HASİP TAYLAN
Köşe Yazarı
HASİP TAYLAN
 

KUR’AN VE HADİS IŞIĞINDA DÜNYA HAYATI (30)

<p>M. Hasip TAYLAN</p> <p><a name="_Hlk59661992"><strong><u>e-Kur&rsquo;an</u></strong></a><strong><u>:</u></strong> Kuran&rsquo;ı kerim semavi kitapların sonuncusudur. Bu kitap Cenab-ı Hakk (c.c) tarafından son nebi ve resul olan Peygamberimiz Hz. Muhammed&rsquo;e (s.a.v) indirilmiştir. Keza Cenab-ı Hakk (c.c) tarafından şu Ayet-i kerimede belirtildiği gibi: <strong><span dir="RTL">إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ</span> &ldquo;Şuphesiz Zikri (Kuran&rsquo;ı) biz indirdik ve onu biz muhafaza edeceğiz.&rdquo; </strong>Demek suretiyle Kuran&rsquo;ın muhafazasını taahh&uuml;t etmişlerdir.</p> <p>H&acirc;lbuki Kuran&rsquo;dan &ouml;nce indirilen semavi kitapların tamamı Cihanşumul olmayıp, &ouml;zellikle şeriatları belli kavimlere ve muvakkat zaman i&ccedil;inde ge&ccedil;erli omuştur. Bunların muhafazasını da Cenab-ı Hakk (c.c) garantilememiş ve şu Ayet&rsquo;te belirtildiği gibi onların muhafazasını zamanın zahid ve &acirc;limlerine havale etmiştir. Ayet-i kerime ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">إِنَّآ أَنزَلۡنَا ٱلتَّوۡرَىٰةَ فِيهَا هُدٗى وَنُورٞۚ يَحۡكُمُ بِهَا ٱلنَّبِيُّونَ ٱلَّذِينَ أَسۡلَمُواْ لِلَّذِينَ هَادُواْ وَٱلرَّبَّٰنِيُّونَ وَٱلۡأَحۡبَارُ بِمَا ٱسۡتُحۡفِظُواْ مِن كِتَٰبِ ٱللَّهِ وَكَانُواْ عَلَيۡهِ شُهَدَآءَ</span> &ldquo;Ger&ccedil;ekten Tevrat&#39;ı i&ccedil;inde hidayet ve nur bulunduğu halde indirdik. Allah&#39;a teslim olmuş peygamberler yahudilerin arasında onunla h&uuml;kmederlerdi. <u>Yine Allah&#39;ın kitabını korumakla g&ouml;revlendirilmiş olmaları itibariyle &acirc;limler ve fakihler de onunla h&uuml;kmederlerdi</u>. Bunlar onun &uuml;zerine şahittiler.&rdquo; </strong>(Maide 44).</p> <p>Binaenaleyh, Karan&rsquo;ı kerim, kendisinden &ouml;nce indirilmiş olan t&uuml;m semavi kitapların ilahi &ouml;ğretilerinin muhtevasını ihtiva etmekle beraber, bu kitapların muhteviyatında mevcut olan Allah&rsquo;ın (c.c) tevhidine dair imanı ve Allah&rsquo;a (c.c) ibadete dair hususları te&rsquo;kid ve tasdik etmektedir.</p> <p><u>Dolayısıyla Kur&rsquo;an&rsquo;a imanla ilgili hususlara gelince;</u></p> <p>a) Kur&rsquo;an&rsquo;ı azimuşşan; kendinden &ouml;nce nazil olan t&uuml;m semavi kitapları gerektiğinde nesh eden (h&uuml;k&uuml;mlerini kaldıran), t&uuml;m&uuml;ne h&acirc;kim olan ve ayeti kerimede zikredildiği gibi, t&uuml;m semavi kitapları tasdik eden ve &uuml;zerlerine şahit olarak inen kitaptır.</p> <p>Kur&rsquo;an-i kerim Peygamberimize (s.a.v) hitaben ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِناً عَلَيْهِ</span> &ldquo;Sana da Kitab&#39;ı, hak ile kendinden &ouml;nceki kitapları doğrulayıcı ve onların &uuml;zerine şahit olarak indirdik.&rdquo; </strong>(Maide 48).</p> <p><u>&ldquo;Onların &uuml;zerine şahit olarak indirdik&rdquo;</u> ifadesi; onları g&ouml;zetleyici ve koruyucu anlamındadır. Yani o kitaplardaki hakikatı tespit etmek sureti ile tahrifatı, tağyiratı ve tebdilatı hakikatten ayıran demektir.</p> <p>b) Kur&rsquo;nın daveti ve şeriatı t&uuml;m sakalayn&rsquo;a (İnsan ve cinlere) şamildir. Bu husustaki Ayet-i kerimeler: <strong><span dir="RTL">تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرً</span></strong><span dir="RTL">ا</span> <strong>&ldquo;&Acirc;lemlere uyarıcı olsun diye kuluna (Muhammed&rsquo;e) Furkan&rsquo;ı indiren, Allah&rsquo;ın ş&acirc;nı &ccedil;ok y&uuml;cedir&rdquo; </strong>(Furkan 1). Başka bir Ayet-i kerimede Cenab-i Hakk (c.c) Peygamberimize hitaben ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">وَأُوحِيَ إِلَيَّ هَذَا الْقُرْآنُ لِأُنْذِرَكُمْ بِهِ وَمَنْ بَلَغَ</span> &ldquo;bu Kur&rsquo;an bana, sizi ve sizden sonra ulaştığı herkesi kendisi ile uyarmam i&ccedil;in vahyolunmuştur.&rdquo; </strong>(En&rsquo;am 19). Keza Kur&rsquo;an&rsquo;ı azimuşşanda cinlerin Peygamberimizin bir sabah namazında kuran okuyuşunu dinledikten sonra, birbirlerine ş&ouml;yle s&ouml;ylediklerini dile getirmektedir: <span dir="RTL">يَهْد۪ٓي</span><strong><span dir="RTL">&nbsp;اِلَى&nbsp;الرُّشْدِ&nbsp;فَاٰمَنَّا&nbsp;بِه۪ۜ&nbsp;وَلَنْ&nbsp;نُشْرِكَ&nbsp;بِرَبِّنَٓا&nbsp;اَحَدًاۙ</span></strong> <span dir="RTL">إِنَّا<strong> سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا</strong></span><strong> &ldquo;Doğrusu biz hayret verici bir Kur&#39;an dinledik. O hidayete erdirendir; biz de ona iman ettik. Bundan b&ouml;yle Rabbimize asla hi&ccedil; kimseyi ortak koşmayacağız.&rdquo; </strong>(Cin 1-2)</p> <p>c) Kur&rsquo;an&rsquo;ın n&uuml;zul&uuml;nden sonra gerek ehli kitabın gerekse ehli kitap dışındakilerin Kur&rsquo;an dışında, ge&ccedil;miş kitap ve suhuflara veya bunların herhangi bir n&uuml;shasına itikatla, Allah&rsquo;a (c.c) ibadet etmesi caiz değildir. Kur&rsquo;an&rsquo;ın inişinden sonra, Kur&rsquo;an&rsquo;ın getirdiği din dışında artık din yoktur, onda Allah&rsquo;ın (c.c) emrettiği ibadetler dışında ibadet yoktur, onda helal kılınan hi&ccedil;bir şey haram değildir ve onda haram kılınan hi&ccedil;bir şey helal değildir. Ondaki emirlerine uymak ve nehiylerinden sakınmak ve onda ge&ccedil;en ibretlik hadise ve kıssaları dikkate alıp kulak ardı etmemek şarttır. Ayrıca muhkem Ayetleri &ouml;ğrenip, m&uuml;teşabihlere olduğu gibi teslim olmak gerekmektedir. Kısacası şu ayeti kerimede zikredildiği gibi:</p> <p><strong><span dir="RTL">وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪ينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ي</span></strong><strong><span dir="RTL">ن</span></strong> <strong>&ldquo;(Bundan sonra) kim, İsl&acirc;m&rsquo;dan başka bir din ararsa, o kimsen o din asla kabul edilmeyecek ve o kimse, ahirette de h&uuml;srana uğrayanlardan olacaktır.&rdquo;</strong> (Ali İmran 85).</p> <p>Başka bir Ayet-i kerimede: <strong><span dir="RTL">وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ</span></strong> <strong>&ldquo;İşte bu (Kur&rsquo;an) bizim indirdiğimiz m&uuml;barek bir kitaptır. Allah&rsquo;ın rahmetine ulaşmak istiyorsanız ona uyun ve Allah&rsquo;tan hakkıyla sakının.&rdquo; </strong>(En&rsquo;am 155).</p> <p>d) Ge&ccedil;miş semavi kitapların getirdiği şeriatlerin aksine, Kur&rsquo;an&rsquo;ın getirdiği şeriatın kolay olması, takdire şayandır.