HASİP TAYLAN
Köşe Yazarı
HASİP TAYLAN
 

AYET VE HADİS IŞIĞINDA YARATILIŞ (40)

<p><strong>-&Ccedil;ocukların Ebeveynlere karşı g&ouml;revleri 2-</strong></p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; <strong>3- Ebeveynlerin ge&ccedil;imlerini temin etmek: </strong>Yaşlanıp kendi ihtiya&ccedil;larını temin edemez h&acirc;le gelince, ana-babaların b&uuml;t&uuml;n ihtiya&ccedil;larını temin etmek &ccedil;ocukların g&ouml;revidir. Bu g&ouml;rev isl&acirc;mi a&ccedil;ıdan sadece ahl&acirc;kı olmayıp, ayni zamanda hukuken de ifa edilmesi gereken bir g&ouml;revdir. Allah (c.c) bu g&ouml;revi evl&acirc;tlara şu Ayet-i kerimede zikredildiği gibi y&uuml;klemektedir:</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; <strong><span dir="RTL">يَسْپَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلْ مَا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَابْنِ السَّبٖيلِ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ</span> &ldquo;Ey Muhammed sana, Allah yolunda neyi harcayacaklarını soruyorlar. De ki: &quot;Harcayacağınız hayırlı bir şey, ana babaya, akrabalara, yetimlere, d&uuml;şk&uuml;nlere ve yolda kalmışadır. Her ne hayır yaparsanız, ş&uuml;phesiz ki Allah onu bilendir.&rdquo; </strong>(Bakara 215).</p> <p>M&uuml;şahade edildiği gibi; bu &acirc;yet-i kerimede neyin infak edileceği soruluyor. Cevap olarak ta kimlere infakta bulunulacağı a&ccedil;ıklanıyor. İşte bu ifade, dikkatı &ccedil;eken ve &ouml;zellik taşıyan bir ifadedir. M&uuml;fessirler burada kullanılan ifade tarzının, &ouml;nemli bir hususun te&#39;kid edilmek istenmesinden ileri geldiğini s&ouml;ylemişler ve demişlerdir ki: &ldquo;&Acirc;yetin ifadesinden anlaşılıyor ki her şeyi infak etmek, her t&uuml;rl&uuml; mal ve varlıktan harcama yapmak m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Ancak &ouml;nemli olan bu harcamanın kimlere yapılacağıdır. İşte bu hususun &ouml;nemine binaen, harcanacak yerler sayılmış ve <u>ana-babaya</u>, akrabaya, yetimlere, d&uuml;şk&uuml;nlere ve yolda kalmış olanlara harcanması gerektiğine işaret edilmiştir<strong>.</strong>&rdquo;</p> <p>Binaenaleyh İbn-i C&uuml;reyc (r.a): m&uuml;minlerin, Resulullahtan m&acirc;llarını nerelere harcamaları gerektiğini sormaları &uuml;zerine bu &acirc;yetin indiğini ve malların nerelere verilmesinin daha faziletli olduğunu belirttiğini bu itibarla bu &acirc;yetin, Zek&acirc;t&rsquo;ın haricinde teberru şeklinde infakta bulunmayı beyan ettiğini s&ouml;ylemiştir. (Taberi tfsr.)</p> <p>İbn-i C&uuml;reyc&rsquo;in (r.a) Ayet-i kerimeyi m&uuml;tal&acirc;a ettiği gibi,&nbsp; İsl&acirc;m dininde, hali vakti yerinde olan evladın, fakir olan anne ve babasına zek&acirc;t vermesi caiz g&ouml;r&uuml;lmemiştir. Zira anne ve babanın bakıma muhta&ccedil; olması halinde, onların her t&uuml;rl&uuml; ihtiyacını karşılama m&uuml;kellefiyeti &ouml;ncelikle &ccedil;ocuklarına verilmiştir. H&acirc;lbuki Zek&acirc;t sadece mali bir sorumluluk iken, maddi ve manevi her t&uuml;rl&uuml; ihtiyacın karşılanması sorumluluğu &ccedil;ok daha farklı ve kapsamlıdır.