Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

Bir Dostluk Hikâyesi

<p>Ekim ayı ortaları, sonbaharın yery&uuml;z&uuml;n&uuml; desen gibi s&uuml;slediği bir cuma g&uuml;n&uuml;yd&uuml;.&nbsp;&nbsp; Osmanlı kale mimarisinin en g&ouml;rkemli eserlerinden olan Kilitbahir Kalesi, t&uuml;m ihtişamıyla yerinde duruyor, her zamanki gibi boğazı ve şehri g&ouml;zetliyordu. Celallenmiş boğaz suları r&uuml;zg&acirc;rla birlikte dalgalanıyor, insanlara olan &ouml;fkesinden olsa gerek; &Ccedil;anakkale sahillerini &acirc;deta d&ouml;v&uuml;yordu.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Gelibolu Yarımadası &Ccedil;anakkale Şehitler Abidesi&rsquo;nin karşı kıyısında yer alan Pınarbaşı k&ouml;y&uuml;ndeki tarlalarına bakla ektikten sonra, &nbsp;oğlu ile birlikte şehir merkezine doğru yola &ccedil;ıkan H&uuml;sn&uuml; Bey, yeni evlendirdiği oğluna almış olduğu mobilyanın borcunu &ouml;demek i&ccedil;in Demircioğlu Caddesi&rsquo;ndeki mobilya d&uuml;kk&acirc;nına gitmek istese de o g&uuml;n; şehrin simgelerinden &ldquo;Aynalı &Ccedil;arşı&rdquo;ya uğrar.</p> <p>Hani: <em>&ldquo;&Ccedil;anakkale i&ccedil;inde vurdular beni</em></p> <p><em>&Ouml;lmeden mezara koydular beni</em></p> <p><em>Of gen&ccedil;lime eyvan&rdquo;</em> c&uuml;mleleriyle başlayıp;</p> <p><em>&ldquo;&Ccedil;anakkale i&ccedil;inde bir dolu testi</em></p> <p><em>Analar babalar umudu kesti</em></p> <p><em>Of gen&ccedil;liğim eyvah&rdquo;</em> dizeleriyle son bulan ve &Ccedil;anakkale Savaşı&rsquo;nı anlatan yanık, yanık olduğu kadar da h&uuml;z&uuml;nl&uuml; olan o t&uuml;rk&uuml;n&uuml;n konu edildiği &ldquo;Aynalı &Ccedil;arşı&hellip;&rdquo; &Ccedil;arşıdan &ccedil;ıkarken, komşu k&ouml;y Tevfikiye&rsquo;den &ldquo;Pala Kemal&rdquo; lakaplı arkadaşı Kemal ile karşılaşır. Birbirlerini selamladıktan sonra H&uuml;sn&uuml; Bey: <em>&ldquo;Hayrola Kemal kardeşim, rengin benzin atmış,&nbsp; bir derdin mi var?&rdquo;</em> der. Kemal, kırk yıllık dostu H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in derdine derman olabileceği ihtimalini d&uuml;ş&uuml;nmeden t&uuml;m cesaretini toplar ve <em>&ldquo;H&uuml;sn&uuml; Efendi! Acil para lazım&rdquo;</em> der. Her zaman kendisine yetecek kadar parası bulunan H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in cebinde, o g&uuml;n de; sattığı zeytinlerden elde ettiği ihtiyacı kadar parası vardı. Kısa bir an oğluyla g&ouml;z g&ouml;ze gelen H&uuml;sn&uuml; Bey, arkadaşı Kemal&rsquo;e: <em>&ldquo;İhtiyacın ne kadar?&rdquo;</em> der. Kemal ihtiyacı olan meblağı s&ouml;yleyince, H&uuml;sn&uuml; Bey; Kemal&rsquo;in istediği miktarı kendisine verir. Şaşkınlığını ve heyecanını gizleyemeyen Kemal, &ccedil;ocuğunun ameliyatı i&ccedil;in gerekli olan parayı temin etmenin verdiği sevin&ccedil;le arkadaşı H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in boynuna sarılıp kendisini &ouml;pt&uuml;kten sonra, hastaneye gitmek &uuml;zere oradan hızlıca uzaklaşır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Pala Kemal kadar olmasa da benzer bir şaşkınlık yaşayan H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in oğlu, kendisini toparlar ve <em>&ldquo;Babacığım, şimdi ne yapacağız?