</p> <p>Şu Ayet-i kerimede de beyan edildiği gibi: <strong><span dir="RTL">اَلَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْاُمِّيَّ الَّذ۪ي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِۘ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهٰيهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَٓائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ اِصْرَهُمْ وَالْاَغْلَالَ الَّت۪ي كَانَتْ عَلَيْهِمْۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِه۪ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ مَعَهُٓۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُو</span></strong><strong><span dir="RTL">ن</span></strong> <strong>&ldquo;Yanlarındaki Tevrat ve İncil&rsquo;de yazılı buldukları el&ccedil;iye o &uuml;mm&icirc; Peygamber&rsquo;e uyanlar (var ya) işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları k&ouml;t&uuml;l&uuml;kten alıkoyar, onlara temiz şeyleri hel&acirc;l, &ccedil;irkin şeyleri haram kılar, <u>(sırtlarındaki) y&uuml;klerini indirir ve &uuml;zerlerindeki zincirlerinden kurtarır.</u> İşte o Peygamber&rsquo;e inanan, onu destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte indirilen nura uyanlar var ya işte esas kurtuluşa erenler onlardır.&rdquo; </strong>(A&rsquo;raf 157).</p> <p>Y&uuml;ce Allah&#39;ın: &quot;Sırtlarındaki ağır y&uuml;k&uuml; indiren&quot; buyruğunda ge&ccedil;en, Ağır y&uuml;k a&ccedil;ıklamasını M&uuml;cahit, Katade ve İbn-i C&uuml;beyr yapmıştır. İbn-i Abbas, ed-Dahh&acirc;k ve el-Hasen da &ldquo;ağır y&uuml;k&rdquo; aynı zamanda ahit anlamına da gelir, a&ccedil;ıklamasında bulunmuşlardır.</p> <p>Bu ayet-i kerime bu iki manayı da kapsamına almaktadır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; İsrail oğullarından ağır birtakım amelleri yerine getirmeye dair ahit alınmıştır. Y&uuml;&shy;ce Allah Muhammed (s.a.v)&#39;i peygamber olarak g&ouml;ndermek &uuml;zere onlar &uuml;ze&shy;rindeki bu ahdi ve o amellerin ağalığını kaldırmış oldu. İdrarın yıkanmak&shy;la temizlenmesi, ganimetlerin helal kılınması, ay hali olan kadınla birlikte otu&shy;rup kalkmanın, onunla beraber yemek yemenin, beraber yatmanın hel&acirc;l kı&shy;lınması gibi. H&acirc;lbuki İsrailoğullanndan herhangi birisinin elbisesine idrar isa&shy;bet edecek olursa onu makasla keserdi. Bu, &quot;onlardan birisinin derisine isa&shy;bet edecek olsa&quot; diye de rivayet edilmiştir. Ganimetleri bir araya toplayıp ge&shy;tirdikleri vakit ise, semadan onu yiyip bitiren bir ateş İnerdi. Kadın da ay ha&shy;li oldu mu, ona yaklaşmazlardı. Ve buna benzer, sahih hadislerde ve başka&shy;larında sabit olmuş diğer hususlar vardı.</p> <p>Bu ağır y&uuml;klerden birisi de cumartesi g&uuml;n&uuml; &ccedil;alışmayı terk etmek y&uuml;k&uuml;ml&uuml;l&uuml;ğ&uuml; idi. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; rivayete g&ouml;re Musa (a.s) cumartesi g&uuml;n&uuml; kamış taşıyan bir adam g&ouml;rm&uuml;ş ve onun boynunu vurmuş. M&uuml;fessirlerin &ccedil;oğunluğunun g&ouml;r&uuml;ş&uuml; budur. İsrail oğulları arasında da diyet s&ouml;z konusu değildi. Sadece kısas vardı. Tevbelerine bir alamet olmak &uuml;zere de kendilerini &ouml;ld&uuml;rmeleri emrolmuştu. Ve buna benzer başka m&uuml;kellefiyetler. İşte b&uuml;t&uuml;n bunlar &quot;zincirlere, bukağılara&quot; benzetilmiştir. (Kurtubi, A&rsquo;raf 157).</p> <p>Isr kelimesi, sahibine ağır gelen ve ağırlığından dolayı hareket etmesine m&acirc;ni olan ağırlık, y&uuml;k demektir. Bu tabirden maksat, Hz. Musa (a.s)&#39;ın şeriatının &ccedil;ok zor ve ağır olduğunu ifade etmektir. &quot;Sırtlarındaki zincirler&quot; tabirinden murad da &quot;Elbisedeki, kendisine idrar bulaşmış olan yeri kesip atmak; tevbe i&ccedil;in, kendini &ouml;ld&uuml;rmek; hata eden uzvu kesmek ve etteki damarları bulup &ccedil;ıkartmak gibi, ibadetlerinde s&ouml;z konusu olan, &ccedil;ok şiddetli ve ağır, zor sorumluluklardır. Allah Te&acirc;l&acirc;, bunları &quot;zincirler&quot; diye vasıflandırmıştır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bir şeyi haram kılmak, insanı onu yapmaktan alıkoymaktır. Aynı şekilde zincirler de insanı bir şeyler yapmaktan alıkoyar. Rivayet edildiğine g&ouml;re İsrail oğulları, namaza kalktıkları zaman, y&uuml;n elbiseler giyiyor, Allah&#39;a tazim ve saygı olarak, ellerini boyunlarına zincirlerle bağlıyorlardı. Bu g&ouml;r&uuml;şe g&ouml;re ayetteki &quot;zincirler&quot; kelimesi, mecazi bir ifade değildir. (F. Razi, A&rsquo;raf 157).</p> <p>e) Kur&rsquo;an-i kerim, semavi kitapların i&ccedil;inde gerek lafzen ve gerekse manen her &ccedil;eşit tahrif ve tağyirden muhafazası, Allah (c.c) tarafından garanti altına alınmış yeg&acirc;ne kutsal kitaptır. Mevzu ile alakalı Ayet-i kerimeler:</p> <p><strong><span dir="RTL">إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ</span></strong><strong> &ldquo;Hi&ccedil; ş&uuml;phesiz, zikri (Kur&#39;an&#39;ı) biz indirdik ve onun koruyucuları da ger&ccedil;ekten biziz.&rdquo; </strong>(Hicr 9).</p> <p>Katade ve Sabit el-B&uuml;n&acirc;n&icirc; dedi ki: Y&uuml;ce Allah, o Kitabı, şeytanların ona herhangi bir batılı ilave etmelerine yahut ondan herhangi bir hakkı eksiltme&shy;lerine karşı korumuştur. Onu korumayı bizzat y&uuml;ce Allah &uuml;zerine almıştır. O bakımdan o her zaman i&ccedil;in korunma altındadır.</p> <p>H&acirc;lbuki &ouml;b&uuml;r kitapları koruma g&ouml;revini de Cenab-i Hakk (c.c) tarafından, Maide Suresinin 44. Ayetinde zikredildiği gibi, Rahip ve Hahamlara verilmişti. Onlar da değiştirmiş ve değişik&shy;liklere uğratmışlardır. (Kurtubi, Hicr 9).</p> <p><strong><span dir="RTL">لَا يَأْتِيهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِهِ تَنْزِيلٌ مِنْ حَكِيمٍ حَمِيدٍ</span></strong><strong> &ldquo;Ne &ouml;nceden onun h&uuml;k&uuml;mlerini iptal eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir; hakim (h&uuml;k&uuml;m ve hikmet sahibi) ve hamid (hamde layık) tarafından indirilmiştir.&rdquo; </strong></p> <p>&ldquo;Ne &ouml;nceden onun h&uuml;k&uuml;mlerini iptal eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir.&rdquo; Yani; Allah tarafından da&shy;ha &ouml;nceden indirilmiş hi&ccedil;bir şey onu yalanlamaz, ondan sonra da herhangi bir kitap inmeyecek, onu iptal etmeyecek, onu nesh etmeyecek demektir. Bu a&ccedil;ıklamayı el-Kelb&icirc; yapmıştır. (Kurtubi, Fussilet 42).</p> <p>f) Kur&#39;an-ı Kerim kendi başına mucize olmanın yanında, diğer semavi kitaplarda bildirilen ve paylaşılan mucizelerin bir&ccedil;oğunu da ihtiva etmektedir. Allah&rsquo;ın (c.c) Peygamberimize indirdiği b&uuml;y&uuml;k mucizevi muhtevaya sahip olan bu Kitab-ı azam, sonsuza kadar kalıcı delillerle gerek Peygamberi (s.a.v) ve gerek se ondan sonra gelen takip&ccedil;ileri (m&uuml;minleri) kıyam saatine kadar g&uuml;&ccedil;lendirmekte ve onlara rehber olmaktadır.