</p> <p>Anne-babaya karşı yapılan iyilik ve g&ouml;revin ifası, şu Hadis-i şerifte zikredildiği gibi en faziletli davranış ve ameldir:&nbsp; <strong><span dir="RTL">عن عبد الله بن مسعود قال&nbsp; سألت رسول الله صلى الله عليه وسلم أي العمل أفضل قال الصلاة لوقتها قال قلت ثم أي قال بر الوالدين قال قلت ثم أي قال الجهاد في سبيل الله</span> </strong>Sahabeden Abdullah İbn Mes&rsquo;ud anlatıyor<strong>: Resul&uuml;llah&rsquo;a (s.a.v) &quot;amellerin hangisinin daha faziletli olduğunu&quot; sordum Hz Peygamber:</strong></p> <p><strong>-Vaktinde kılınan namazdır&rdquo; buyurdular. </strong></p> <p><strong>Ondan sonra hangisidir?&rdquo; diye sordum. </strong></p> <p><strong>- &ldquo;<u>Ana-babaya iyilik yapmaktır</u>&quot; buyurdular.</strong></p> <p><strong>Ondan sonra hangisidir?&rdquo; diye sordum</strong></p> <p><strong>- Allah yolunda Cihad&rsquo;tır diye cevap verdiler. </strong>(M&uuml;slim, Kitabul iman, Hds. No: 85; Buhari, Kitabul edeb, Hds. No: 5625)</p> <p>Anne-babasına karşı kusur etmeyen ve onlara iyilikte bulunan kişilerin karşılaştıkları zorluk ve sıkıntılar karşısında bi&ccedil;are durumda kalanların dualarınn kabul edildiğini haber veren Res&uuml;l-i Ekrem (s.a.v) bir Hadis-i şeriflerinde ş&ouml;yle buyurmaktadırlar:</p> <p>&nbsp;<strong><span dir="RTL">عَنْ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا&nbsp; عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ بَيْنَمَا ثَلَاثَةُ نَفَرٍ يَتَمَاشَوْنَ أَخَذَهُمْ الْمَطَرُ فَمَالُوا إِلَى غَارٍ فِي الْجَبَلِ فَانْحَطَّتْ عَلَى فَمِ غَارِهِمْ صَخْرَةٌ مِنْ الْجَبَلِ فَأَطْبَقَتْ عَلَيْهِمْ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ انْظُرُوا أَعْمَالًا عَمِلْتُمُوهَا لِلَّهِ صَالِحَةً فَادْعُوا اللَّهَ بِهَا لَعَلَّهُ يَفْرُجُهَا فَقَالَ أَحَدُهُمْ اللَّهُمَّ إِنَّهُ كَانَ لِي وَالِدَانِ شَيْخَانِ كَبِيرَانِ وَلِي صِبْيَةٌ صِغَارٌ كُنْتُ أَرْعَى عَلَيْهِمْ فَإِذَا رُحْتُ عَلَيْهِمْ فَحَلَبْتُ بَدَأْتُ بِوَالِدَيَّ أَسْقِيهِمَا قَبْلَ وَلَدِي وَإِنَّهُ نَاءَ بِيَ الشَّجَرُ فَمَا أَتَيْتُ حَتَّى أَمْسَيْتُ فَوَجَدْتُهُمَا قَدْ نَامَا فَحَلَبْتُ كَمَا كُنْتُ أَحْلُبُ فَجِئْتُ بِالْحِلَابِ فَقُمْتُ عِنْدَ رُءُوسِهِمَا أَكْرَهُ أَنْ أُوقِظَهُمَا مِنْ نَوْمِهِمَا وَأَكْرَهُ أَنْ أَبْدَأَ بِالصِّبْيَةِ قَبْلَهُمَا وَالصِّبْيَةُ يَتَضَاغَوْنَ عِنْدَ قَدَمَيَّ فَلَمْ يَزَلْ ذَلِكَ دَأْبِي وَدَأْبَهُمْ حَتَّى طَلَعَ الْفَجْرُ فَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّي فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ لَنَا فُرْجَةً نَرَى مِنْهَا السَّمَاءَ فَفَرَجَ اللَّهُ لَهُمْ فُرْجَةً حَتَّى يَرَوْنَ</span> </strong>Hz. &Ouml;mer&rsquo;in Oğlu (r.anhuma) Resul&uuml;llah&rsquo;tan (s.a.v) şunları nakleder: Resul&uuml;llah (s.a.v) ş&ouml;yle buyurdular:</p> <p>&ldquo;<strong>&Uuml;&ccedil; kişi yolda y&uuml;r&uuml;rken yağmura yakalanırlar. Bunlar yağmurdan korunmak i&ccedil;in dağdaki mağaraya sığınırlar. Bunlar mağarada iken, dağdan kopan bir kaya mağaranın girişini kapatır ve bunlar i&ccedil;erde mahsur kalırlar. Bunun &uuml;zerine birbirlerine şunu s&ouml;ylerler, kendimizi yoklayıp hatırlamaya &ccedil;alışalım, hangimiz sırf Allah rızası i&ccedil;in Salih bir amel işledi ise, o amele istinaden buradan kurtulmamız &uuml;midi ile Allah&rsquo;a dua etsin.