&rdquo;</em> der. H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in oğlu haklıdır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; aynı g&uuml;n, vermiş oldukları s&ouml;z &uuml;zere; mobilya borcunu &ouml;demeleri gerekmektedir. Tatlı bir tebess&uuml;m ile oğlunun g&ouml;zlerinin i&ccedil;ine bakan H&uuml;sn&uuml; Bey: <em>&ldquo;Allah kerimdir oğlum, elbet bir &ccedil;aresi bulunur. Şimdi beraberce gider, mobilyacıdan bizi birka&ccedil; hafta daha idare etmesini rica ederiz!?&rdquo;</em> der. Ve <strong><em>&ldquo;Bilmez misin? Peygamber Efendimiz (s.a.v): &lsquo;M&uuml;sl&uuml;man kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir.&rsquo; (Buh&acirc;r&icirc;, Mez&acirc;lim-3)</em></strong> <strong><em>&rdquo;</em></strong> der. Oğlu: <em>&ldquo;Amenna babacığım, lakin senin &uuml;z&uuml;lmeni istemediğim i&ccedil;in &lsquo;şimdi ne yapacağız&rsquo; dedim&rdquo;</em> diye cevap verir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>H&uuml;sn&uuml; Bey, elleriyle oğlunun yanaklarını okşayıp sevdikten sonra, &nbsp;mobilya d&uuml;kk&acirc;nının bulunduğu Demircioğlu Caddesi&rsquo;ne doğru y&uuml;r&uuml;rler. Mobilya d&uuml;kk&acirc;nına vardıklarında kendilerini d&uuml;kk&acirc;n sahibi Asım Efendi karşılar. Selamlaşmanın ardından Asım Efendi misafirlerine ne i&ccedil;mek istediklerini sorar. H&uuml;sn&uuml; Bey her zamanki gibi ada&ccedil;ayı, oğlu Furkan ise kuşburnu &ccedil;ayını tercih eder. Kısa bir sohbetten sonra H&uuml;sn&uuml; Bey Asım Efendi&rsquo;ye: <em>&ldquo;Bug&uuml;n size bir &ouml;dememiz vardı ancak hesapta olmayan bir sebepten &ouml;t&uuml;r&uuml;, bu &ouml;demeyi yapamayacağım. Bunun i&ccedil;in sizlerden &ouml;z&uuml;r diliyor ve helallik istiyoruz. İmk&acirc;nınız varsa bize biraz daha m&uuml;hlet tanır mısınız?&rdquo;</em> der. H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;i yıllardır tanıyan Asım Efendi, m&uuml;şterisinin ger&ccedil;ekten sıkıntıda olduğunu anlar ve <em>&ldquo;Canın sağolsun H&uuml;sn&uuml; ağabey! İmk&acirc;nın olduğu zaman &ouml;dersiniz!&rdquo;</em> cevabıyla H&uuml;sn&uuml; Efendi&rsquo;yi rahatlatır. Y&uuml;z&uuml;ndeki mahcubiyetini gizleyemeyen H&uuml;sn&uuml; Bey, Asın Efendi&rsquo;nin bu diğerg&acirc;mlığına teşekk&uuml;r eder, d&uuml;kk&acirc;ndan ayrılır ve k&ouml;ye d&ouml;nerler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu arada başarılı bir ameliyat ge&ccedil;iren Pala Kemal&rsquo;in oğlu i&ccedil;in doktorları, bir haftaya kadar taburcu edebileceklerini s&ouml;ylerler.&nbsp; &Ccedil;ocuğunun yeniden sağlığına kavuşacağı haberinin verdiği sevin&ccedil;le hastaneden ayrılan Kemal,&nbsp; o g&uuml;n &ccedil;arşı pazarı dolaşır ve akşam olmadan &ouml;nce yeniden hastaneye d&ouml;ner. D&ouml;nerken, kendisinin de alış-veriş yaptığı Asım Efendi&rsquo;nin mobilyacı d&uuml;kk&acirc;nına uğrar. Ayak&uuml;st&uuml; bir sohbetten sonra Pala Kemal, &ccedil;ocuğunun rahatsızlığını dile getirir ve ameliyat &ouml;ncesi acil paraya sıkıştığını, kendisine Pınarbaşı K&ouml;y&uuml;&rsquo;nden H&uuml;s&uuml;n