Herkesin malumudur,Reis’in son nefesine kadar iktidarı bırakması asla sözkonusu bile değil iken,
ülkenin içerisinde bulunduğu kendi soktuğu çıkmazı bilmeme ihtimali de sıfırdır.
Hal böyle iken,aşağı bak sakal, yukarı bak bıyık misali...
Ne serden geçebiliyor, nede saltanattan.
Yeşil’midir, Dağ’mıdır,abi, abi diye hitap ederek, “beraber çaldık”ne yapacaksın bu kadar parayı demesi de, ayrı bir makale konusu:
Ancak paraya doymuş olmalı ki seçimi kazanmadı..
Aslında ne yapar eder, kazanırdı, daha önceki seçimlerde her yolu mubah gördüğü gibi ,eğer “kazanmak” denirse adına bi yol yine bulurdu.
Her defasında bir mağdur edebiyatı yapması da bilinen taktiklerinden di zaten.
Ama onu da beceremedi mi,yapmadı mı artık orası muamma.
Akılara gelen ve bilinen bir soru kalıyor ki o da şu:Reyis kazanmak istemiyor mu?
Yada kaçarken düşeceği tuzaklardan mı endişeli “kendi kurduğu”bilinmez...
Sessiz sessiz duaya sarıldılar ak ekiple birlike.
Videolar dolaşıyor, yine ihtiyaca binaen “oy” fakirin sofrasına oturdu ,sanırım manda yoğurdu, kestane balı kursağına durdu.
Yirmi yılın sonunda, onları paylaşmaya geldi kanaatimce, yada helalleşmek geldi aklına.
Kadınların çoğunlukta olduğu aminlerle yemek duası yapıyorlardı sanırım.
:Sofrada manda yoğurdu mu vardı,soğansız yahni mi vardı
Allahu alem.
Belki de patetes ,soğan ,makarna ,kolileri de getirmiş olabilir, çünkü geçmişte tılsım tutmuştu:
Meydanlardan başlarına atılan çay paketlerinin hakkını da yemeyelim haaa;yine güne imzasını atmış olabilir.
Hani soğana ülkesini satmayan, yurdum insanı;soğanı patatesi yetiştirecek arazin vatanın satıldığını, soğana muhtaç kalmanın sebebinin üretim olmayışından sebep olduğunu idrak edememek te ayrı bir zaafiyet.
Kemiğinden nemalanılan, ak kadro,Erbakan Hocamızın deyimiyle:Narkoz-lanmışlıktan kurtulup ayıldığında. Ülkenin tapusu tamamen.senin soğanı bulmandan daha kolay satılan kümlik sahiplerinin eline geçmiş olacak!
Sen iki üç çocuğu bile geçindiremezken, elin oğlunun daha şimdiden en azının beş çocuğu var.
Ey akıl sahipleri kullanın aklınızı demek yeterli sanırım.
Azınlık olarak cennet vatanımızda, sığınmacı konumuna düşürüleceğiz, zaten düştük bile; heryerde onlar sürü gibiler...
Şunu da hatırlatmadan geçemeyeceğim:
Şu anda kimliklerinizi elinize alın ve bakın; dini islam yazmıyor artık:
Nasıl bi akıl tutulması:
Ülkemize yapılmış her türlü ihanetin destekçisi olmaktan hiçmi hiç ar edilmiyor:
Edilmiyor çünkü, yaptıkları değil yapmadıkları servis ediliyor:
Daha önce ki makalemde de ifade etmiştim;
Ali Cengiz oyunuyla, tüm günahını muhalefetin üzerine atarak, günahından arındığını zannediyor, keza avanesi de alkışlıyor.
Şu ayeti kerime belki uyanmaya vesile olur.