</p> <p>Bununla alakalı İmam Buhari&rsquo;den nakledilen bir Hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.v) ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا مِنْ الْأَنْبِيَاءِ نَبِيٌّ إِلَّا أُعْطِيَ مَا مِثْلهُ آمَنَ عَلَيْهِ الْبَشَرُ وَإِنَّمَا كَانَ الَّذِي أُوتِيتُ وَحْيًا أَوْحَاهُ اللَّهُ إِلَيَّ فَأَرْجُو أَنْ أَكُونَ أَكْثَرَهُمْ تَابِعًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ</span></strong><strong> &quot;Peygamberlerden hi&ccedil;bir peygamber yoktur ki, ona insanların iman etmek zorunda kaldığı mucizelerin bir benzeri verilmemiş olsun. Bana verilen mucize ise Allah&#39;ın bana vahyettiğidir, Kur&rsquo;an&rsquo;dır. Bunun i&ccedil;in, kıyamet g&uuml;n&uuml; peygamberlerin en &ccedil;ok &uuml;mmetlisi ben olacağımı umarım!&quot; </strong>(Mektebetul İslamiyyeh, Sahih el-Buhari, Kitabu fadailul Kur&rsquo;an, 4696).</p> <p>Cenab-i Hakk (c.c) Kur&rsquo;an azimuşşan&rsquo;ın hakkında ileri geri konuşanlara meydan okuyarak ş&ouml;yle buyurmaktadır:</p> <p><strong><span dir="RTL">أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَ - فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِثْلِهِ إِنْ كَانُوا صَادِقِينَ</span></strong><strong> &ldquo;Yoksa (Muhammed Kur&#39;anı kendisi) uydurdu mu diyorlar? Ha&shy;yır, onlar asla inanmıyorlar- Eğer ger&ccedil;ekten iddialarının doğruluğuna inanıyorlarsa, onun benzeri bir s&ouml;z getirsinler&rdquo; </strong>(Tur, 33-34).</p> <p><strong><span dir="RTL">قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هَذَا الْقُرْآنِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا</span></strong><strong> &ldquo;De ki: Eğer İnsanlar ve Cinler, bu Kur&#39;an&#39;ın bir benzerini meydana getirmek i&ccedil;in bir araya gelseler, bir benzerini meydana getiremezler; hatta bir kısmı bir kısmına yardım etse bile.&rdquo; </strong>(İsra 88).</p> <p>Taber&icirc; bu ayet-i Kerimenin n&uuml;zul sebebi hakkında şunu zikretmektedir: &quot;Bir kısım Yahudiler Resulullah&#39;a gelerek Kur&#39;an-ı Kerim hakkında onunla tartışmışlar ve ondan, kendisinin Peygamberliğini g&ouml;steren delillerden, Kur&#39;an-ı Kerimin dışında bir delil getirmesini istemişler. Kendilerinin de Kur&#39;an gibi bir kitap getirebileceklerini iddia etmişler ve bunun &uuml;zerine bu ayet-i Kerime nazil olmuş ve onlara meydan okumuştur. (Taberi, İsra 88).</p> <p>Daha sonra Cenab-i Hakk (c.c) onlara; g&uuml;c&uuml;n&uuml;z yetiyorsa en azından Kur&rsquo;an&rsquo;a benze on sure meydana getirin diye meydan okumaktadır.</p> <p><strong><span dir="RTL">أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ</span></strong><strong> &ldquo;</strong><strong>Yoksa, Kur&#39;&acirc;n&#39;ı Peygamber mi uydurdu diyorlar? De ki: Haydi &ouml;yleyse Kur&#39;&acirc;n&#39;a benzer on sure de siz getirin. Ve iddianızın doğruluğunda samimi iseniz, Allah&#39;tan başka g&uuml;c&uuml;n&uuml;z&uuml;n yettiği kimseleri de yardıma &ccedil;ağırın.&rdquo; </strong>(Hud 13).</p> <p>Kur&#39;an-i Kerimde bulunan bu gibi ayetler &ldquo;Tehadd&icirc;&rdquo; yani, &ldquo;meydan okuma&rdquo; ayetleri denir. Bu ayetlerde, bazen Kur&rsquo;an&rsquo;ın tamamının benzerini bazen on suresinin benzerini bazen da tek bir suresinin benzerini ink&acirc;rcılardan meydana getirilmesi i&ccedil;in meydan okumaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v.)&#39;ın hak peygamber olduğuna delil olarak insanları &acirc;ciz bırakan bu Kur&#39;an k&acirc;fidir. Zira Resulullah, zamanında yaşadığı toplumun fertlerinden biridir. Fakat ona gelen Kur&rsquo;an&rsquo;ın bir Suresinin dahi benzeri meydana getirilememiştir. H&acirc;lbuki o tarihte Araplar edebiyatın zirvesinde bulunuyorlardı. T&uuml;m belagat ve fesahatlerine rağmen Kur&#39;an ifadeleri karşısında &acirc;ciz kalmışlar, onun bir Suresinin benzerini dahi meydana getirememişlerdir. İşte bu haliyle Kur&#39;an-ı Kerim en b&uuml;y&uuml;k mucize olmanın yanında, Resulullahın Hak Peygamber olduğuna en b&uuml;y&uuml;k delildir. (Taberi, Hud 13).</p> <p>g) Allah (c.c) Kur&rsquo;an-ı kerimde; İnsanların dini, d&uuml;nyevi, uhrevi ve hayatları konularındaki işlerinde, kendilerine gerekli olan her şeyi beyan etmiştir. İbni Abbas&rsquo;ın (r.a) buyurdukları gibi: &ldquo;<span dir="RTL">أنزل</span> <span dir="RTL">في هذا القرآن كل علم، وكل شيء قد بين لنا في القرآن&nbsp;</span> &nbsp;Bu Kur&rsquo;anda b&uuml;t&uuml;n ilimler indirilmiştir. Ve her şey bize Kur&rsquo;an&rsquo;da beyan edilmiştir.&rdquo;</p> <p>Cenab-i Hakk (c.c) Kur&rsquo;an-ı azimuşşanda Peygamberimize (s.a.v) hitaben ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ</span> &ldquo;Sana her şeyi beyan eden (a&ccedil;ıklayan) ve M&uuml;sl&uuml;manlara hidayet, rahmet ve m&uuml;jde olan kitabı indirdik.&rdquo; </strong>(Nahl 89).</p> <p>Başka bir Ayet-i kerimede şunlar zikredilmektedir: <strong><span dir="RTL">مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ</span> &ldquo;Biz, kitapta hi&ccedil;bir şeyi eksik bırakmadık&rdquo; </strong>(En&rsquo;am 38).</p> <p>h) Kur&rsquo;an&rsquo;ın en b&uuml;y&uuml;k &ouml;zelliklerinden biri de; bu Kitab-ı azimuşşan Allah (c.c) tarafından, onu tezekk&uuml;r ve tedebb&uuml;r edenlere &ccedil;ok kolaylaştırılmıştır.</p> <p>Ayet-i kerimede buyurulduğu gibi: <strong><span dir="RTL">وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ</span> &ldquo;And olsun ki; Akılda tutulması ve hatırlanması i&ccedil;in Kur&rsquo;an-ı kolay kıldık. Lakin ibret alan mı var?&rdquo; </strong>(Kamer 17).</p> <p>Başka bir Ayet-i kerimede ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ</span> &ldquo;Akıl sahipleri onun ayetlerini tedebbur (d&uuml;ş&uuml;ns&uuml;nler) ve tezekk&uuml;r (hatırlayıp &ouml;ğ&uuml;t alsınlar) etsinler diye, sana indirdiğimiz o kitap kutludur&rdquo; </strong>(Sad 29).</p> <p>I) Kur&rsquo;an-ı kerim; ge&ccedil;miş kitaplardaki &ouml;ğretilerin &ouml;zetini ve Peygamberlerin şeriatlerinin usul&uuml;n&uuml; ihtiva etmektedir.</p> <p><strong><span dir="RTL">شَرَعَ لَكُمْ مِنَ الدِّينِ مَا وَصَّى بِهِ نُوحًا وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فِيهِ</span></strong><strong> &ldquo;(Ey Muhammed!) Nuh&rsquo;a dinden tavsiye edilen, size de dinden kanun olarak kondu. Ve sana vahiy ettiğimizi, dini ayakta tutmak ve onda ayrılığa d&uuml;şmemek i&ccedil;in İbrahim&rsquo;e, Musa&rsquo;ya ve İsa&rsquo;ya da tavsiye ettik.&rdquo; </strong>(Şura 13).</p> <p>İ) Kur&rsquo;an-ı kerim; ge&ccedil;miş peygamber ve milletlerden, ondan &ouml;nce hi&ccedil;bir kitabın bu derece tafsilatlı bir şekilde bahsetmediği gibi, ayrıntılı bir şekilde bahsetmektedir.</p> <p>Aşağıdaki Ayet-i kerimeler mevzudan şu şekilde bahsetmektedirler: <strong><span dir="RTL">وَكُلًّا نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِ فُؤَادَكَ</span></strong><strong> &ldquo;Peygamberlerin haberlerinden kalbini sağlamlaştıracak her şeyi sana anlatıyoruz.&rdquo; </strong>(Hud 120).