AYET VE HADİS IŞIĞINDA YARATILIŞ (39)
<p><strong>-Çocukların Ebeveynlere karşı görevleri 1-</strong></p>
<p>İslâm dini, Allah’a (c.c) ibadeti emretmenin yanında, aynı zamanda mü’minler için sosyal yaşamın tesisinde de bazı ölçü ve çerçeveler çizmektedir. Bu ölçü ve çerçevelerin en önemlilerinden biri ve aynı zamanda konumuz olan anne-baba haklarına riayettir. Zira neslin devamını sağlamaları yanında, sosyal, kültürel, dinî ve ahlâkî değerlerin yeni nesillere aktarılması ve toplumda yaşatılmasında en etkili olan ve toplumların temel yapı taşını teşkil eden aile kurumu bu ikili tarafından tesis edilmektedir. Bireyler dünyaya gözlerini açtıkları ilk andan itibaren, şefkatı, merhameti, korumayı, dayanışmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı, fedakârlığı, adaleti, sevgiyi ve saygıyı, ilk etapta bu ikilinin eseri olan bu aile kurumunda öğrenirler. Allah'ın (c.c), anne-baba ve çocuklar arasında yarattığı sevgi ve saygıdan kaynaklanan bu hak-görev ilişkisi, insan neslinin yozlaşmadan, sıhhatli ve sağlam bir şekilde devam edebilmesinin vazgeçilmez bir şartıdır. Burada yaşananlar toplumun dizayn edilmesinde rol alacağı ve topluma mal olacağı için de, toplumun geleceği açısından da çok büyük bir önem arz etmektedir.</p>
<p>Dolayısıyla, sağlklı bir ailenin tesisindeki yapıtaşlarını oluşturan ve bundan önceki bölümlerde izah etmeye çalıştığımız gibi, çocukların yetiştirilmesinde hiçbir fedakârlıktan imtina etmeyen ebeveynlere karşı, çocuklara düşen çok önemli görevler de vardır. Bu görevleri şu şekilde sıralamamız mümkündür:</p>
<p><strong>1- Anne-Babaya itaat ve saygıda kusur etmemek:</strong> Yapılması İslâm inancına göre haram olmayan ebeveynlerin tüm emirlerine harfiyen riayet etmektir. Cenab-i Hak (c.c) Kur’an-i kerimde şöyle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا</span> “Rabbin ancak kendisine kulluk etmeni ve ana-babaya iyilikte bulunmanı emretmiştir.” </strong>(İsra 23). Görüldüğü gibi Allah (c.c) önce kendisine kulluk edilmesini ve hemen akabinde ebeveynlere itaatı ve iyiliği emreder. Zira Allah’ın (c.c) murad etmesi ile anne-baba, kişinin vücut bulmasına ve yaşamasına vesile olmasına zahiri sebeptirler. İnsanın dünyaya gelmesinde, hayata kavuşmasında asıl ve nihaî müsebbib Allah (c.c) olmakla birlikte, bunun gerçekleşmesindeki maddî ve fiilî âmil kişinin ana-babasıdır. Dolayısıyla; yukarıda Allah'ı (c.c) tâzim ve tevhid konusundaki çağrının akabinde, hemen ana-babayı tâzîz etme, yüce tutma emri izliyor. Buna işaretle başka bir Ayet-i kerimede: <strong><span dir="RTL">وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْنًا عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فٖى عَامَيْنِ <u>اَنِ</u></span></strong><u><span dir="RTL"> <strong>اشْكُرْ لٖى وَلِوَالِدَيْكَ</strong></span></u><strong><span dir="RTL"> اِلَیَّ الْمَصٖيرُ</span> “Biz insana, ana-babasını tavsiye ettik. Anası onu sıkıntı üstüne sıkıntı çekerek taşımıştır. Sütten kesilmesi iki yıl içindedir. <u>Bana ve ana-babana şükret</u>; dönüş ancak banadır.” </strong>(Lokman 14). Burada Allah (c.c) kendisine ve hemen akabinde anne-babaya şükredilmeyi özellikle vurgulamaktadır. Demek ki, kişinin hayata gelişinin sebebi olan anne babasına karşı şükran duyması, burada, varlığının nihaî sebebi ve kaynağı olan Allah'a (c.c) şükretmesinin bir benzeri olarak zikredilmiştir. Ayrıca gerek hamilelik esnasında ve gerekse de çocuğu emzirme, büyütme ve yetiştirme esnasında annenin fedakârlıkları ve katlandığı eza ve külfetleri bahusus zikredilmektedir.</p>
<p>Keza ebeveynlere itaatın gerekliliğini anlatma bakımından babasız dünyayı şereflendiren Hz. İsa’nın (a.s): <strong><span dir="RTL">وَبَرًّا بِوَالِدَتٖى وَلَمْ يَجْعَلْنٖى جَبَّارًا شَقِيًّا</span> “Beni anneme muti kıldı ve beni bedbaht bir zorba kılmadı.” </strong>(Meryem 32) demektedir. Yani Cenab-i Hak (c.c) kendisini annesine karşı muti ve saygılı kıldığını ve bunun ne kadar yüce bir hulkiyet ve büyük bir lütuf olduğunu zikretmeye çalışmaktadır. Buna mukabil anne-babaya itaatsızlık ve saygısızlığın ne büyük bir bedbahtlık olduğu ima ile anlatılmaktadır.</p>