Efendi&rsquo;nin yardımcı olduğunu anlatır. Asım Efendi, H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in <strong>&ldquo;hesapta olmayan sebep&rdquo;</strong> olarak ifade ettiği borcunu &ouml;deyememe durumuna vakıf olmuştur. Pala Kemal&rsquo;e, H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in ge&ccedil;tiğimiz g&uuml;nlerde &ouml;deyemediği borcu i&ccedil;in kendisinden m&uuml;saade istemek i&ccedil;in d&uuml;kk&acirc;na uğradığını s&ouml;yleyince, Pala Kemal; kırk yıllık dostunun kendisi i&ccedil;in kendisini feda ettiğini, dostunun kendisi i&ccedil;in yaptığı b&uuml;y&uuml;k fedak&acirc;rlığı anlar. Karmaşık duygular i&ccedil;erisindedir. O an, h&uuml;z&uuml;n ve mutluluğu bir arada yaşar. Dostunu zor duruma d&uuml;ş&uuml;rd&uuml;ğ&uuml; i&ccedil;in h&uuml;z&uuml;nlenir, b&ouml;yle bir dostu olduğu i&ccedil;in ise sevinir, mutlu olur ve Allah&rsquo;a ş&uuml;kreder. &nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hastaneden taburcu olan &ccedil;ocuğuyla, k&ouml;y&uuml; Tevfikiye&rsquo;ye d&ouml;ner. Akşam k&ouml;y muhtarı gelir evlerine. Şifa dileklerini sunduktan sonra, k&ouml;y kooperatifinin bir ay &ouml;nce almış olduğu şeftali bedelini kendisine verir. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte trakt&ouml;re biner, Pınarbaşı k&ouml;y&uuml;ne, dostu H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;e gider. H&uuml;sn&uuml; Bey, Pala Kemal&rsquo;i karşısında g&ouml;r&uuml;nce, i&ccedil;inden; &ldquo;inşallah k&ouml;t&uuml; bir şey yoktur&rdquo; diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r. Oturup birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Kemal, H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;e borcunu &ouml;der.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Ertesi g&uuml;n H&uuml;sn&uuml; Bey, Mobilyacı Asım Efendi&rsquo;ye olan borcunu &ouml;demek i&ccedil;in şehir merkezine gider. Asım Efendi tarafından sıcak bir şekilde karşılanır. H&uuml;sn&uuml; Bey, Asım Efendi&rsquo;ye borcunu &ouml;demek i&ccedil;in geldiğini s&ouml;yler ancak Asım Efendi ısrarla H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in borcunun &ouml;dendiğini ve kendisine &ouml;deyecek bir borcunun olmadığını anlatır. H&uuml;sn&uuml; Bey, Asım Efendi&rsquo;nin anlattıklarından bir mana &ccedil;ıkaramaz ve d&uuml;kk&acirc;ndan ayrılır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Olayın aslı nedir derseniz? Olayın aslı: Dostu Pala Kemal i&ccedil;in fedak&acirc;rlıktan ka&ccedil;ınmayan H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;e, bu kez Asım Efendi fedak&acirc;rlık g&ouml;sterir ve H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in t&uuml;m borcunu kendisi &uuml;stlenir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Allah; bu toplumdaki fedak&acirc;r, vefak&acirc;r insanların ve dostların sayısını arttırsın inşallah&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Dost o kişidir ki!</p> <p>Uykuda olduğun anlarda bile,</p> <p>Uyumayıp, senin i&ccedil;in dua edendir&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Dua ile&hellip; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 26 Ekim 2017 - Perşembe