</p> <p>Ey Muhammed, ge&ccedil;miş Peygamberler ve &uuml;mmetlerine ait olan haberleri sana anlatmamızın sebebi, senden &ouml;nceki Peygamberlerin, &uuml;mmetlerinden neler beklediklerini bilmen ve kavminin seni yalanlamasından dolayı &uuml;z&uuml;lmemen i&ccedil;indir. (Taberi, Hud 120)</p> <p>Allah Te&acirc;l&acirc; buyurur ki: Senden &ouml;nce ge&ccedil;en peygamberlerin &uuml;mmetleriyle birlikte olan haberleriyle ilgili kıssalarını sana haber veriyoruz, anlatıyoruz. Onlarla nasıl m&uuml;cadele ve m&uuml;nakaşalar olmuş, peygamberler yalanlama ve eziyetlere nasıl katlanmışlar, Allah Te&acirc;l&acirc; kendi taraftarları olan m&uuml;minlere nasıl yardım etmiş, d&uuml;şmanları olan k&acirc;firleri nasıl yalnız bırakmış? İşte b&uuml;t&uuml;n bunlar ey Muhammed, senin kalbine sebat vermemiz i&ccedil;indir. Ayrıca ge&ccedil;en peygamber kardeşlerin senin i&ccedil;in bir &ouml;rnek olsunlar i&ccedil;indir. (İbni Kesir, Hud 120).</p> <p><strong><span dir="RTL">ذَلِكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْقُرَى نَقُصُّهُ عَلَيْكَ مِنْهَا قَائِمٌ وَحَصِيدٌ</span></strong><strong> &ldquo;Bu sana anlattıklarımız, o şehirlerin haberlerindendir. Onlardan bazıları ayakta durmakta bazıları ise tamamen silinmiştir.&rdquo;</strong></p> <p>Allah Te&acirc;l&acirc; bu peygamberlerin &uuml;mmetleri ile beraber haklarında cereyan eden olayları, k&acirc;firleri nasıl helak buyurup inananları nasıl kurtardığını zikrettiğinde buyurur ki: Bunlar o kasabaların haberlerindendir ki sana anlatıyorum. Onların bir kısmı h&acirc;l&acirc; mamur halde duruyor, bir kısmı ise helak olmuş, k&ouml;hneleşmiş ve silinip gitmiştir. Onları helak ettiğimizde biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar el&ccedil;ilerimizi yalanlamak ve onları ink&acirc;r etmek suretiyle kendi kendilerine zulmettiler. Rabbinin emri gelince Allah&#39;ı bırakıp da taptıkları, dua ettikleri putları, il&acirc;hları kendilerine bir fayda vermedi. Allah&#39;ın onları helak etme emri geldiğinde onları bundan kurtaramadı. Kayıplarını artırmaktan başka bir şeye de yaramadı. Zira onların helak ve yok olmaları ancak bu il&acirc;hlara t&acirc;bi olup onlara ibadet etmeleri sebebiyledir. İşte bu sebeple onların başlarına gelen gelmiş; d&uuml;nyada ve ahirette onlar sebebiyle h&uuml;srana uğramışlardır. (İbni Kesir, Hud 100).</p> <p><strong><span dir="RTL">كَذَلِكَ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ مَا قَدْ سَبَقَ وَقَدْ آتَيْنَاكَ مِنْ لَدُنَّا ذِكْرًا</span></strong><strong> &ldquo;İşte b&ouml;yle, ge&ccedil;mişlerin haberlerinden sana anlatıyoruz. Ger&ccedil;ekten katımızdan sana bir de zikir verdik. </strong>(Taha 99).</p> <p>Allah Te&acirc;l&acirc;, peygamberi Muhammed (s.a.v) e hitaben ş&ouml;yle buyurur: Nasıl ki sana Musa&#39;nın haberini, Firavun ve ordusu ile beraber onun başından ge&ccedil;enleri apa&ccedil;ık ve olduğu şekilde anlatmışsak aynı şekilde ge&ccedil;miş haberleri fazlalık ve eksiklik olmaksızın, olduğu şekilde sana anlatıyoruz. Bununla birlikte sana, katımızdan bir de &ldquo;zikir&rdquo; verdik. &Ouml;n&uuml;nden de ardından da b&acirc;tıl sokulamayan, Hak&icirc;m, Hamid katından indirilmiş olan Kur&#39;&acirc;n-ı Az&icirc;mdir (Fussilet, 42). Peygamber g&ouml;nderilmeye başlandığından itibaren Muhammed (s.a.v) ile peygamberler sona erdirilinceye kadar peygamberlerden hi&ccedil; birisine onun bir benzeri veya ondan daha m&uuml;kemmeli, ge&ccedil;mişlerin ve geleceklerin haberini daha &ccedil;ok toplayan, insanlar arasında ayırıcı h&uuml;km&uuml; ihtiva eden bir kitap verilmemiştir. (İbni Kesir, Taberi, Taha 99)</p> <p>h) Kur&rsquo;an-ı kerim; Allah (c.c) tarafından indirilen kitapların sonuncusu, &ouml;ncekilerin tasdikcisi ve şahididir.</p> <p><strong><span dir="RTL">نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنْزَلَ التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ - مِنْ قَبْلُ هُدًى لِلنَّاسِ وَأَنْزَلَ الْفُرْقَانَ</span></strong><strong> &ldquo;Sana hak &uuml;zere kendinden &ouml;ncekileri doğrulayıcı olarak Kitab&#39;ı indirdi. Tevrat ile İncil&#39;i de O indirmişti.- O ikisini daha &ouml;nce, insanlara bir hidayet rehberi olarak indirmişti. Yine O, doğruyu yanlıştan ayırıcı Kitab&#39;ı (Furkan&#39;ı) indirdi.&rdquo; </strong>(Ali İmran 3-4).</p> <p>Ey Muhammed, rabbin sana, Tevrat ve İncile t&acirc;bi olanların ihtilaf ettikle&shy;ri hususlarda, hakkı ortaya koyan bu kitabı indirdi. Bu k itap, Allah tarafından, &ouml;nceki Peygamberlere indirilen kitapları tasdik eden bir kitaptır. Rabbin bu ki&shy;taptan &ouml;nce, insanlara Allah&rsquo;ın birliğini ve dininin h&uuml;k&uuml;mlerini a&ccedil;ıklamak i&ccedil;in Musa&rsquo;ya Tevrat&rsquo;ı, İsa&rsquo;ya da İncili indirmiştir. Şimdi ise İsa hakkında ve diğer hu&shy;suslarda hak ile b&acirc;tılı ayırdeden ve akılları tatmin edici kesin bir delil olan Kur&#39;an&rsquo;ı indirdi. Ş&uuml;phesiz ki Allah&rsquo;ın ayetlerini, ilahlığını ve birliğini g&ouml;steren de&shy;lilleri ink&acirc;r eden, İsa&rsquo;yı ilah ve rab kabul eden k&acirc;firlere, kıyamet g&uuml;n&uuml;nde şiddet&shy;li bir azap vardır. Allah, h&uuml;k&uuml;mranlığında her şeye galiptir. Azap etmeyi diledi&shy;ği zaman, yapacağı azabı &ouml;nleyecek hi&ccedil;bir kimse yoktur. Allah, hak edenlerin cezasını verendir. Ayetlerini ve diğer delillerini ink&acirc;r edenlerden intikam alan&shy;dır. (Taberi, Ali İmran 3-4).</p> <p>Başka bir Ayet-i kerimede Peygamberimize hitaben: <strong><span dir="RTL">وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ</span> &ldquo;Sana da Kitab&#39;ı, hak ile, kendinden &ouml;nceki kitapları doğrulayıcı ve onların &uuml;zerine şahit olarak indirdik.&rdquo; </strong>(Maide 48).</p> <p>&nbsp;<strong><span dir="RTL">فقال صلَّى الله عليه وسلَّم: &laquo;أُنْزِلَتْ صُحُفُ إِبْرَاهِيمَ أَوَّلَ لَيْلَةٍ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ، وَأُنْزِلَتِ التَّوْرَاةُ لِسِتٍّ مَضَيْنَ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ، وَأُنْزِلَ الْإِنْجِيلُ لِثَلَاثَ عَشْرَةَ خَلَتْ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ، وَأُنْزِلَ الزَّبُورُ لِثَمَانِي عَشْرَةَ خَلَتْ مِنْ رَمَضَانَ، وَأُنْزِلَ الْقُرْآنُ لِأَرْبَعٍ وَعِشْرِينَ مَضَتْ مِنْ رَمَضَانَ</span></strong></p> <p><strong>Peygamberimiz (s.a.s) ş&ouml;yle buyurmuşlardır: İbrahim (a.s)&rsquo;a inen sahifeler Ramazan&rsquo;ın ilk gecesinde nazil olmuştur. Tevrat Ramazan&rsquo;dan altı g&uuml;n ge&ccedil;tikten sonra nazil olmuştur. İncil Ramazan&rsquo;ın on&uuml;&ccedil;&uuml;nde nazıl olmuştur.</strong> <strong>Zebur Ramazan&rsquo;ın onsekizinde nazil olmuştur. Ve Kur&rsquo;anda Ramazan&rsquo;dan yirmid&ouml;rt g&uuml;n ge&ccedil;tikten sonra nazil olmuştur.</strong> (Syuti, Camiussağir, 2377; Taberani, Mu&rsquo;cemul Kebir, 185). (İnşaallah devam edecek)</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 04 Nisan 2021 - Pazar

