıyla, gurbet elde yapayalnız kalmıştır. Kendisi i&ccedil;in uygun bir ev kiralar. Kiraladığı ev &ccedil;ok geniş olduğundan, iki &uuml;niversite &ouml;ğrencisini de ev arkadaşı olarak yanına alır.&nbsp;</p> <p>Bir hafta sonu, Bursa&rsquo;da ikamet eden asker arkadaşını ziyaret i&ccedil;in Bursa&rsquo;ya gitmeye karar verir. Otob&uuml;s Biga&rsquo;ya geldiğinde yanında ki koltuğa sonradan isminin &ldquo;Yusuf&rdquo; olduğunu &ouml;ğrendiği, &nbsp;40-45 yaşlarında, 1.65 boylarında,&nbsp; hafif sakallı zayıf&ccedil;a bir yolcu oturur. Tertemiz giyimli, kendisinden &ccedil;ok g&uuml;zel kokular gelen ve Balıkesir&rsquo;in Dursunbey il&ccedil;esinden olduğunu s&ouml;yleyen Yusuf ile tanışıp yol arkadaşı olurlar. Bursa&rsquo;da indiklerinde, Fatih; &ccedil;ok sıcakkanlı bir kişiliği olan arkadaşını Balıkesir&rsquo;de misafir etmek istediği s&ouml;yler. Yusuf biraz d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;kten sonra, yol arkadaşının bu teklifini kabul eder. İki arkadaş, Saatli Cami avlusunda buluşmak &uuml;zere s&ouml;zleşerek, birbirinden ayrılırlar.</p> <p>S&ouml;z verdikleri &uuml;zere, onbeş g&uuml;n sonra cami avlusunda buluştuklarında, &ccedil;evredeki insanların Yusuf&rsquo;a mesafeli davrandığını fark eder Fatih. Daha doğrusu, kendisini anlamaktan aciz olan ve kendisine farklı tavır ve tutum takınan insanlara, Yusuf mesafeli davranmaktadır. Sohbetleri esnasında, Yusuf; yakın akrabalarının &ouml;nyargılı tutumları (deli muamelesi yapmalarından &ouml;t&uuml;r&uuml;) &nbsp;nedeniyle onbeş yıl k&ouml;pr&uuml; ve menfez altlarında sabahladığını anlatır. Bu h&acirc;l, Fatih&rsquo;in canını yakar. H&acirc;lbuki sadece soru sorulmasından hoşlanmayan Yusuf&rsquo;un yaşamı, kişiliği ve anlatımlarında hi&ccedil;bir gariplik yoktur. Ceketinin cebinde sadece bir &ldquo;kaşık&rdquo; bulundurarak, &ldquo;d&uuml;nya malı&rdquo; ile arasına mesafe koymuş, şahsına m&uuml;nhasıran bazı prensipleri olan bir f&acirc;nidir. Mesela, o g&uuml;n i&ccedil;in elma satacak olsa, &ldquo;&uuml;&ccedil;&rdquo; kilodan fazlasını, ya da maydanoz satacak olsa, &uuml;&ccedil; desteden fazlasını satmaz, o g&uuml;n elde ettiği kazan&ccedil; i&ccedil;in: <strong>&ldquo;Bug&uuml;n de a&ccedil; bırakmayan Rabbime hamdolsun&rdquo;</strong> diye dua derdi.</p> <p>Yine bir akşam evde beraber yemek yedikten sonra Yusuf: &ldquo;Aylık ne kadar maaş alıyorsun?&rdquo; der. Fatih, arkadaşının asgari &uuml;cretin ne kadar olduğunu bilmeyeceğini d&uuml;ş&uuml;nmeyerek:&nbsp; &ldquo;Asgari &uuml;cret&rdquo; cevabını verir. Anlamamış olsa da bu cevaba Yusuf&rsquo;un tepkisi kadar, verdiği karşı cevap da manidardır. Yusuf: <strong>&ldquo;Boş ver &uuml;z&uuml;lme. Hayırlısıyla bahar bir gelsin, bizim fabrikayı &ccedil;alıştırdık mı, sana da yeter; bana da yeter?&rdquo;</strong> der. O g&uuml;ne kadar arkadaşının bir fabrikası olduğundan haberdar değildir Fatih ve haliyle kafası karışır: &ldquo;Yusuf abi! Bizi fabrikaya ne zaman g&ouml;t&uuml;receksin&rdquo; dediğinde, Yusuf; derin ve manalı g&ouml;zlerle tebess&uuml;m ederek arkadaşını s&uuml;zer. O an hi&ccedil; cevap vermez, uzun s&uuml;re sessizliğe b&uuml;r&uuml;n&uuml;r. Bir hata ettiğini d&uuml;ş&uuml;nen Fatih, arkadaşından &ouml;z&uuml;r diler. Gece ge&ccedil;mek bilmez, sabah olduğunda ilk iş olarak misafirinin halini merak eder. İncindiğini belli etmez Yusuf.&nbsp; Kahvaltıdan sonra, <strong>&ldquo;Merak etme, &ccedil;ok yakında fabrikayı sana g&ouml;stereceğim inşallah&rdquo;</strong> diyerek, evden ayrılır. Fatih, sabırsızlığı y&uuml;z&uuml;nden arkadaşını kırdığına &ccedil;ok pişmandır.</p> <p>Yaşanan bu meselenin &uuml;zerinden birka&ccedil; g&uuml;n ge&ccedil;er. İş &ccedil;ıkışı eve d&ouml;n&uuml;şte, Yusuf&rsquo;un bina girişi &ouml;n&uuml;nde kendisini beklediği g&ouml;r&uuml;nce &ccedil;ok sevinir Fatih. İki arkadaş birbirine sarılıp hal hatır sorduktan sonra, Yusuf: &ldquo;Kapat g&ouml;zlerini seni fabrikaya g&ouml;t&uuml;receğim&rdquo; diyerek, arkadaşının elinden tutar ve binanın arka kısmına doğru g&ouml;t&uuml;r&uuml;r. Sonra: &ldquo;Şimdi g&ouml;zlerini a&ccedil;abilirsin&rdquo; der. Fatih g&ouml;zlerini a&ccedil;tığında karşısında bir adet ayakkabı boya sandığı g&ouml;r&uuml;r. Şaşkınlığını ve mahcubiyetini saklamaya &ccedil;alışarak dizleri &uuml;zerine &ccedil;&ouml;ker. Yaşlı g&ouml;zlerle: <strong>&ldquo;Ayakkabı boya sandığını fabrika ayarında g&ouml;r&uuml;p değerlendiren g&ouml;zler ve kalp mi deli, yoksa yaradılış amacını unutarak, d&uuml;nyanın t&uuml;rl&uuml;, t&uuml;rl&uuml; nimetine doyamayan g&ouml;zler ve kalpler mi deli?&rdquo;</strong> &nbsp;diyerek bir kez daha kucaklaşırlar&hellip;</p> <p><strong>H&acirc;l ilminden b&icirc;haber olanlar, ne bilsinler &lsquo;veli&rsquo;nin halinden deli&rsquo;nin ah-valinden&hellip;</strong></p> <p>Mal elde etme hırsının &ouml;zendirildiği, t&uuml;ketim &ccedil;ılgınlığının sınır tanımadığı g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde, <strong>&ldquo;Yusuf kalplilere&rdquo;</strong> &ccedil;ok ihtiyacımız var&hellip;</p> <p>Hakikat de fakir, d&uuml;nyası zengin olup da kalbi fukara olanlardır&hellip;</p> <p>Selam ve dua ile&hellip;.</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.