<p> Anne-babaya itaat etmemenin büyük günahlardan olduğunu zikreden bir hadisi şerif şöyle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ</span></strong><span dir="RTL"> <strong>فَقَالَ أَلَا أُنَبِّئُكُمْ بِأَكْبَرِ الْكَبَائِرِ ثَلَاثًا الْإِشْرَاكُ بِاللَّهِ <u>وَعُقُوقُ الْوَالِدَيْن</u>ِ وَشَهَادَةُ الزُّورِ أَوْ قَوْلُ الزُّور</strong></span> “Abdurrahman İbn-u Ebubekre (r.a) babasından naklen: Resulüllah’ın (s.a.v) yanında idik. Şöyle buyurdular: <strong>“Size üç büyük günahı söyleyeyimmi?:</strong> <strong>Allah’a şirk koşmak, <u>ana-babaya itaatsizlik etmek</u> ve yalancı şahitliği yapmaktır (ya da yalan söylemek)” </strong>(Müslim, İman, Hds. No: 87).</p>
<p>Peki, anne-babaya itaat sınırsızmıdır? Bu soruyada şimdiye kadar olduğu gibi Ayet ve Hadis ile cevap verelim. <strong><span dir="RTL">وَاِنْ جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ بٖى مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا</span> “Şâyet onlar (annen-baban) seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme.” </strong>(Ankebut 8, Lokman 15). Evet, Bu Ayet-i kerimelerden anlıyoruz ki; Allah'a (c.c) isyan hususunda hiçbir yaratığa itaat edilmemelidir. Bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i şerifinde şöyle buyurulmuştur: <strong><span dir="RTL"> لَا طَاعَةَ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ إِنَّمَا الطَّاعَةُ فِي الْمَعْرُوفِ</span> “Allah’a isyanda itaat yoktur. İtaat ancak iyiliktedir.” </strong>(Sünen-i Ebi Davud, Kitabul Cihad, Hds. No: 2625)</p>
<p> Bu ayet (Ankebut 8) Sa'd bin Ebi Vakkas hakkında nazil olmuştur. Sa'd müslüman olduğu zaman annesi Abdişems'in kızı Hamne: “Ey Sa'd! Kulağıma geldiğine göre sen Muhammed'in dinine girmişsin. Sen Muhammed'i bırakmadıktan sonra Allaha yemin ederim, hiçbir şey yemeyeceğim, içmeyeceğim, rûzgâr ve güneşten hiçbir şeye sığınmayacağım” dedi. Sa'd annesinin en sevimli evlâdıydı. Fakat o, annesinin sözlerine karşı geldi. Annesi üç gün güneşte oturdu, yemeden-içmeden durdu. Sa'd, Allah'ın Rasûlü'ne gelerek durumu şikâyet etti ve bu ayet o zaman nazil oldu. Aynı zamanda Lokman ve Ahkâf surelerindeki ayetler de indi. Rasûl-i Ekrem Sa'd'a ihsan (iyilik) ile annesini razı etmeye çalışmasını emretti. (Taberi, Kurtubi tfsr.)</p>
<p> <strong>2- Anne-Baba’ya iyi davranmak:</strong> Bizleri şefkat ve merhametle her türlü kötülükten koruyup himaye eden, bizleri hayata hazırlamada hiçbir fedakârlıktan imtina etmeyen anne-babalarımıza karşı iyi davranmamızı Cenab-i Hak (c.c) şöyle emretmektedir:</p>
<p><strong><span dir="RTL">وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرٖيمًا</span></strong><strong> “Rabbin ancak kendisine kulluk etmeni; ana-babaya iyilikte bulunmanı emretmiştir. Onlardan biri ya da ikisi senin yanında yaşlanırsa, onlara «öf!» bile deme; onları sakın azarlama, onlara hep güzel, tatlı, iç açıcı söz söyle.” </strong>(İsra 23).</p>
<p> Allah (c.c) ta’zimin en ileri derecesi olan kulluğun kendisine yapılmasını emrettikten sonra, hemen akabinde kişinin vücut bulmsında ve yaşamasında zahiri sebep olan anne-babaya iyilikte bulunmayı ve şayet kişinin himayesine ihtiyaçları olduğu takdirde, onlardan meydana gelebilecek olumsuz bir şey olduğunda sızlanmamayı, onlara bakmaktan şikâyetçi olmamayı ve hatta “ÖF” bile dememeyi emretmektedir. Ayrıca Ayet-i kerime devamla, önce onlara güzel muamelede bulunmayı, hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda, kaba davranıp onları azarlamamayı emretmiştir. Dolayısıyla bununla da onlara eziyet verecek şeyleri yasakladıktan sonra, incitici yanı olmayan hoş ve güzel şeyler söylemeyi emretmiştir.</p>