&nbsp; Bu teklif &uuml;zerine onların biri şu duayı s&ouml;yledi: </strong></p> <p><strong>-Y&acirc; Allah! Şu muhakkak ki, benim yaşlı ihtiyar ana-babam ve k&uuml;&ccedil;&uuml;k &ccedil;ocuklarım vardı. Ben s&uuml;r&uuml; otlatarak onları ge&ccedil;indirirdim. Akşamleyin s&uuml;r&uuml;y&uuml; otlaktan d&ouml;nd&uuml;r&uuml;p onların yanına getirdiğim zaman s&uuml;t&uuml; sağar, &ccedil;ocuklarımdan evvel ana-babama s&uuml;t i&ccedil;irirdim. Şu da muhakkak ki, bir g&uuml;n otlağın uzak olmasından dolayı ben t&acirc; akşama kadar s&uuml;r&uuml;y&uuml; getirememiştim. Ge&ccedil; vakit geldiğimde anne-babamı uyumuş h&acirc;lde bulmuştum. Her zamanki gibi yine s&uuml;tleri sağdım ve sağdığım s&uuml;t&uuml; kabıyle getirip başu&ccedil;larında dikildim. Onları uykularından uyandırmayı istemiyordum. Onlardan &ouml;nce &ccedil;ocuklarıma s&uuml;t i&ccedil;irmeyi de istemiyordum. &Ccedil;ocuklar ise ayaklarımın dibinde a&ccedil;lıktan sızlanıyorlardı. İşte o gece şafak doğuncaya kadar benim h&acirc;lim b&ouml;yle dikilmekle, onların h&acirc;li de uyumakla devam etti. Ş&uuml;bhesiz Sen bilmektesin ki, ben bunu sırf Sen&#39;in rız&acirc;nı istemek i&ccedil;in yapmıştım. Bundan &ouml;t&uuml;r&uuml; bizim i&ccedil;in bir yarık a&ccedil; da, biz oradan sem&acirc;yı g&ouml;relim! diye du&acirc; etti. Allah onlara sem&acirc;yı g&ouml;recekleri kadar bir yarık a&ccedil;tı. </strong>(Buhari, Edep, Hds. No: 5629)&nbsp;&nbsp;</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Anne-Baba&rsquo;nın evlat &uuml;zerindeki hakları gerek Ayet-i kerimelerde ve gerek se Hadis-i şeriflerde m&uuml;şahade ettiğimiz gibi &ccedil;oktur. Ancak gene Ayet ve Hadislerden edindiğimiz mal&uuml;mat, bize anne hakkının baba hakkına g&ouml;re daha ağırlıklı olduğu hakikatını g&ouml;stermektedir. Şu Ayet-i kerimelerde dile getirilen hakikat: <strong><span dir="RTL">وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ <u>حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْنًا عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فٖى عَامَيْنِ اَنِ</u></span></strong><span dir="RTL"> <strong>اشْكُرْ لٖى وَلِوَالِدَيْكَ اِلَیَّ الْمَصٖيرُ</strong></span><strong> &ldquo;Biz insana, ana-babasını tavsiye ettik. <u>Anası onu sıkıntı &uuml;st&uuml;ne sıkıntı &ccedil;ekerek taşımıştır. S&uuml;tten kesilmesi iki yıl i&ccedil;indedir.</u> Bana ve ana-babana ş&uuml;kret; d&ouml;n&uuml;ş ancak banadır.&rdquo; </strong>(Lokman 14). Burada;<strong> <span dir="RTL">&nbsp;حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلٰثُونَ شَهْرً</span></strong><span dir="RTL">ا</span> <strong>&ldquo;Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun taşınması ve s&uuml;tten kesilme s&uuml;resi otuz aydır.&rdquo; </strong>(Ahkaf 15), annenin &ccedil;ocuğunu taşıması, beslemesi ve yetiştirmesi esnasında babadan farklı olarak &ccedil;ektiği sıkıntıları aleni bir şekilde dile getirmektedir.