Bir Dostluk Hikâyesi

<p>Ekim ayı ortaları, sonbaharın yery&uuml;z&uuml;n&uuml; desen gibi s&uuml;slediği bir cuma g&uuml;n&uuml;yd&uuml;.&nbsp;&nbsp; Osmanlı kale mimarisinin en g&ouml;rkemli eserlerinden olan Kilitbahir Kalesi, t&uuml;m ihtişamıyla yerinde duruyor, her zamanki gibi boğazı ve şehri g&ouml;zetliyordu. Celallenmiş boğaz suları r&uuml;zg&acirc;rla birlikte dalgalanıyor, insanlara olan &ouml;fkesinden olsa gerek; &Ccedil;anakkale sahillerini &acirc;deta d&ouml;v&uuml;yordu.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Gelibolu Yarımadası &Ccedil;anakkale Şehitler Abidesi&rsquo;nin karşı kıyısında yer alan Pınarbaşı k&ouml;y&uuml;ndeki tarlalarına bakla ektikten sonra, &nbsp;oğlu ile birlikte şehir merkezine doğru yola &ccedil;ıkan H&uuml;sn&uuml; Bey, yeni evlendirdiği oğluna almış olduğu mobilyanın borcunu &ouml;demek i&ccedil;in Demircioğlu Caddesi&rsquo;ndeki mobilya d&uuml;kk&acirc;nına gitmek istese de o g&uuml;n; şehrin simgelerinden &ldquo;Aynalı &Ccedil;arşı&rdquo;ya uğrar.</p> <p>Hani: <em>&ldquo;&Ccedil;anakkale i&ccedil;inde vurdular beni</em></p> <p><em>&Ouml;lmeden mezara koydular beni</em></p> <p><em>Of gen&ccedil;lime eyvan&rdquo;</em> c&uuml;mleleriyle başlayıp;</p> <p><em>&ldquo;&Ccedil;anakkale i&ccedil;inde bir dolu testi</em></p> <p><em>Analar babalar umudu kesti</em></p> <p><em>Of gen&ccedil;liğim eyvah&rdquo;</em> dizeleriyle son bulan ve &Ccedil;anakkale Savaşı&rsquo;nı anlatan yanık, yanık olduğu kadar da h&uuml;z&uuml;nl&uuml; olan o t&uuml;rk&uuml;n&uuml;n konu edildiği &ldquo;Aynalı &Ccedil;arşı&hellip;&rdquo; &Ccedil;arşıdan &ccedil;ıkarken, komşu k&ouml;y Tevfikiye&rsquo;den &ldquo;Pala Kemal&rdquo; lakaplı arkadaşı Kemal ile karşılaşır. Birbirlerini selamladıktan sonra H&uuml;sn&uuml; Bey: <em>&ldquo;Hayrola Kemal kardeşim, rengin benzin atmış,&nbsp; bir derdin mi var?&rdquo;</em> der. Kemal, kırk yıllık dostu H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in derdine derman olabileceği ihtimalini d&uuml;ş&uuml;nmeden t&uuml;m cesaretini toplar ve <em>&ldquo;H&uuml;sn&uuml; Efendi! Acil para lazım&rdquo;</em> der. Her zaman kendisine yetecek kadar parası bulunan H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in cebinde, o g&uuml;n de; sattığı zeytinlerden elde ettiği ihtiyacı kadar parası vardı. Kısa bir an oğluyla g&ouml;z g&ouml;ze gelen H&uuml;sn&uuml; Bey, arkadaşı Kemal&rsquo;e: <em>&ldquo;İhtiyacın ne kadar?&rdquo;</em> der. Kemal ihtiyacı olan meblağı s&ouml;yleyince, H&uuml;sn&uuml; Bey; Kemal&rsquo;in istediği miktarı kendisine verir. Şaşkınlığını ve heyecanını gizleyemeyen Kemal, &ccedil;ocuğunun ameliyatı i&ccedil;in gerekli olan parayı temin etmenin verdiği sevin&ccedil;le arkadaşı H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in boynuna sarılıp kendisini &ouml;pt&uuml;kten sonra, hastaneye gitmek &uuml;zere oradan hızlıca uzaklaşır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Pala Kemal kadar olmasa da benzer bir şaşkınlık yaşayan H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in oğlu, kendisini toparlar ve <em>&ldquo;Babacığım, şimdi ne yapacağız?