<p> Ondan sonraki Ayet-i kerimede ise:</p>
<p><strong><span dir="RTL">وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانٖى صَغٖيرًا</span></strong><strong> Onlara merhamet ederek tevazu kanadını ger ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et.” </strong>(İsra 24)</p>
<p> Evet, bu Ayet-i kerimede, kuşun yuvadaki yavruları üzerine şefkat ve esirgemeyle kanatlarını germesinden mülhem, mecazî bir ifade ile kişinin ebeveynlerine merhamet kanatlarını germesini emretmektedir. Zira daha düne kadar kendilerinin kol-kanat germelerine muhtaç olan çocuklarına bugün kendileri muhtaç hâle gelmişlerdir. Keza Cenab-i Hak (c.c) çocukların ebeveynlere karşı merhametli olmalarını emrettiği gibi, onlar için dua etmelerini de emretmektedir. Yukarıdaki Ayet’in ikinci yarısında buyurulduğu gibi: <strong><span dir="RTL">وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا</span> “Ey Rabbim! Onlar beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de onlara merhamet et.” </strong>diye kendileri için münacatta bulunulmasını emrediyor. Zira onlar, ben küçükken bana şefkat göstermişler, bana bakıp terbiyemle meşgul olmuşlardı. Rabbim! Sen de onlara merhamet et. Merhamet edenlere vaadin var, bana merhametini gösteren anne-babamı merhametine mazhar kıl şeklinde dua et. Şayet iman etmemiş iseler, Allah’tan onlar için hidayet temennisinde bulun, diye Cenab-ı Hak (c.c) emretmektedir.</p>
<p> Anne-babaya karşı iyi davranmakla alakalı bir Hadis-i şerifte:</p>
<p> <strong><span dir="RTL">أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ قَالَ أَقْبَلَ رَجُلٌ إِلَى نَبِيِّ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ أُبَايِعُكَ عَلَى الْهِجْرَةِ وَالْجِهَادِ أَبْتَغِي الْأَجْرَ مِنْ اللَّهِ قَالَ فَهَلْ مِنْ وَالِدَيْكَ أَحَدٌ حَيٌّ قَالَ نَعَمْ بَلْ كِلَاهُمَا قَالَ فَتَبْتَغِي الْأَجْرَ مِنْ اللَّهِ قَالَ نَعَمْ قَالَ فَارْجِعْ إِلَى وَالِدَيْكَ فَأَحْسِنْ صُحْبَتَهُمَا</span></strong> Abdullah bin Amr bin As’tan: Bir gün Hz Peygambere bir adam geldi ve,</p>
<p> -“Sana hicret ve cihad şartı ile biat etmek istiyorum. Ecri Allah’tan dilerim” dedi. Hz Peygamber (s.a.v):</p>
<p> - “Annenle babandan sağ olan var mı?” diye sordu</p>
<p> Adam;</p>
<p> - “Evet! Hatta ikisi de!” diye cevap verdi Hz Peygamber (s.a.v):</p>
<p> “Allah’tan ecir diler misin?” dedi.</p>
<p> Adam:</p>
<p> - “Evet” cevabını verdi. Bunun üzerine Hz Peygamber (s.a.v):</p>
<p> - “O hâlde hemen annenle babanın yanına dön ve onlarla güzel sohbette bulun” buyurdu. (Sahih-i Müslim, Kitabul-Bir, Hds. No: 2549)</p>
<p> Başka bir Hadis-i şerif: <strong><span dir="RTL">عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ رَغِمَ أَنْفُ ثُمَّ رَغِمَ أَنْفُ ثُمَّ</span></strong><span dir="RTL"> <strong>رَغِمَ أَنْفُ قِيلَ مَنْ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ مَنْ أَدْرَكَ أَبَوَيْهِ عِنْدَ الْكِبَرِ أَحَدَهُمَا أَوْ كِلَيْهِمَا فَلَمْ يَدْخُلْ الْجَنَّةَ</strong></span> Ebu Hureyre’den (Radiyallahu Anh): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular:</p>
<p><strong> -Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!</strong></p>
<p><strong> -Kimin? Ya Rasulallah! soruldu.</strong></p>
<p><strong> Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular:</strong></p>
<p><strong> -Ana babasınn ikisine yahut ikisinded birnin ihtiyarlık zamanlarına yetişip de cennete giremeyen kimsenin. </strong>(Sahih-i Müslim Kitabul-bir Hds. No: 2551)</p>
<p> Burada anne babasının ikisinin ihtiyarlığına ve ikisinden birisinin ihtiyarlığına yetişip de onları memnun edemeyen, onların hayır duasını alamayan, onlara gereken önemi göstermeyip Cennet'e girecek ecri elde edemeyenlere hitap ediliyor. Demek ki normalde anne babaya asi olmayıp, hayır yolunda sözlerinden çıkmayıp Allah'a (c.c) ve Resulü’ne (s.a.v) gerektiği ölçüde itaat eden kişi Cennet'e girebilecek durumdadır. Bu Anne-babası veya ikisinden biri sağ olan çocuklar için çok hayırlı ve sevindici bir müjdedir. Bu imkâna sahip olup ve bunu icabı gereğince değerlendirene ne mutlu!..</p>