KUR’AN VE HADİS IŞIĞINDA DÜNYA HAYATI (30)

<p>M. Hasip TAYLAN</p> <p><a name="_Hlk59661992"><strong><u>e-Kur&rsquo;an</u></strong></a><strong><u>:</u></strong> Kuran&rsquo;ı kerim semavi kitapların sonuncusudur. Bu kitap Cenab-ı Hakk (c.c) tarafından son nebi ve resul olan Peygamberimiz Hz. Muhammed&rsquo;e (s.a.v) indirilmiştir. Keza Cenab-ı Hakk (c.c) tarafından şu Ayet-i kerimede belirtildiği gibi: <strong><span dir="RTL">إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ</span> &ldquo;Şuphesiz Zikri (Kuran&rsquo;ı) biz indirdik ve onu biz muhafaza edeceğiz.&rdquo; </strong>Demek suretiyle Kuran&rsquo;ın muhafazasını taahh&uuml;t etmişlerdir.</p> <p>H&acirc;lbuki Kuran&rsquo;dan &ouml;nce indirilen semavi kitapların tamamı Cihanşumul olmayıp, &ouml;zellikle şeriatları belli kavimlere ve muvakkat zaman i&ccedil;inde ge&ccedil;erli omuştur. Bunların muhafazasını da Cenab-ı Hakk (c.c) garantilememiş ve şu Ayet&rsquo;te belirtildiği gibi onların muhafazasını zamanın zahid ve &acirc;limlerine havale etmiştir. Ayet-i kerime ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">إِنَّآ أَنزَلۡنَا ٱلتَّوۡرَىٰةَ فِيهَا هُدٗى وَنُورٞۚ يَحۡكُمُ بِهَا ٱلنَّبِيُّونَ ٱلَّذِينَ أَسۡلَمُواْ لِلَّذِينَ هَادُواْ وَٱلرَّبَّٰنِيُّونَ وَٱلۡأَحۡبَارُ بِمَا ٱسۡتُحۡفِظُواْ مِن كِتَٰبِ ٱللَّهِ وَكَانُواْ عَلَيۡهِ شُهَدَآءَ</span> &ldquo;Ger&ccedil;ekten Tevrat&#39;ı i&ccedil;inde hidayet ve nur bulunduğu halde indirdik. Allah&#39;a teslim olmuş peygamberler yahudilerin arasında onunla h&uuml;kmederlerdi. <u>Yine Allah&#39;ın kitabını korumakla g&ouml;revlendirilmiş olmaları itibariyle &acirc;limler ve fakihler de onunla h&uuml;kmederlerdi</u>. Bunlar onun &uuml;zerine şahittiler.&rdquo; </strong>(Maide 44).</p> <p>Binaenaleyh, Karan&rsquo;ı kerim, kendisinden &ouml;nce indirilmiş olan t&uuml;m semavi kitapların ilahi &ouml;ğretilerinin muhtevasını ihtiva etmekle beraber, bu kitapların muhteviyatında mevcut olan Allah&rsquo;ın (c.c) tevhidine dair imanı ve Allah&rsquo;a (c.c) ibadete dair hususları te&rsquo;kid ve tasdik etmektedir.</p> <p><u>Dolayısıyla Kur&rsquo;an&rsquo;a imanla ilgili hususlara gelince;</u></p> <p>a) Kur&rsquo;an&rsquo;ı azimuşşan; kendinden &ouml;nce nazil olan t&uuml;m semavi kitapları gerektiğinde nesh eden (h&uuml;k&uuml;mlerini kaldıran), t&uuml;m&uuml;ne h&acirc;kim olan ve ayeti kerimede zikredildiği gibi, t&uuml;m semavi kitapları tasdik eden ve &uuml;zerlerine şahit olarak inen kitaptır.</p> <p>Kur&rsquo;an-i kerim Peygamberimize (s.a.v) hitaben ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِناً عَلَيْهِ</span> &ldquo;Sana da Kitab&#39;ı, hak ile kendinden &ouml;nceki kitapları doğrulayıcı ve onların &uuml;zerine şahit olarak indirdik.&rdquo; </strong>(Maide 48).</p> <p><u>&ldquo;Onların &uuml;zerine şahit olarak indirdik&rdquo;</u> ifadesi; onları g&ouml;zetleyici ve koruyucu anlamındadır. Yani o kitaplardaki hakikatı tespit etmek sureti ile tahrifatı, tağyiratı ve tebdilatı hakikatten ayıran demektir.</p> <p>b) Kur&rsquo;nın daveti ve şeriatı t&uuml;m sakalayn&rsquo;a (İnsan ve cinlere) şamildir. Bu husustaki Ayet-i kerimeler: <strong><span dir="RTL">تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرً</span></strong><span dir="RTL">ا</span> <strong>&ldquo;&Acirc;lemlere uyarıcı olsun diye kuluna (Muhammed&rsquo;e) Furkan&rsquo;ı indiren, Allah&rsquo;ın ş&acirc;nı &ccedil;ok y&uuml;cedir&rdquo; </strong>(Furkan 1). Başka bir Ayet-i kerimede Cenab-i Hakk (c.c) Peygamberimize hitaben ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">وَأُوحِيَ إِلَيَّ هَذَا الْقُرْآنُ لِأُنْذِرَكُمْ بِهِ وَمَنْ بَلَغَ</span> &ldquo;bu Kur&rsquo;an bana, sizi ve sizden sonra ulaştığı herkesi kendisi ile uyarmam i&ccedil;in vahyolunmuştur.&rdquo; </strong>(En&rsquo;am 19). Keza Kur&rsquo;an&rsquo;ı azimuşşanda cinlerin Peygamberimizin bir sabah namazında kuran okuyuşunu dinledikten sonra, birbirlerine ş&ouml;yle s&ouml;ylediklerini dile getirmektedir: <span dir="RTL">يَهْد۪ٓي</span><strong><span dir="RTL">&nbsp;اِلَى&nbsp;الرُّشْدِ&nbsp;فَاٰمَنَّا&nbsp;بِه۪ۜ&nbsp;وَلَنْ&nbsp;نُشْرِكَ&nbsp;بِرَبِّنَٓا&nbsp;اَحَدًاۙ</span></strong> <span dir="RTL">إِنَّا<strong> سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا</strong></span><strong> &ldquo;Doğrusu biz hayret verici bir Kur&#39;an dinledik. O hidayete erdirendir; biz de ona iman ettik. Bundan b&ouml;yle Rabbimize asla hi&ccedil; kimseyi ortak koşmayacağız.&rdquo; </strong>(Cin 1-2)</p> <p>c) Kur&rsquo;an&rsquo;ın n&uuml;zul&uuml;nden sonra gerek ehli kitabın gerekse ehli kitap dışındakilerin Kur&rsquo;an dışında, ge&ccedil;miş kitap ve suhuflara veya bunların herhangi bir n&uuml;shasına itikatla, Allah&rsquo;a (c.c) ibadet etmesi caiz değildir. Kur&rsquo;an&rsquo;ın inişinden sonra, Kur&rsquo;an&rsquo;ın getirdiği din dışında artık din yoktur, onda Allah&rsquo;ın (c.c) emrettiği ibadetler dışında ibadet yoktur, onda helal kılınan hi&ccedil;bir şey haram değildir ve onda haram kılınan hi&ccedil;bir şey helal değildir. Ondaki emirlerine uymak ve nehiylerinden sakınmak ve onda ge&ccedil;en ibretlik hadise ve kıssaları dikkate alıp kulak ardı etmemek şarttır. Ayrıca muhkem Ayetleri &ouml;ğrenip, m&uuml;teşabihlere olduğu gibi teslim olmak gerekmektedir. Kısacası şu ayeti kerimede zikredildiği gibi:</p> <p><strong><span dir="RTL">وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪ينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ي</span></strong><strong><span dir="RTL">ن</span></strong> <strong>&ldquo;(Bundan sonra) kim, İsl&acirc;m&rsquo;dan başka bir din ararsa, o kimsen o din asla kabul edilmeyecek ve o kimse, ahirette de h&uuml;srana uğrayanlardan olacaktır.&rdquo;</strong> (Ali İmran 85).</p> <p>Başka bir Ayet-i kerimede: <strong><span dir="RTL">وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ</span></strong> <strong>&ldquo;İşte bu (Kur&rsquo;an) bizim indirdiğimiz m&uuml;barek bir kitaptır. Allah&rsquo;ın rahmetine ulaşmak istiyorsanız ona uyun ve Allah&rsquo;tan hakkıyla sakının.&rdquo; </strong>(En&rsquo;am 155).</p> <p>d) Ge&ccedil;miş semavi kitapların getirdiği şeriatlerin aksine, Kur&rsquo;an&rsquo;ın getirdiği şeriatın kolay olması, takdire şayandır.