&rdquo;</em> der. H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in oğlu haklıdır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; aynı g&uuml;n, vermiş oldukları s&ouml;z &uuml;zere; mobilya borcunu &ouml;demeleri gerekmektedir. Tatlı bir tebess&uuml;m ile oğlunun g&ouml;zlerinin i&ccedil;ine bakan H&uuml;sn&uuml; Bey: <em>&ldquo;Allah kerimdir oğlum, elbet bir &ccedil;aresi bulunur. Şimdi beraberce gider, mobilyacıdan bizi birka&ccedil; hafta daha idare etmesini rica ederiz!?&rdquo;</em> der. Ve <strong><em>&ldquo;Bilmez misin? Peygamber Efendimiz (s.a.v): &lsquo;M&uuml;sl&uuml;man kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir.&rsquo; (Buh&acirc;r&icirc;, Mez&acirc;lim-3)</em></strong> <strong><em>&rdquo;</em></strong> der. Oğlu: <em>&ldquo;Amenna babacığım, lakin senin &uuml;z&uuml;lmeni istemediğim i&ccedil;in &lsquo;şimdi ne yapacağız&rsquo; dedim&rdquo;</em> diye cevap verir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>H&uuml;sn&uuml; Bey, elleriyle oğlunun yanaklarını okşayıp sevdikten sonra, &nbsp;mobilya d&uuml;kk&acirc;nının bulunduğu Demircioğlu Caddesi&rsquo;ne doğru y&uuml;r&uuml;rler. Mobilya d&uuml;kk&acirc;nına vardıklarında kendilerini d&uuml;kk&acirc;n sahibi Asım Efendi karşılar. Selamlaşmanın ardından Asım Efendi misafirlerine ne i&ccedil;mek istediklerini sorar. H&uuml;sn&uuml; Bey her zamanki gibi ada&ccedil;ayı, oğlu Furkan ise kuşburnu &ccedil;ayını tercih eder. Kısa bir sohbetten sonra H&uuml;sn&uuml; Bey Asım Efendi&rsquo;ye: <em>&ldquo;Bug&uuml;n size bir &ouml;dememiz vardı ancak hesapta olmayan bir sebepten &ouml;t&uuml;r&uuml;, bu &ouml;demeyi yapamayacağım. Bunun i&ccedil;in sizlerden &ouml;z&uuml;r diliyor ve helallik istiyoruz. İmk&acirc;nınız varsa bize biraz daha m&uuml;hlet tanır mısınız?&rdquo;</em> der. H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;i yıllardır tanıyan Asım Efendi, m&uuml;şterisinin ger&ccedil;ekten sıkıntıda olduğunu anlar ve <em>&ldquo;Canın sağolsun H&uuml;sn&uuml; ağabey! İmk&acirc;nın olduğu zaman &ouml;dersiniz!&rdquo;</em> cevabıyla H&uuml;sn&uuml; Efendi&rsquo;yi rahatlatır. Y&uuml;z&uuml;ndeki mahcubiyetini gizleyemeyen H&uuml;sn&uuml; Bey, Asın Efendi&rsquo;nin bu diğerg&acirc;mlığına teşekk&uuml;r eder, d&uuml;kk&acirc;ndan ayrılır ve k&ouml;ye d&ouml;nerler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu arada başarılı bir ameliyat ge&ccedil;iren Pala Kemal&rsquo;in oğlu i&ccedil;in doktorları, bir haftaya kadar taburcu edebileceklerini s&ouml;ylerler.&nbsp; &Ccedil;ocuğunun yeniden sağlığına kavuşacağı haberinin verdiği sevin&ccedil;le hastaneden ayrılan Kemal,&nbsp; o g&uuml;n &ccedil;arşı pazarı dolaşır ve akşam olmadan &ouml;nce yeniden hastaneye d&ouml;ner. D&ouml;nerken, kendisinin de alış-veriş yaptığı Asım Efendi&rsquo;nin mobilyacı d&uuml;kk&acirc;nına uğrar. Ayak&uuml;st&uuml; bir sohbetten sonra Pala Kemal, &ccedil;ocuğunun rahatsızlığını dile getirir ve ameliyat &ouml;ncesi acil paraya sıkıştığını, kendisine Pınarbaşı K&ouml;y&uuml;&rsquo;nden H&uuml;s&uuml;n