<p> Keza Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde ana-baba için yalnız yaşarken değil, öldükten sonra da dua edilmesini tavsiye etmektedir:</p>
<p> <strong><span dir="RTL">وعن أبي أُسَيْد بضم الهمزة وفتح السين مالكِ بنِ ربِيعَةَ السَّاعِدِيِّ رضي اللَّه عنه قال : بَيْنا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ رسول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إذ جاءَهُ رجُلٌ مِنْ بني سَلَمة فقالَ : يارسولَ اللَّه هَلْ بقى مِن بِرِّ أَبويَّ شىءٌ أَبرُّهُمَا بِهِ بَعدَ مَوْتِهِمَا ؟ فقال : « نَعَمْ ، الصَّلاَة علَيْهِمَا ، والاسْتِغْفَارُ لَهُما ، وإِنْفاذُ عَهْدِهِما ، وصِلةُ الرَّحِمِ التي لا تُوصَلُ إِلاَّ بِهِمَا ، وإِكَرَامُ صَدِيقهما</span> » </strong>Ebû Üseyd Mâlik bin Rebîa es-Sâidî radıyallahu anh şöyle dedi:</p>
<p> Bir gün biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda otururken Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve:</p>
<p> - Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.</p>
<p> Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:</p>
<p> – “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin, vasiyetlerini yerine getirirsin, akrabasını koruyup gözetirsin, dostlarına da ikramda bulunursun.” (Ebu Davut, Edep, 20)</p>
<p> Başka bir Hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:</p>
<p> <strong><span dir="RTL">عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال إذا مات الإنسان انقطع عنه عمله إلا من ثلاثة إلا من صدقة جارية أو علم ينتفع به أو ولد صالح يدعو له</span> Ebi Hureyre’den (r.a) Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: “İnsan vefat ettiği zaman üç durum dışında ameli inkitaya uğrar (amel defteri kapanır). Bunlar: 1-Sadaka-i cariye, 2-Yararlı ilim, 3-Arkasında bıraktığı <u>Salih veledin duası”</u> </strong>(Sahih-i Müslim, Vasiyet, Hds. No:1255)</p>
<p> Ebeveynlerin Mü’min olmaması durumunda dahi Cenab-ı Hak (c.c) kendilerine iyi davranmayı şu Ayet-i kerimede zikredildiği gibi <strong><span dir="RTL">وإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا <u>وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاً</u></span></strong> <strong> “Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. <u>Fakat dünyada onlarla iyi geçin.”</u></strong> (Lokman 15), emretmektedir. Bana şirk koşmaya zorlamalarında onlara itaat etme; lâkin onun dışında onlara iyi davran ve onlarla iyi geçin diye emretmektedir.</p>
<p> Keza Peygamberimiz (s.a.v) Sahih-i Buhari’de geçen bir hadislerinde kendileriyle iman hususunda münakaşa içerisinde olmayan gayr-ı Müslim ana-babaya karşı iyiliği emretmektedir:</p>
<p><strong><span dir="RTL">وعن أَسْمَاءَ بنْتِ أبي بكْرٍ الصِّدِّيقِ رضي اللَّه عنهما قالت : قَدِمتْ عليَّ أُمِّي وهِي مُشركة في عهْدِ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَاسْتَفتَيْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قلتُ : قَدِمتْ عَليَّ أُمِّى وَهِى راغبةٌ ، أَفأَصِلُ أُمِّي ؟ قال : « نَعمْ صِلي أُمَّكِ » متفق عليه</span></strong> . Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ radıyallahu anhümâ şöyle dedi:</p>
<p style="margin-left:35.4pt"> İslâmiyet’i kabul etmemiş olan annem Resûlullah zamanında yanıma gelmişti. Resûlullah’ın görüşünü almak için Resûlullah’a:</p>
<p> - Annem, beni özleyip gelmiş. Ona ikramda bulunabilir miyim? diye sordum.</p>
<p> Peygamber aleyhisselâm:</p>
<p> - “Evet, annene iyi davran!” buyurdu. [Buhârî, Hibe, Hds.No: 29 (2477)]. (DEVAM EDECEK İNŞA-ALLAH)</p>
<p> </p>
Ekleme
Tarihi: 06 Kasım 2015 - Cuma
AYET VE HADİS IŞIĞINDA YARATILIŞ (39)