</p> <p>Şu Ayet-i kerimede de beyan edildiği gibi: <strong><span dir="RTL">اَلَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْاُمِّيَّ الَّذ۪ي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِۘ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهٰيهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَٓائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ اِصْرَهُمْ وَالْاَغْلَالَ الَّت۪ي كَانَتْ عَلَيْهِمْۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِه۪ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ مَعَهُٓۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُو</span></strong><strong><span dir="RTL">ن</span></strong> <strong>&ldquo;Yanlarındaki Tevrat ve İncil&rsquo;de yazılı buldukları el&ccedil;iye o &uuml;mm&icirc; Peygamber&rsquo;e uyanlar (var ya) işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları k&ouml;t&uuml;l&uuml;kten alıkoyar, onlara temiz şeyleri hel&acirc;l, &ccedil;irkin şeyleri haram kılar, <u>(sırtlarındaki) y&uuml;klerini indirir ve &uuml;zerlerindeki zincirlerinden kurtarır.</u> İşte o Peygamber&rsquo;e inanan, onu destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte indirilen nura uyanlar var ya işte esas kurtuluşa erenler onlardır.&rdquo; </strong>(A&rsquo;raf 157).</p> <p>Y&uuml;ce Allah&#39;ın: &quot;Sırtlarındaki ağır y&uuml;k&uuml; indiren&quot; buyruğunda ge&ccedil;en, Ağır y&uuml;k a&ccedil;ıklamasını M&uuml;cahit, Katade ve İbn-i C&uuml;beyr yapmıştır. İbn-i Abbas, ed-Dahh&acirc;k ve el-Hasen da &ldquo;ağır y&uuml;k&rdquo; aynı zamanda ahit anlamına da gelir, a&ccedil;ıklamasında bulunmuşlardır.</p> <p>Bu ayet-i kerime bu iki manayı da kapsamına almaktadır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; İsrail oğullarından ağır birtakım amelleri yerine getirmeye dair ahit alınmıştır. Y&uuml;&shy;ce Allah Muhammed (s.a.v)&#39;i peygamber olarak g&ouml;ndermek &uuml;zere onlar &uuml;ze&shy;rindeki bu ahdi ve o amellerin ağalığını kaldırmış oldu. İdrarın yıkanmak&shy;la temizlenmesi, ganimetlerin helal kılınması, ay hali olan kadınla birlikte otu&shy;rup kalkmanın, onunla beraber yemek yemenin, beraber yatmanın hel&acirc;l kı&shy;lınması gibi. H&acirc;lbuki İsrailoğullanndan herhangi birisinin elbisesine idrar isa&shy;bet edecek olursa onu makasla keserdi. Bu, &quot;onlardan birisinin derisine isa&shy;bet edecek olsa&quot; diye de rivayet edilmiştir. Ganimetleri bir araya toplayıp ge&shy;tirdikleri vakit ise, semadan onu yiyip bitiren bir ateş İnerdi. Kadın da ay ha&shy;li oldu mu, ona yaklaşmazlardı. Ve buna benzer, sahih hadislerde ve başka&shy;larında sabit olmuş diğer hususlar vardı.</p> <p>Bu ağır y&uuml;klerden birisi de cumartesi g&uuml;n&uuml; &ccedil;alışmayı terk etmek y&uuml;k&uuml;ml&uuml;l&uuml;ğ&uuml; idi. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; rivayete g&ouml;re Musa (a.s) cumartesi g&uuml;n&uuml; kamış taşıyan bir adam g&ouml;rm&uuml;ş ve onun boynunu vurmuş. M&uuml;fessirlerin &ccedil;oğunluğunun g&ouml;r&uuml;ş&uuml; budur. İsrail oğulları arasında da diyet s&ouml;z konusu değildi. Sadece kısas vardı. Tevbelerine bir alamet olmak &uuml;zere de kendilerini &ouml;ld&uuml;rmeleri emrolmuştu. Ve buna benzer başka m&uuml;kellefiyetler. İşte b&uuml;t&uuml;n bunlar &quot;zincirlere, bukağılara&quot; benzetilmiştir. (Kurtubi, A&rsquo;raf 157).</p> <p>Isr kelimesi, sahibine ağır gelen ve ağırlığından dolayı hareket etmesine m&acirc;ni olan ağırlık, y&uuml;k demektir. Bu tabirden maksat, Hz. Musa (a.s)&#39;ın şeriatının &ccedil;ok zor ve ağır olduğunu ifade etmektir. &quot;Sırtlarındaki zincirler&quot; tabirinden murad da &quot;Elbisedeki, kendisine idrar bulaşmış olan yeri kesip atmak; tevbe i&ccedil;in, kendini &ouml;ld&uuml;rmek; hata eden uzvu kesmek ve etteki damarları bulup &ccedil;ıkartmak gibi, ibadetlerinde s&ouml;z konusu olan, &ccedil;ok şiddetli ve ağır, zor sorumluluklardır. Allah Te&acirc;l&acirc;, bunları &quot;zincirler&quot; diye vasıflandırmıştır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bir şeyi haram kılmak, insanı onu yapmaktan alıkoymaktır. Aynı şekilde zincirler de insanı bir şeyler yapmaktan alıkoyar. Rivayet edildiğine g&ouml;re İsrail oğulları, namaza kalktıkları zaman, y&uuml;n elbiseler giyiyor, Allah&#39;a tazim ve saygı olarak, ellerini boyunlarına zincirlerle bağlıyorlardı. Bu g&ouml;r&uuml;şe g&ouml;re ayetteki &quot;zincirler&quot; kelimesi, mecazi bir ifade değildir. (F. Razi, A&rsquo;raf 157).</p> <p>e) Kur&rsquo;an-i kerim, semavi kitapların i&ccedil;inde gerek lafzen ve gerekse manen her &ccedil;eşit tahrif ve tağyirden muhafazası, Allah (c.c) tarafından garanti altına alınmış yeg&acirc;ne kutsal kitaptır. Mevzu ile alakalı Ayet-i kerimeler:</p> <p><strong><span dir="RTL">إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ</span></strong><strong> &ldquo;Hi&ccedil; ş&uuml;phesiz, zikri (Kur&#39;an&#39;ı) biz indirdik ve onun koruyucuları da ger&ccedil;ekten biziz.&rdquo; </strong>(Hicr 9).</p> <p>Katade ve Sabit el-B&uuml;n&acirc;n&icirc; dedi ki: Y&uuml;ce Allah, o Kitabı, şeytanların ona herhangi bir batılı ilave etmelerine yahut ondan herhangi bir hakkı eksiltme&shy;lerine karşı korumuştur. Onu korumayı bizzat y&uuml;ce Allah &uuml;zerine almıştır. O bakımdan o her zaman i&ccedil;in korunma altındadır.</p> <p>H&acirc;lbuki &ouml;b&uuml;r kitapları koruma g&ouml;revini de Cenab-i Hakk (c.c) tarafından, Maide Suresinin 44. Ayetinde zikredildiği gibi, Rahip ve Hahamlara verilmişti. Onlar da değiştirmiş ve değişik&shy;liklere uğratmışlardır. (Kurtubi, Hicr 9).</p> <p><strong><span dir="RTL">لَا يَأْتِيهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِهِ تَنْزِيلٌ مِنْ حَكِيمٍ حَمِيدٍ</span></strong><strong> &ldquo;Ne &ouml;nceden onun h&uuml;k&uuml;mlerini iptal eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir; hakim (h&uuml;k&uuml;m ve hikmet sahibi) ve hamid (hamde layık) tarafından indirilmiştir.&rdquo; </strong></p> <p>&ldquo;Ne &ouml;nceden onun h&uuml;k&uuml;mlerini iptal eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir.&rdquo; Yani; Allah tarafından da&shy;ha &ouml;nceden indirilmiş hi&ccedil;bir şey onu yalanlamaz, ondan sonra da herhangi bir kitap inmeyecek, onu iptal etmeyecek, onu nesh etmeyecek demektir. Bu a&ccedil;ıklamayı el-Kelb&icirc; yapmıştır. (Kurtubi, Fussilet 42).</p> <p>f) Kur&#39;an-ı Kerim kendi başına mucize olmanın yanında, diğer semavi kitaplarda bildirilen ve paylaşılan mucizelerin bir&ccedil;oğunu da ihtiva etmektedir. Allah&rsquo;ın (c.c) Peygamberimize indirdiği b&uuml;y&uuml;k mucizevi muhtevaya sahip olan bu Kitab-ı azam, sonsuza kadar kalıcı delillerle gerek Peygamberi (s.a.v) ve gerek se ondan sonra gelen takip&ccedil;ileri (m&uuml;minleri) kıyam saatine kadar g&uuml;&ccedil;lendirmekte ve onlara rehber olmaktadır.