</p> <p>Keza Efendimiz (s.a.v) bir Hadislerinde ise anne-baba&rsquo;ya karşı davranmaya (hakkına) dair şu sıralamayı getirmektedir:&nbsp; <strong><span dir="RTL">عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ&nbsp; جَاءَ رَجُلٌ إلى رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فقال : يا رسول اللَّه مَنْ أَحَقُّ النَّاسِ بحُسنِ صَحَابَتي ؟ قال : &laquo; أُمُّك &raquo; قال : ثُمَّ منْ ؟ قال: &laquo; أُمُّكَ &raquo; قال : ثُمَّ مَنْ ؟ قال : &laquo; أُمُّكَ &raquo; قال : ثُمَّ مَنْ ؟ قال : &laquo; أَبُوكَ &raquo; متفقٌ عليه</span></strong> . Ebi Hureyre&rsquo;den (r.a): Bir adam Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem&rsquo;e gelerek kendisine:</p> <p style="margin-left:35.45pt">-Ya Res&ucirc;lullah en iyi davranmam gereken insan kimdir? diye sordu.</p> <p>&nbsp;Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem:</p> <p>&nbsp;- &ldquo;Annen!&rdquo; buyurdular.</p> <p>&nbsp;Adam:</p> <p>&nbsp;- Ondan sonra kimdir? diye sordu.</p> <p>&nbsp;Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem:</p> <p>- &ldquo;Annen!&rdquo; buyurdular.</p> <p>Adam tekrar:</p> <p>- Ondan sonra kim gelir? diye sordu.</p> <p>&nbsp;Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem:</p> <p>- &ldquo;Annen!&rdquo; dediler.</p> <p>Adam tekrar:</p> <p>- Sonra kim gelir? diye sordu.</p> <p>&nbsp;Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem:</p> <p>- &ldquo;Baban!&rdquo; cevabını verdiler. (İbn-i Mace, Vesaya, Hds. No: 2706)&nbsp;</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; <strong>H&uuml;l&acirc;sa</strong> anneye ve babaya her t&uuml;rl&uuml; ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde b&uuml;t&uuml;n madd&icirc; ihtiya&ccedil;larını gidermek, onlara &quot;&ouml;f&quot; bile dememek, onlara karşı daima tatlı dilli olmak, en g&uuml;zel tavır ve davranışlarla karşılık verip en ufak bir şekilde onları &uuml;zmemek bıkkınlığı ifade edebilecek bir tavır takınmamak gerekir. G&ouml;n&uuml;llerini kıracak en k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir s&ouml;zden bile ka&ccedil;ınmak, her hususta rızalarını kazanmağa &ccedil;alışmak, onları kendisinden memnun etmek, yaşlandıklarında onların her t&uuml;rl&uuml; hizmetine koşmak, hastalık anlarında tedav&icirc; ve bakımlarını yaptırmak &ccedil;ocukların g&ouml;revidir. Hasta veya yatalak h&acirc;llerinde onların hizmetlerinde bulunmak Cennet&#39;in kapılarını aralayan bir davranıştır.</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Halb&uuml;ki g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde esefle g&ouml;rmekteyiz ki; anne-babasına itaat etmemek, onlara k&ouml;t&uuml; s&ouml;z s&ouml;ylemek, onlara karşı uygunsuz davranmak ş&ouml;yle dursun, birka&ccedil; kuruşluk d&uuml;nya menfaati veya basireti &ouml;rten şehevi duygular uğruna onları d&ouml;ven, onları s&ouml;ven, onlara işkence eden ve hatta onları &ouml;ld&uuml;ren bir nesil yetişti. Neredeyse her g&uuml;n bu t&uuml;r hadiseleri gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında haber olarak okumakta veya seyretmekteyiz. Toplumumuzun bu hale gelmesine neden olan sebepleri iyice d&uuml;ş&uuml;n&uuml;p bu durumu tahlil etmeli, sorumluluğumuzun farkına varmalı ve aileleri kuşatan bu k&ouml;t&uuml; gidişata dur deme vakti geldiğinin bilincine varıp her birey kendine d&uuml;şeni yapmalıdır. Hatta bireylerin g&uuml;c&uuml;n&uuml; aşan bu gidişata dur demek i&ccedil;in siyasi g&uuml;c&uuml;m&uuml;zle (oylarımızla) siyaseti (devleti) harekete ge&ccedil;irmeliyiz. Bu vesile ile aslımıza (fıtratımıza) d&ouml;nmeliyiz. Aksi takdirde hem D&uuml;nyevi ve hemde Uhrevi ziyanla karşıkarşıya kalmaya mahk&uuml;m olacağımızı unutmamalıyız.