<p><strong>-Çocukların Ebeveynlere karşı görevleri 1-</strong></p>
<p>İslâm dini, Allah’a (c.c) ibadeti emretmenin yanında, aynı zamanda mü’minler için sosyal yaşamın tesisinde de bazı ölçü ve çerçeveler çizmektedir. Bu ölçü ve çerçevelerin en önemlilerinden biri ve aynı zamanda konumuz olan anne-baba haklarına riayettir. Zira neslin devamını sağlamaları yanında, sosyal, kültürel, dinî ve ahlâkî değerlerin yeni nesillere aktarılması ve toplumda yaşatılmasında en etkili olan ve toplumların temel yapı taşını teşkil eden aile kurumu bu ikili tarafından tesis edilmektedir. Bireyler dünyaya gözlerini açtıkları ilk andan itibaren, şefkatı, merhameti, korumayı, dayanışmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı, fedakârlığı, adaleti, sevgiyi ve saygıyı, ilk etapta bu ikilinin eseri olan bu aile kurumunda öğrenirler. Allah'ın (c.c), anne-baba ve çocuklar arasında yarattığı sevgi ve saygıdan kaynaklanan bu hak-görev ilişkisi, insan neslinin yozlaşmadan, sıhhatli ve sağlam bir şekilde devam edebilmesinin vazgeçilmez bir şartıdır. Burada yaşananlar toplumun dizayn edilmesinde rol alacağı ve topluma mal olacağı için de, toplumun geleceği açısından da çok büyük bir önem arz etmektedir.</p>
<p>Dolayısıyla, sağlklı bir ailenin tesisindeki yapıtaşlarını oluşturan ve bundan önceki bölümlerde izah etmeye çalıştığımız gibi, çocukların yetiştirilmesinde hiçbir fedakârlıktan imtina etmeyen ebeveynlere karşı, çocuklara düşen çok önemli görevler de vardır. Bu görevleri şu şekilde sıralamamız mümkündür:</p>
<p><strong>1- Anne-Babaya itaat ve saygıda kusur etmemek:</strong> Yapılması İslâm inancına göre haram olmayan ebeveynlerin tüm emirlerine harfiyen riayet etmektir. Cenab-i Hak (c.c) Kur’an-i kerimde şöyle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا</span> “Rabbin ancak kendisine kulluk etmeni ve ana-babaya iyilikte bulunmanı emretmiştir.” </strong>(İsra 23). Görüldüğü gibi Allah (c.c) önce kendisine kulluk edilmesini ve hemen akabinde ebeveynlere itaatı ve iyiliği emreder. Zira Allah’ın (c.c) murad etmesi ile anne-baba, kişinin vücut bulmasına ve yaşamasına vesile olmasına zahiri sebeptirler. İnsanın dünyaya gelmesinde, hayata kavuşmasında asıl ve nihaî müsebbib Allah (c.c) olmakla birlikte, bunun gerçekleşmesindeki maddî ve fiilî âmil kişinin ana-babasıdır. Dolayısıyla; yukarıda Allah'ı (c.c) tâzim ve tevhid konusundaki çağrının akabinde, hemen ana-babayı tâzîz etme, yüce tutma emri izliyor. Buna işaretle başka bir Ayet-i kerimede: <strong><span dir="RTL">وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْنًا عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فٖى عَامَيْنِ <u>اَنِ</u></span></strong><u><span dir="RTL"> <strong>اشْكُرْ لٖى وَلِوَالِدَيْكَ</strong></span></u><strong><span dir="RTL"> اِلَیَّ الْمَصٖيرُ</span> “Biz insana, ana-babasını tavsiye ettik. Anası onu sıkıntı üstüne sıkıntı çekerek taşımıştır. Sütten kesilmesi iki yıl içindedir. <u>Bana ve ana-babana şükret</u>; dönüş ancak banadır.” </strong>(Lokman 14). Burada Allah (c.c) kendisine ve hemen akabinde anne-babaya şükredilmeyi özellikle vurgulamaktadır. Demek ki, kişinin hayata gelişinin sebebi olan anne babasına karşı şükran duyması, burada, varlığının nihaî sebebi ve kaynağı olan Allah'a (c.c) şükretmesinin bir benzeri olarak zikredilmiştir. Ayrıca gerek hamilelik esnasında ve gerekse de çocuğu emzirme, büyütme ve yetiştirme esnasında annenin fedakârlıkları ve katlandığı eza ve külfetleri bahusus zikredilmektedir.</p>
<p>Keza ebeveynlere itaatın gerekliliğini anlatma bakımından babasız dünyayı şereflendiren Hz. İsa’nın (a.s): <strong><span dir="RTL">وَبَرًّا بِوَالِدَتٖى وَلَمْ يَجْعَلْنٖى جَبَّارًا شَقِيًّا</span> “Beni anneme muti kıldı ve beni bedbaht bir zorba kılmadı.” </strong>(Meryem 32) demektedir. Yani Cenab-i Hak (c.c) kendisini annesine karşı muti ve saygılı kıldığını ve bunun ne kadar yüce bir hulkiyet ve büyük bir lütuf olduğunu zikretmeye çalışmaktadır. Buna mukabil anne-babaya itaatsızlık ve saygısızlığın ne büyük bir bedbahtlık olduğu ima ile anlatılmaktadır.</p>