</p> <p>Bununla alakalı İmam Buhari&rsquo;den nakledilen bir Hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.v) ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا مِنْ الْأَنْبِيَاءِ نَبِيٌّ إِلَّا أُعْطِيَ مَا مِثْلهُ آمَنَ عَلَيْهِ الْبَشَرُ وَإِنَّمَا كَانَ الَّذِي أُوتِيتُ وَحْيًا أَوْحَاهُ اللَّهُ إِلَيَّ فَأَرْجُو أَنْ أَكُونَ أَكْثَرَهُمْ تَابِعًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ</span></strong><strong> &quot;Peygamberlerden hi&ccedil;bir peygamber yoktur ki, ona insanların iman etmek zorunda kaldığı mucizelerin bir benzeri verilmemiş olsun. Bana verilen mucize ise Allah&#39;ın bana vahyettiğidir, Kur&rsquo;an&rsquo;dır. Bunun i&ccedil;in, kıyamet g&uuml;n&uuml; peygamberlerin en &ccedil;ok &uuml;mmetlisi ben olacağımı umarım!&quot; </strong>(Mektebetul İslamiyyeh, Sahih el-Buhari, Kitabu fadailul Kur&rsquo;an, 4696).</p> <p>Cenab-i Hakk (c.c) Kur&rsquo;an azimuşşan&rsquo;ın hakkında ileri geri konuşanlara meydan okuyarak ş&ouml;yle buyurmaktadır:</p> <p><strong><span dir="RTL">أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَ - فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِثْلِهِ إِنْ كَانُوا صَادِقِينَ</span></strong><strong> &ldquo;Yoksa (Muhammed Kur&#39;anı kendisi) uydurdu mu diyorlar? Ha&shy;yır, onlar asla inanmıyorlar- Eğer ger&ccedil;ekten iddialarının doğruluğuna inanıyorlarsa, onun benzeri bir s&ouml;z getirsinler&rdquo; </strong>(Tur, 33-34).</p> <p><strong><span dir="RTL">قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هَذَا الْقُرْآنِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا</span></strong><strong> &ldquo;De ki: Eğer İnsanlar ve Cinler, bu Kur&#39;an&#39;ın bir benzerini meydana getirmek i&ccedil;in bir araya gelseler, bir benzerini meydana getiremezler; hatta bir kısmı bir kısmına yardım etse bile.&rdquo; </strong>(İsra 88).</p> <p>Taber&icirc; bu ayet-i Kerimenin n&uuml;zul sebebi hakkında şunu zikretmektedir: &quot;Bir kısım Yahudiler Resulullah&#39;a gelerek Kur&#39;an-ı Kerim hakkında onunla tartışmışlar ve ondan, kendisinin Peygamberliğini g&ouml;steren delillerden, Kur&#39;an-ı Kerimin dışında bir delil getirmesini istemişler. Kendilerinin de Kur&#39;an gibi bir kitap getirebileceklerini iddia etmişler ve bunun &uuml;zerine bu ayet-i Kerime nazil olmuş ve onlara meydan okumuştur. (Taberi, İsra 88).</p> <p>Daha sonra Cenab-i Hakk (c.c) onlara; g&uuml;c&uuml;n&uuml;z yetiyorsa en azından Kur&rsquo;an&rsquo;a benze on sure meydana getirin diye meydan okumaktadır.</p> <p><strong><span dir="RTL">أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ</span></strong><strong> &ldquo;</strong><strong>Yoksa, Kur&#39;&acirc;n&#39;ı Peygamber mi uydurdu diyorlar? De ki: Haydi &ouml;yleyse Kur&#39;&acirc;n&#39;a benzer on sure de siz getirin. Ve iddianızın doğruluğunda samimi iseniz, Allah&#39;tan başka g&uuml;c&uuml;n&uuml;z&uuml;n yettiği kimseleri de yardıma &ccedil;ağırın.&rdquo; </strong>(Hud 13).</p> <p>Kur&#39;an-i Kerimde bulunan bu gibi ayetler &ldquo;Tehadd&icirc;&rdquo; yani, &ldquo;meydan okuma&rdquo; ayetleri denir. Bu ayetlerde, bazen Kur&rsquo;an&rsquo;ın tamamının benzerini bazen on suresinin benzerini bazen da tek bir suresinin benzerini ink&acirc;rcılardan meydana getirilmesi i&ccedil;in meydan okumaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v.)&#39;ın hak peygamber olduğuna delil olarak insanları &acirc;ciz bırakan bu Kur&#39;an k&acirc;fidir. Zira Resulullah, zamanında yaşadığı toplumun fertlerinden biridir. Fakat ona gelen Kur&rsquo;an&rsquo;ın bir Suresinin dahi benzeri meydana getirilememiştir. H&acirc;lbuki o tarihte Araplar edebiyatın zirvesinde bulunuyorlardı. T&uuml;m belagat ve fesahatlerine rağmen Kur&#39;an ifadeleri karşısında &acirc;ciz kalmışlar, onun bir Suresinin benzerini dahi meydana getirememişlerdir. İşte bu haliyle Kur&#39;an-ı Kerim en b&uuml;y&uuml;k mucize olmanın yanında, Resulullahın Hak Peygamber olduğuna en b&uuml;y&uuml;k delildir. (Taberi, Hud 13).</p> <p>g) Allah (c.c) Kur&rsquo;an-ı kerimde; İnsanların dini, d&uuml;nyevi, uhrevi ve hayatları konularındaki işlerinde, kendilerine gerekli olan her şeyi beyan etmiştir. İbni Abbas&rsquo;ın (r.a) buyurdukları gibi: &ldquo;<span dir="RTL">أنزل</span> <span dir="RTL">في هذا القرآن كل علم، وكل شيء قد بين لنا في القرآن&nbsp;</span> &nbsp;Bu Kur&rsquo;anda b&uuml;t&uuml;n ilimler indirilmiştir. Ve her şey bize Kur&rsquo;an&rsquo;da beyan edilmiştir.&rdquo;</p> <p>Cenab-i Hakk (c.c) Kur&rsquo;an-ı azimuşşanda Peygamberimize (s.a.v) hitaben ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ</span> &ldquo;Sana her şeyi beyan eden (a&ccedil;ıklayan) ve M&uuml;sl&uuml;manlara hidayet, rahmet ve m&uuml;jde olan kitabı indirdik.&rdquo; </strong>(Nahl 89).</p> <p>Başka bir Ayet-i kerimede şunlar zikredilmektedir: <strong><span dir="RTL">مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ</span> &ldquo;Biz, kitapta hi&ccedil;bir şeyi eksik bırakmadık&rdquo; </strong>(En&rsquo;am 38).</p> <p>h) Kur&rsquo;an&rsquo;ın en b&uuml;y&uuml;k &ouml;zelliklerinden biri de; bu Kitab-ı azimuşşan Allah (c.c) tarafından, onu tezekk&uuml;r ve tedebb&uuml;r edenlere &ccedil;ok kolaylaştırılmıştır.</p> <p>Ayet-i kerimede buyurulduğu gibi: <strong><span dir="RTL">وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ</span> &ldquo;And olsun ki; Akılda tutulması ve hatırlanması i&ccedil;in Kur&rsquo;an-ı kolay kıldık. Lakin ibret alan mı var?&rdquo; </strong>(Kamer 17).</p> <p>Başka bir Ayet-i kerimede ş&ouml;yle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ</span> &ldquo;Akıl sahipleri onun ayetlerini tedebbur (d&uuml;ş&uuml;ns&uuml;nler) ve tezekk&uuml;r (hatırlayıp &ouml;ğ&uuml;t alsınlar) etsinler diye, sana indirdiğimiz o kitap kutludur&rdquo; </strong>(Sad 29).</p> <p>I) Kur&rsquo;an-ı kerim; ge&ccedil;miş kitaplardaki &ouml;ğretilerin &ouml;zetini ve Peygamberlerin şeriatlerinin usul&uuml;n&uuml; ihtiva etmektedir.</p> <p><strong><span dir="RTL">شَرَعَ لَكُمْ مِنَ الدِّينِ مَا وَصَّى بِهِ نُوحًا وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فِيهِ</span></strong><strong> &ldquo;(Ey Muhammed!) Nuh&rsquo;a dinden tavsiye edilen, size de dinden kanun olarak kondu. Ve sana vahiy ettiğimizi, dini ayakta tutmak ve onda ayrılığa d&uuml;şmemek i&ccedil;in İbrahim&rsquo;e, Musa&rsquo;ya ve İsa&rsquo;ya da tavsiye ettik.&rdquo; </strong>(Şura 13).</p> <p>İ) Kur&rsquo;an-ı kerim; ge&ccedil;miş peygamber ve milletlerden, ondan &ouml;nce hi&ccedil;bir kitabın bu derece tafsilatlı bir şekilde bahsetmediği gibi, ayrıntılı bir şekilde bahsetmektedir.</p> <p>Aşağıdaki Ayet-i kerimeler mevzudan şu şekilde bahsetmektedirler: <strong><span dir="RTL">وَكُلًّا نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِ فُؤَادَكَ</span></strong><strong> &ldquo;Peygamberlerin haberlerinden kalbini sağlamlaştıracak her şeyi sana anlatıyoruz.&rdquo; </strong>(Hud 120).