</p> <p>Ebeveynlerimizi yaşlı olarak g&ouml;r&uuml;p, onlar &ldquo;s&ouml;yleyeceklerimden bir şey anlamaz&rdquo;, &ldquo;hayatıma katacakları fazla şeyleri yoktur&rdquo; gibi yanlış d&uuml;ş&uuml;ncelerden vazge&ccedil;meli, onların engin tecr&uuml;belerinden istifade ederek hayatımızı doğru bir yaşantıya sevk etmeliyiz. Unutmayalım ki her insan mutlaka sırtını yaslayacağı bir yer ister. Bunu, destek ve himayeye ihtiyacımız olduğu zaman ebeveynlerimiz bizlere hayatları pahasına dahi olsa maddi ve manevi her &ccedil;eşit k&uuml;lfete katlanarak bize gereken desteği sağlamışlardır. Ve unutmayalım ki; ağacın filizleri bizler isek asıl ağacın g&ouml;vdesini onlar teşkil etmektedir. Filizlerin yeşerip b&uuml;y&uuml;mesi g&ouml;vdenin kendilerine sağlayacağı hayati imk&acirc;nlarla m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Dolayısıyla kendilerine ihtiyacımız olduğu zaman, bizlerden hi&ccedil;bir şey esirgemeyen bu m&uuml;barek insanların yaşlanıp bize ihtiya&ccedil;ları olduğu zaman tıpkı onların bizi besleme, b&uuml;y&uuml;tme, yetiştirme, terbiye etme ve sair her t&uuml;rl&uuml; ihtiyacımızı hi&ccedil;bir karşılık beklemeden ifa ettikleri gibi, bizlerde &uuml;zerimize d&uuml;şeni layikiyle yerine getirmeliyiz.</p> <p>Aslında onların bizden &ouml;yle b&uuml;y&uuml;k istekleri yoktur. Yukarıda anlatmaya &ccedil;alıştığımız, l&acirc;kin anlatmakla bitiremeyeceğimiz kadar daha &ccedil;ok iyilikleri olan ebeveynlerimize karşı yapacaklarımız, onların bize yaptıklarının yanında hi&ccedil; gibidir. Onlara karşı saygılı olacağız, davranış ve lisanımızla onları rencide edip incitmeyeceğiz, onlardan bir tas &ccedil;orba ve başlarını koyacakları sıcak bir yuvayı esirgemeyeceğiz. Ki bunları yapmamızı Allah (c.c) bize emretmektedir.</p> <p>Maalesef g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde bu kadarcık fedak&acirc;rlığı &ccedil;ok g&ouml;r&uuml;p, bu eli &ouml;p&uuml;lesi m&uuml;barek insanları &ccedil;eşitli adlarla adlandırılan yaşlılık veya huzur evlerine tıkayıp, geride kalan &uuml;&ccedil; g&uuml;nl&uuml;k &ouml;m&uuml;rlerini aile sıcaklığından uzak, huzursuz bir şekilde ge&ccedil;irmeleri adeta moda olmuştur. Unutulmamalıdır ki onların bu d&uuml;nyadaki &uuml;&ccedil; g&uuml;nl&uuml;k huzursuzluğun m&uuml;sebbibi olan &ccedil;ocuklarının uhrevi hayatlarının huzursuz kılmasını ka&ccedil;ınılmaz hale getirecektir. Allah hepimize akıl ve izan nasip eylesin ve bizleri ebeveynlerimize musahhar kılsın.</p> <p>Burada &ldquo;AYET VE HADİS IŞIĞINDA YARATILIŞ&rdquo; mevzuuna son verirken, bu &ccedil;alışmamla siz değerli okurlarıma bir nebze de olsa yararlı olduğumu &uuml;mid eder, hepinizin Cenab-i Hakk&rsquo;ın sonsuz rahmet ve mağfiretine nail olmanızı diler, &ldquo;KUR&rsquo;AN VE HADİS IŞIĞINDA D&Uuml;NYA HAYATI&rdquo; yazı dizisinde buluşmak &uuml;zere, dualarınızı bekler ve Allah&rsquo;a (c.c) emanet olunuz derim.&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 11 Aralık 2015 - Cuma