Efendi&rsquo;nin yardımcı olduğunu anlatır. Asım Efendi, H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in <strong>&ldquo;hesapta olmayan sebep&rdquo;</strong> olarak ifade ettiği borcunu &ouml;deyememe durumuna vakıf olmuştur. Pala Kemal&rsquo;e, H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in ge&ccedil;tiğimiz g&uuml;nlerde &ouml;deyemediği borcu i&ccedil;in kendisinden m&uuml;saade istemek i&ccedil;in d&uuml;kk&acirc;na uğradığını s&ouml;yleyince, Pala Kemal; kırk yıllık dostunun kendisi i&ccedil;in kendisini feda ettiğini, dostunun kendisi i&ccedil;in yaptığı b&uuml;y&uuml;k fedak&acirc;rlığı anlar. Karmaşık duygular i&ccedil;erisindedir. O an, h&uuml;z&uuml;n ve mutluluğu bir arada yaşar. Dostunu zor duruma d&uuml;ş&uuml;rd&uuml;ğ&uuml; i&ccedil;in h&uuml;z&uuml;nlenir, b&ouml;yle bir dostu olduğu i&ccedil;in ise sevinir, mutlu olur ve Allah&rsquo;a ş&uuml;kreder. &nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hastaneden taburcu olan &ccedil;ocuğuyla, k&ouml;y&uuml; Tevfikiye&rsquo;ye d&ouml;ner. Akşam k&ouml;y muhtarı gelir evlerine. Şifa dileklerini sunduktan sonra, k&ouml;y kooperatifinin bir ay &ouml;nce almış olduğu şeftali bedelini kendisine verir. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte trakt&ouml;re biner, Pınarbaşı k&ouml;y&uuml;ne, dostu H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;e gider. H&uuml;sn&uuml; Bey, Pala Kemal&rsquo;i karşısında g&ouml;r&uuml;nce, i&ccedil;inden; &ldquo;inşallah k&ouml;t&uuml; bir şey yoktur&rdquo; diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r. Oturup birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Kemal, H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;e borcunu &ouml;der.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Ertesi g&uuml;n H&uuml;sn&uuml; Bey, Mobilyacı Asım Efendi&rsquo;ye olan borcunu &ouml;demek i&ccedil;in şehir merkezine gider. Asım Efendi tarafından sıcak bir şekilde karşılanır. H&uuml;sn&uuml; Bey, Asım Efendi&rsquo;ye borcunu &ouml;demek i&ccedil;in geldiğini s&ouml;yler ancak Asım Efendi ısrarla H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in borcunun &ouml;dendiğini ve kendisine &ouml;deyecek bir borcunun olmadığını anlatır. H&uuml;sn&uuml; Bey, Asım Efendi&rsquo;nin anlattıklarından bir mana &ccedil;ıkaramaz ve d&uuml;kk&acirc;ndan ayrılır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Olayın aslı nedir derseniz? Olayın aslı: Dostu Pala Kemal i&ccedil;in fedak&acirc;rlıktan ka&ccedil;ınmayan H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;e, bu kez Asım Efendi fedak&acirc;rlık g&ouml;sterir ve H&uuml;sn&uuml; Bey&rsquo;in t&uuml;m borcunu kendisi &uuml;stlenir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Allah; bu toplumdaki fedak&acirc;r, vefak&acirc;r insanların ve dostların sayısını arttırsın inşallah&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Dost o kişidir ki!</p> <p>Uykuda olduğun anlarda bile,</p> <p>Uyumayıp, senin i&ccedil;in dua edendir&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Dua ile&hellip; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.