“Zalimlere sakın sempati duymayın, onları desteklemeyin,yoksa size ateş dokunur.Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur, sonra size yardım da edilmez. Ve zulüm yapamlara yakınlık göstermeyin ki size de ateş dokunmasın. Hud suresi 113.ayet”
Bu ayetten ne anlamak gerektiği hususunda Muaviye ve Hz Ali (r.a) nın Sıffın olayının açıklık getirebileceği kanaatiyle hadiseyi anlatma ihtiyacı duyuyorum.
Müslüman yalan, söylemez, İftira atmaz, hak yemez fakat hepsini de görüldüğü üzere yapmış.
Niye? Koltuk makam dinin önüne geçmiş ve hırsına yenilmiş.
Veee pkk yı, meclise sokanı,Fetö’yü tüm kurumlara yerleştireni, son tahlilde de domuzbağı işkenceyle öldürenleri kendi listesinden aday yapan AKPnin , tuzağı hilesi de aynı değilmi?
Tüm bunları ve daha nice akılalmaz olayları iktidarın yapıp muhalefeti suçlaması aynı değil mi?Hem suçlu, güya güçlü....
Mukayese edelim bakalım.
Muaviye’ nin
Kufe,Şam olayını bilmeyen yoktur zannımca, ülkede bu denli müslümancılık oynanırken.
Gerçi hangi varlığa,hangi duayı okuyalım, çocukların sınavında hangi duayı okutalım,yahutta okuduğu Kur’an ayetinin mealinde:Zinanın ,Faizin,Kul hakkının haramlığını paylaşırken:Bunların tamamının alenen işlenmesine sebep olan hükümlerin iktidarda kalmasına onay verenler de bilmeliler.
Kufe’den Hz Ali’nin yanından, bir adam erkek devesiyle Şama varır, Orada da Muaviye vardır.
Şam’lının biri Küffe’liye bu dişi deve benim diyor, Küfe’li kardeşim devenin erkek olduğunu görmüyormusun deyince!
Hayır bu deve dişi ve benim, der Şam’lı .
Kavga gürültü kadıya gidilir ve olay Muaviye’ye intikal eder; kürraa,tamda şimdiki gibi halk meydana toplanır.
Ve devenin erkek olduğunu herkes görüyor,biliyor olduğu halde,
Muaviye söze başlıyor ey cemaat bu dişi deve Şam’lınındır deyice halk evet diye alkış kıyamet kopar.
Kufe’li bağırır görmüyormusunuz bu deve dişi değil erkek ,Şam’lının değil benim dese de dinletemez:
Nihayet bağırta ,bağırta Kufe’li nin devesi Şam’lıda kalır:
Muaviye Kufe’liyi yanına çağırır; sende bende biliyoruz, bu deve dişi değil,erkek ,Şam’lının değil senin ama bunu niye yaptım biliyormusun der.
Küfe ‘ye varınca Ali’ye söyle,
Muaviye’nin erkek deve ile dişi deveyi ayırt edemeyen onbin adamı var ayağını ona göre denk al de diyor.
Artık sözün bittiği yer, ve yerdeyiz;
Benzer cümleyi damat Berat’tan duymayan yoktur herhalde:”Uzaya bilmemkaç şeritli yol yaptık desek inanacak seçmenimiz var”demişti.
Velhasılı Muaviye Hz Ali’nin karşısına mızrakların ucuna taktığı kur’an sayfalarıyla çıkmıştı.
Son günlerde görülen manzara o günleri aratmayacak nitelikte.
Yazıktır ,günahdır, vebaldir, yapmayın:
Yapılmayan ihanet, aymazlık kalmadı bu milletin gözünün içine baka, baka.
Yorulmadan ,usanmadan sıkılmadan yaptıklarınızla,kalmayıp üstüne üslük, suçu işleyen başkasıymış gibi üstüne çıkılıyor.
Tarihten ders alınır:
Haksız olanın tuzağıyla yola çıkılmaz, aynı hile kullanılmaz.