<p> Anne-babaya itaat etmemenin büyük günahlardan olduğunu zikreden bir hadisi şerif şöyle buyurmaktadır: <strong><span dir="RTL">عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِي بَكْرَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ</span></strong><span dir="RTL"> <strong>فَقَالَ أَلَا أُنَبِّئُكُمْ بِأَكْبَرِ الْكَبَائِرِ ثَلَاثًا الْإِشْرَاكُ بِاللَّهِ <u>وَعُقُوقُ الْوَالِدَيْن</u>ِ وَشَهَادَةُ الزُّورِ أَوْ قَوْلُ الزُّور</strong></span> “Abdurrahman İbn-u Ebubekre (r.a) babasından naklen: Resulüllah’ın (s.a.v) yanında idik. Şöyle buyurdular: <strong>“Size üç büyük günahı söyleyeyimmi?:</strong> <strong>Allah’a şirk koşmak, <u>ana-babaya itaatsizlik etmek</u> ve yalancı şahitliği yapmaktır (ya da yalan söylemek)” </strong>(Müslim, İman, Hds. No: 87).</p>
<p>Peki, anne-babaya itaat sınırsızmıdır? Bu soruyada şimdiye kadar olduğu gibi Ayet ve Hadis ile cevap verelim. <strong><span dir="RTL">وَاِنْ جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ بٖى مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا</span> “Şâyet onlar (annen-baban) seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme.” </strong>(Ankebut 8, Lokman 15). Evet, Bu Ayet-i kerimelerden anlıyoruz ki; Allah'a (c.c) isyan hususunda hiçbir yaratığa itaat edilmemelidir. Bu hususta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i şerifinde şöyle buyurulmuştur: <strong><span dir="RTL"> لَا طَاعَةَ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ إِنَّمَا الطَّاعَةُ فِي الْمَعْرُوفِ</span> “Allah’a isyanda itaat yoktur. İtaat ancak iyiliktedir.” </strong>(Sünen-i Ebi Davud, Kitabul Cihad, Hds. No: 2625)</p>
<p> Bu ayet (Ankebut 8) Sa'd bin Ebi Vakkas hakkında nazil olmuştur. Sa'd müslüman olduğu zaman annesi Abdişems'in kızı Hamne: “Ey Sa'd! Kulağıma geldiğine göre sen Muhammed'in dinine girmişsin. Sen Muhammed'i bırakmadıktan sonra Allaha yemin ederim, hiçbir şey yemeyeceğim, içmeyeceğim, rûzgâr ve güneşten hiçbir şeye sığınmayacağım” dedi. Sa'd annesinin en sevimli evlâdıydı. Fakat o, annesinin sözlerine karşı geldi. Annesi üç gün güneşte oturdu, yemeden-içmeden durdu. Sa'd, Allah'ın Rasûlü'ne gelerek durumu şikâyet etti ve bu ayet o zaman nazil oldu. Aynı zamanda Lokman ve Ahkâf surelerindeki ayetler de indi. Rasûl-i Ekrem Sa'd'a ihsan (iyilik) ile annesini razı etmeye çalışmasını emretti. (Taberi, Kurtubi tfsr.)</p>
<p> <strong>2- Anne-Baba’ya iyi davranmak:</strong> Bizleri şefkat ve merhametle her türlü kötülükten koruyup himaye eden, bizleri hayata hazırlamada hiçbir fedakârlıktan imtina etmeyen anne-babalarımıza karşı iyi davranmamızı Cenab-i Hak (c.c) şöyle emretmektedir:</p>
<p><strong><span dir="RTL">وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرٖيمًا</span></strong><strong> “Rabbin ancak kendisine kulluk etmeni; ana-babaya iyilikte bulunmanı emretmiştir. Onlardan biri ya da ikisi senin yanında yaşlanırsa, onlara «öf!» bile deme; onları sakın azarlama, onlara hep güzel, tatlı, iç açıcı söz söyle.” </strong>(İsra 23).</p>
<p> Allah (c.c) ta’zimin en ileri derecesi olan kulluğun kendisine yapılmasını emrettikten sonra, hemen akabinde kişinin vücut bulmsında ve yaşamasında zahiri sebep olan anne-babaya iyilikte bulunmayı ve şayet kişinin himayesine ihtiyaçları olduğu takdirde, onlardan meydana gelebilecek olumsuz bir şey olduğunda sızlanmamayı, onlara bakmaktan şikâyetçi olmamayı ve hatta “ÖF” bile dememeyi emretmektedir. Ayrıca Ayet-i kerime devamla, önce onlara güzel muamelede bulunmayı, hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda, kaba davranıp onları azarlamamayı emretmiştir. Dolayısıyla bununla da onlara eziyet verecek şeyleri yasakladıktan sonra, incitici yanı olmayan hoş ve güzel şeyler söylemeyi emretmiştir.</p>