</p> <p>Ey Muhammed, ge&ccedil;miş Peygamberler ve &uuml;mmetlerine ait olan haberleri sana anlatmamızın sebebi, senden &ouml;nceki Peygamberlerin, &uuml;mmetlerinden neler beklediklerini bilmen ve kavminin seni yalanlamasından dolayı &uuml;z&uuml;lmemen i&ccedil;indir. (Taberi, Hud 120)</p> <p>Allah Te&acirc;l&acirc; buyurur ki: Senden &ouml;nce ge&ccedil;en peygamberlerin &uuml;mmetleriyle birlikte olan haberleriyle ilgili kıssalarını sana haber veriyoruz, anlatıyoruz. Onlarla nasıl m&uuml;cadele ve m&uuml;nakaşalar olmuş, peygamberler yalanlama ve eziyetlere nasıl katlanmışlar, Allah Te&acirc;l&acirc; kendi taraftarları olan m&uuml;minlere nasıl yardım etmiş, d&uuml;şmanları olan k&acirc;firleri nasıl yalnız bırakmış? İşte b&uuml;t&uuml;n bunlar ey Muhammed, senin kalbine sebat vermemiz i&ccedil;indir. Ayrıca ge&ccedil;en peygamber kardeşlerin senin i&ccedil;in bir &ouml;rnek olsunlar i&ccedil;indir. (İbni Kesir, Hud 120).</p> <p><strong><span dir="RTL">ذَلِكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْقُرَى نَقُصُّهُ عَلَيْكَ مِنْهَا قَائِمٌ وَحَصِيدٌ</span></strong><strong> &ldquo;Bu sana anlattıklarımız, o şehirlerin haberlerindendir. Onlardan bazıları ayakta durmakta bazıları ise tamamen silinmiştir.&rdquo;</strong></p> <p>Allah Te&acirc;l&acirc; bu peygamberlerin &uuml;mmetleri ile beraber haklarında cereyan eden olayları, k&acirc;firleri nasıl helak buyurup inananları nasıl kurtardığını zikrettiğinde buyurur ki: Bunlar o kasabaların haberlerindendir ki sana anlatıyorum. Onların bir kısmı h&acirc;l&acirc; mamur halde duruyor, bir kısmı ise helak olmuş, k&ouml;hneleşmiş ve silinip gitmiştir. Onları helak ettiğimizde biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar el&ccedil;ilerimizi yalanlamak ve onları ink&acirc;r etmek suretiyle kendi kendilerine zulmettiler. Rabbinin emri gelince Allah&#39;ı bırakıp da taptıkları, dua ettikleri putları, il&acirc;hları kendilerine bir fayda vermedi. Allah&#39;ın onları helak etme emri geldiğinde onları bundan kurtaramadı. Kayıplarını artırmaktan başka bir şeye de yaramadı. Zira onların helak ve yok olmaları ancak bu il&acirc;hlara t&acirc;bi olup onlara ibadet etmeleri sebebiyledir. İşte bu sebeple onların başlarına gelen gelmiş; d&uuml;nyada ve ahirette onlar sebebiyle h&uuml;srana uğramışlardır. (İbni Kesir, Hud 100).</p> <p><strong><span dir="RTL">كَذَلِكَ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ مَا قَدْ سَبَقَ وَقَدْ آتَيْنَاكَ مِنْ لَدُنَّا ذِكْرًا</span></strong><strong> &ldquo;İşte b&ouml;yle, ge&ccedil;mişlerin haberlerinden sana anlatıyoruz. Ger&ccedil;ekten katımızdan sana bir de zikir verdik. </strong>(Taha 99).</p> <p>Allah Te&acirc;l&acirc;, peygamberi Muhammed (s.a.v) e hitaben ş&ouml;yle buyurur: Nasıl ki sana Musa&#39;nın haberini, Firavun ve ordusu ile beraber onun başından ge&ccedil;enleri apa&ccedil;ık ve olduğu şekilde anlatmışsak aynı şekilde ge&ccedil;miş haberleri fazlalık ve eksiklik olmaksızın, olduğu şekilde sana anlatıyoruz. Bununla birlikte sana, katımızdan bir de &ldquo;zikir&rdquo; verdik. &Ouml;n&uuml;nden de ardından da b&acirc;tıl sokulamayan, Hak&icirc;m, Hamid katından indirilmiş olan Kur&#39;&acirc;n-ı Az&icirc;mdir (Fussilet, 42). Peygamber g&ouml;nderilmeye başlandığından itibaren Muhammed (s.a.v) ile peygamberler sona erdirilinceye kadar peygamberlerden hi&ccedil; birisine onun bir benzeri veya ondan daha m&uuml;kemmeli, ge&ccedil;mişlerin ve geleceklerin haberini daha &ccedil;ok toplayan, insanlar arasında ayırıcı h&uuml;km&uuml; ihtiva eden bir kitap verilmemiştir. (İbni Kesir, Taberi, Taha 99)</p> <p>h) Kur&rsquo;an-ı kerim; Allah (c.c) tarafından indirilen kitapların sonuncusu, &ouml;ncekilerin tasdikcisi ve şahididir.</p> <p><strong><span dir="RTL">نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنْزَلَ التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ - مِنْ قَبْلُ هُدًى لِلنَّاسِ وَأَنْزَلَ الْفُرْقَانَ</span></strong><strong> &ldquo;Sana hak &uuml;zere kendinden &ouml;ncekileri doğrulayıcı olarak Kitab&#39;ı indirdi. Tevrat ile İncil&#39;i de O indirmişti.- O ikisini daha &ouml;nce, insanlara bir hidayet rehberi olarak indirmişti. Yine O, doğruyu yanlıştan ayırıcı Kitab&#39;ı (Furkan&#39;ı) indirdi.&rdquo; </strong>(Ali İmran 3-4).</p> <p>Ey Muhammed, rabbin sana, Tevrat ve İncile t&acirc;bi olanların ihtilaf ettikle&shy;ri hususlarda, hakkı ortaya koyan bu kitabı indirdi. Bu k itap, Allah tarafından, &ouml;nceki Peygamberlere indirilen kitapları tasdik eden bir kitaptır. Rabbin bu ki&shy;taptan &ouml;nce, insanlara Allah&rsquo;ın birliğini ve dininin h&uuml;k&uuml;mlerini a&ccedil;ıklamak i&ccedil;in Musa&rsquo;ya Tevrat&rsquo;ı, İsa&rsquo;ya da İncili indirmiştir. Şimdi ise İsa hakkında ve diğer hu&shy;suslarda hak ile b&acirc;tılı ayırdeden ve akılları tatmin edici kesin bir delil olan Kur&#39;an&rsquo;ı indirdi. Ş&uuml;phesiz ki Allah&rsquo;ın ayetlerini, ilahlığını ve birliğini g&ouml;steren de&shy;lilleri ink&acirc;r eden, İsa&rsquo;yı ilah ve rab kabul eden k&acirc;firlere, kıyamet g&uuml;n&uuml;nde şiddet&shy;li bir azap vardır. Allah, h&uuml;k&uuml;mranlığında her şeye galiptir. Azap etmeyi diledi&shy;ği zaman, yapacağı azabı &ouml;nleyecek hi&ccedil;bir kimse yoktur. Allah, hak edenlerin cezasını verendir. Ayetlerini ve diğer delillerini ink&acirc;r edenlerden intikam alan&shy;dır. (Taberi, Ali İmran 3-4).</p> <p>Başka bir Ayet-i kerimede Peygamberimize hitaben: <strong><span dir="RTL">وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ</span> &ldquo;Sana da Kitab&#39;ı, hak ile, kendinden &ouml;nceki kitapları doğrulayıcı ve onların &uuml;zerine şahit olarak indirdik.&rdquo; </strong>(Maide 48).</p> <p>&nbsp;<strong><span dir="RTL">فقال صلَّى الله عليه وسلَّم: &laquo;أُنْزِلَتْ صُحُفُ إِبْرَاهِيمَ أَوَّلَ لَيْلَةٍ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ، وَأُنْزِلَتِ التَّوْرَاةُ لِسِتٍّ مَضَيْنَ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ، وَأُنْزِلَ الْإِنْجِيلُ لِثَلَاثَ عَشْرَةَ خَلَتْ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ، وَأُنْزِلَ الزَّبُورُ لِثَمَانِي عَشْرَةَ خَلَتْ مِنْ رَمَضَانَ، وَأُنْزِلَ الْقُرْآنُ لِأَرْبَعٍ وَعِشْرِينَ مَضَتْ مِنْ رَمَضَانَ</span></strong></p> <p><strong>Peygamberimiz (s.a.s) ş&ouml;yle buyurmuşlardır: İbrahim (a.s)&rsquo;a inen sahifeler Ramazan&rsquo;ın ilk gecesinde nazil olmuştur. Tevrat Ramazan&rsquo;dan altı g&uuml;n ge&ccedil;tikten sonra nazil olmuştur. İncil Ramazan&rsquo;ın on&uuml;&ccedil;&uuml;nde nazıl olmuştur.</strong> <strong>Zebur Ramazan&rsquo;ın onsekizinde nazil olmuştur. Ve Kur&rsquo;anda Ramazan&rsquo;dan yirmid&ouml;rt g&uuml;n ge&ccedil;tikten sonra nazil olmuştur.</strong> (Syuti, Camiussağir, 2377; Taberani, Mu&rsquo;cemul Kebir, 185). (İnşaallah devam edecek)</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.