Yarın hesap var , mizan,var nasıl vereceksiniz bunca aldattığınız zavallıların hesabını diyeceğim de,
Marifet iltifata tabi deyip yürütüyorsunuz gemiciklerinizi; olmayan marifeti ,şakşakçılarınıza yutturuyorsunuz.
Geride kalanları,tuzaklarınızı anlayanı da hain ilan ederek işin içinden sıyrıldığınızı zannediyorsunuz.
Papa heykeli altında attığınız imza ile avrupa uyum yasalarını uyguladığınız halde.
Son günlerde sığındığın, elinde salladığın,Allah’ın anayasası, camilerdeki yaptığın dualar kurtarur mı bilemiyoruz:
Bizim inancımızda seninde bildiğin üzere tövbe-i yeis geçerli değildir.
Ancak kalpleri bilen de yine Yüce Rabbimizdir.
Çünkü bu millet sizden çok çekti.
Çok affedersiniz ama Ülkenin çeşitli zorluklarla okuttuğu akademik başarısına sahip çıkılması gerekirken ;onlara nereye giderlerse gitsinler diyerek beyin gücünden vatanımızı mahrum bırakıp:
Ne idüğü belirsiz , ne amaçla sokulduğu belli olmayan, pervasız, padavatsızlara peşkeş çekilen varanım için endişeleniyorum.
Sınırlarımızı, kimliklerimizi paylaşmak zorunda bırakılmak ihanetin dibidir artık.
Hafsalam almıyor bu nasıl bir vatanseverlik.
Bu vatan şehitlerimizin kanıyla sulanmışken, neden parselleniyor ve kimseye itiraz hakkı tanınmıyor.
Rahmetli Erbakan cennet mekan,Amerika,İsrail’i çok seviyorsa güney Amerikadan yer versin demişti:
Bizim içimize sokulmak istenenler için de aynı sözleri söylemeliyiz;
Madem Ensar Muhacir ayak oyunlarına başvuruyorlar,alsınlar evlerine, işlerini aşlarını, eşlerini paylaşsınlar, sokaklarımızda çarşı pazarımızda dolaştırmasınlar.
Vatanı olan savunur vatanını peşkeş çekmez.
Anadoluda deyimler meşhurdur.
-Cami avlusuna,...mek gibi:
-Höt dedikçe zarara gidiyor gibi..,
Kalmak mı zor gitmek mi zor türküsünü Emine ile de olsa söylüyordur artık.
Bereaber ıslandıklarının yanında olmadığı iddiasında, her ne kadar mevcut vekilleri bakanları olsada halihazırda.megri megri söylemediğine bakmayın,Bekir Bozdağ görüşmeleri yaptı Kandil’in mekanında;
Hüdapar’ın akp den gösterdiği vekilleriyle horon tepmeye başladılar da,
Adamlar yemin etmemişler,haklılar çünkü tc ye değil reis’e biat ettiler.
Şimdi gelelim sadede ey ak-lan-ma-ya çabalayanlar,
Ne oldu şimdi; attığınız iftiralar, söylediğiniz yalanlanlar, incittiğiniz insanlar ,değdi mi emeğinize:
Nice insanları domuz bağıyla işkencelerle öldürenlerde tıpkı, PKK, gibi sizin onayınızla meclise girdi.
Chp nin döktüğü suyla abdest olmaz diyen, müslümancıklar, katillerin akıttığınkanlara bulaşan ellerinizile abdest te olmaz,Namaz da bilesiniz!
Her maddenin birim ölçüsü vardır.
İnsanoğlunun da günahının,sevabının birim ölçüsü zerre (miskâl) dir kuşkusuz.
“Fe men ya’mel miskâle zerratin hayren yerah.Ve men ya’mel miskâle zeratin şerren yerah”Zilzal 7.8. Ayet)
(Kim zerre miktarı hayır işlemişse onu(karşılığını) görür!
Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür)
Nazile ŞANAL