<p> Ondan sonraki Ayet-i kerimede ise:</p>
<p><strong><span dir="RTL">وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانٖى صَغٖيرًا</span></strong><strong> Onlara merhamet ederek tevazu kanadını ger ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et.” </strong>(İsra 24)</p>
<p> Evet, bu Ayet-i kerimede, kuşun yuvadaki yavruları üzerine şefkat ve esirgemeyle kanatlarını germesinden mülhem, mecazî bir ifade ile kişinin ebeveynlerine merhamet kanatlarını germesini emretmektedir. Zira daha düne kadar kendilerinin kol-kanat germelerine muhtaç olan çocuklarına bugün kendileri muhtaç hâle gelmişlerdir. Keza Cenab-i Hak (c.c) çocukların ebeveynlere karşı merhametli olmalarını emrettiği gibi, onlar için dua etmelerini de emretmektedir. Yukarıdaki Ayet’in ikinci yarısında buyurulduğu gibi: <strong><span dir="RTL">وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا</span> “Ey Rabbim! Onlar beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de onlara merhamet et.” </strong>diye kendileri için münacatta bulunulmasını emrediyor. Zira onlar, ben küçükken bana şefkat göstermişler, bana bakıp terbiyemle meşgul olmuşlardı. Rabbim! Sen de onlara merhamet et. Merhamet edenlere vaadin var, bana merhametini gösteren anne-babamı merhametine mazhar kıl şeklinde dua et. Şayet iman etmemiş iseler, Allah’tan onlar için hidayet temennisinde bulun, diye Cenab-ı Hak (c.c) emretmektedir.</p>
<p> Anne-babaya karşı iyi davranmakla alakalı bir Hadis-i şerifte:</p>
<p> <strong><span dir="RTL">أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ قَالَ أَقْبَلَ رَجُلٌ إِلَى نَبِيِّ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ أُبَايِعُكَ عَلَى الْهِجْرَةِ وَالْجِهَادِ أَبْتَغِي الْأَجْرَ مِنْ اللَّهِ قَالَ فَهَلْ مِنْ وَالِدَيْكَ أَحَدٌ حَيٌّ قَالَ نَعَمْ بَلْ كِلَاهُمَا قَالَ فَتَبْتَغِي الْأَجْرَ مِنْ اللَّهِ قَالَ نَعَمْ قَالَ فَارْجِعْ إِلَى وَالِدَيْكَ فَأَحْسِنْ صُحْبَتَهُمَا</span></strong> Abdullah bin Amr bin As’tan: Bir gün Hz Peygambere bir adam geldi ve,</p>
<p> -“Sana hicret ve cihad şartı ile biat etmek istiyorum. Ecri Allah’tan dilerim” dedi. Hz Peygamber (s.a.v):</p>
<p> - “Annenle babandan sağ olan var mı?” diye sordu</p>
<p> Adam;</p>
<p> - “Evet! Hatta ikisi de!” diye cevap verdi Hz Peygamber (s.a.v):</p>
<p> “Allah’tan ecir diler misin?” dedi.</p>
<p> Adam:</p>
<p> - “Evet” cevabını verdi. Bunun üzerine Hz Peygamber (s.a.v):</p>
<p> - “O hâlde hemen annenle babanın yanına dön ve onlarla güzel sohbette bulun” buyurdu. (Sahih-i Müslim, Kitabul-Bir, Hds. No: 2549)</p>
<p> Başka bir Hadis-i şerif: <strong><span dir="RTL">عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ رَغِمَ أَنْفُ ثُمَّ رَغِمَ أَنْفُ ثُمَّ</span></strong><span dir="RTL"> <strong>رَغِمَ أَنْفُ قِيلَ مَنْ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ مَنْ أَدْرَكَ أَبَوَيْهِ عِنْدَ الْكِبَرِ أَحَدَهُمَا أَوْ كِلَيْهِمَا فَلَمْ يَدْخُلْ الْجَنَّةَ</strong></span> Ebu Hureyre’den (Radiyallahu Anh): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular:</p>
<p><strong> -Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!</strong></p>
<p><strong> -Kimin? Ya Rasulallah! soruldu.</strong></p>
<p><strong> Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular:</strong></p>
<p><strong> -Ana babasınn ikisine yahut ikisinded birnin ihtiyarlık zamanlarına yetişip de cennete giremeyen kimsenin. </strong>(Sahih-i Müslim Kitabul-bir Hds. No: 2551)</p>
<p> Burada anne babasının ikisinin ihtiyarlığına ve ikisinden birisinin ihtiyarlığına yetişip de onları memnun edemeyen, onların hayır duasını alamayan, onlara gereken önemi göstermeyip Cennet'e girecek ecri elde edemeyenlere hitap ediliyor. Demek ki normalde anne babaya asi olmayıp, hayır yolunda sözlerinden çıkmayıp Allah'a (c.c) ve Resulü’ne (s.a.v) gerektiği ölçüde itaat eden kişi Cennet'e girebilecek durumdadır. Bu Anne-babası veya ikisinden biri sağ olan çocuklar için çok hayırlı ve sevindici bir müjdedir. Bu imkâna sahip olup ve bunu icabı gereğince değerlendirene ne mutlu!..</p>
<p> Keza Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde ana-baba için yalnız yaşarken değil, öldükten sonra da dua edilmesini tavsiye etmektedir:</p>
<p> <strong><span dir="RTL">وعن أبي أُسَيْد بضم الهمزة وفتح السين مالكِ بنِ ربِيعَةَ السَّاعِدِيِّ رضي اللَّه عنه قال : بَيْنا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ رسول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إذ جاءَهُ رجُلٌ مِنْ بني سَلَمة فقالَ : يارسولَ اللَّه هَلْ بقى مِن بِرِّ أَبويَّ شىءٌ أَبرُّهُمَا بِهِ بَعدَ مَوْتِهِمَا ؟ فقال : « نَعَمْ ، الصَّلاَة علَيْهِمَا ، والاسْتِغْفَارُ لَهُما ، وإِنْفاذُ عَهْدِهِما ، وصِلةُ الرَّحِمِ التي لا تُوصَلُ إِلاَّ بِهِمَا ، وإِكَرَامُ صَدِيقهما</span> » </strong>Ebû Üseyd Mâlik bin Rebîa es-Sâidî radıyallahu anh şöyle dedi:</p>
<p> Bir gün biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda otururken Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve:</p>
<p> - Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.</p>
<p> Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:</p>
<p> – “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin, vasiyetlerini yerine getirirsin, akrabasını koruyup gözetirsin, dostlarına da ikramda bulunursun.” (Ebu Davut, Edep, 20)</p>
<p> Başka bir Hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:</p>
<p> <strong><span dir="RTL">عن أبي هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال إذا مات الإنسان انقطع عنه عمله إلا من ثلاثة إلا من صدقة جارية أو علم ينتفع به أو ولد صالح يدعو له</span> Ebi Hureyre’den (r.a) Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: “İnsan vefat ettiği zaman üç durum dışında ameli inkitaya uğrar (amel defteri kapanır). Bunlar: 1-Sadaka-i cariye, 2-Yararlı ilim, 3-Arkasında bıraktığı <u>Salih veledin duası”</u> </strong>(Sahih-i Müslim, Vasiyet, Hds. No:1255)</p>
<p> Ebeveynlerin Mü’min olmaması durumunda dahi Cenab-ı Hak (c.c) kendilerine iyi davranmayı şu Ayet-i kerimede zikredildiği gibi <strong><span dir="RTL">وإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا <u>وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاً</u></span></strong> <strong> “Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. <u>Fakat dünyada onlarla iyi geçin.”</u></strong> (Lokman 15), emretmektedir. Bana şirk koşmaya zorlamalarında onlara itaat etme; lâkin onun dışında onlara iyi davran ve onlarla iyi geçin diye emretmektedir.</p>
<p> Keza Peygamberimiz (s.a.v) Sahih-i Buhari’de geçen bir hadislerinde kendileriyle iman hususunda münakaşa içerisinde olmayan gayr-ı Müslim ana-babaya karşı iyiliği emretmektedir:</p>
<p><strong><span dir="RTL">وعن أَسْمَاءَ بنْتِ أبي بكْرٍ الصِّدِّيقِ رضي اللَّه عنهما قالت : قَدِمتْ عليَّ أُمِّي وهِي مُشركة في عهْدِ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَاسْتَفتَيْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قلتُ : قَدِمتْ عَليَّ أُمِّى وَهِى راغبةٌ ، أَفأَصِلُ أُمِّي ؟ قال : « نَعمْ صِلي أُمَّكِ » متفق عليه</span></strong> . Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ radıyallahu anhümâ şöyle dedi:</p>
<p style="margin-left:35.4pt"> İslâmiyet’i kabul etmemiş olan annem Resûlullah zamanında yanıma gelmişti. Resûlullah’ın görüşünü almak için Resûlullah’a:</p>
<p> - Annem, beni özleyip gelmiş. Ona ikramda bulunabilir miyim? diye sordum.</p>
<p> Peygamber aleyhisselâm:</p>
<p> - “Evet, annene iyi davran!” buyurdu. [Buhârî, Hibe, Hds.No: 29 (2477)]. (DEVAM EDECEK İNŞA-ALLAH)</p>
<p> </p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.