AYET VE HADİS IŞIĞINDA YARATILIŞ (40)

<p><strong>-&Ccedil;ocukların Ebeveynlere karşı g&ouml;revleri 2-</strong></p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; <strong>3- Ebeveynlerin ge&ccedil;imlerini temin etmek: </strong>Yaşlanıp kendi ihtiya&ccedil;larını temin edemez h&acirc;le gelince, ana-babaların b&uuml;t&uuml;n ihtiya&ccedil;larını temin etmek &ccedil;ocukların g&ouml;revidir. Bu g&ouml;rev isl&acirc;mi a&ccedil;ıdan sadece ahl&acirc;kı olmayıp, ayni zamanda hukuken de ifa edilmesi gereken bir g&ouml;revdir. Allah (c.c) bu g&ouml;revi evl&acirc;tlara şu Ayet-i kerimede zikredildiği gibi y&uuml;klemektedir:</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; <strong><span dir="RTL">يَسْپَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلْ مَا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَابْنِ السَّبٖيلِ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ</span> &ldquo;Ey Muhammed sana, Allah yolunda neyi harcayacaklarını soruyorlar. De ki: &quot;Harcayacağınız hayırlı bir şey, ana babaya, akrabalara, yetimlere, d&uuml;şk&uuml;nlere ve yolda kalmışadır. Her ne hayır yaparsanız, ş&uuml;phesiz ki Allah onu bilendir.&rdquo; </strong>(Bakara 215).</p> <p>M&uuml;şahade edildiği gibi; bu &acirc;yet-i kerimede neyin infak edileceği soruluyor. Cevap olarak ta kimlere infakta bulunulacağı a&ccedil;ıklanıyor. İşte bu ifade, dikkatı &ccedil;eken ve &ouml;zellik taşıyan bir ifadedir. M&uuml;fessirler burada kullanılan ifade tarzının, &ouml;nemli bir hususun te&#39;kid edilmek istenmesinden ileri geldiğini s&ouml;ylemişler ve demişlerdir ki: &ldquo;&Acirc;yetin ifadesinden anlaşılıyor ki her şeyi infak etmek, her t&uuml;rl&uuml; mal ve varlıktan harcama yapmak m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Ancak &ouml;nemli olan bu harcamanın kimlere yapılacağıdır. İşte bu hususun &ouml;nemine binaen, harcanacak yerler sayılmış ve <u>ana-babaya</u>, akrabaya, yetimlere, d&uuml;şk&uuml;nlere ve yolda kalmış olanlara harcanması gerektiğine işaret edilmiştir<strong>.</strong>&rdquo;</p> <p>Binaenaleyh İbn-i C&uuml;reyc (r.a): m&uuml;minlerin, Resulullahtan m&acirc;llarını nerelere harcamaları gerektiğini sormaları &uuml;zerine bu &acirc;yetin indiğini ve malların nerelere verilmesinin daha faziletli olduğunu belirttiğini bu itibarla bu &acirc;yetin, Zek&acirc;t&rsquo;ın haricinde teberru şeklinde infakta bulunmayı beyan ettiğini s&ouml;ylemiştir. (Taberi tfsr.)</p> <p>İbn-i C&uuml;reyc&rsquo;in (r.a) Ayet-i kerimeyi m&uuml;tal&acirc;a ettiği gibi,&nbsp; İsl&acirc;m dininde, hali vakti yerinde olan evladın, fakir olan anne ve babasına zek&acirc;t vermesi caiz g&ouml;r&uuml;lmemiştir. Zira anne ve babanın bakıma muhta&ccedil; olması halinde, onların her t&uuml;rl&uuml; ihtiyacını karşılama m&uuml;kellefiyeti &ouml;ncelikle &ccedil;ocuklarına verilmiştir. H&acirc;lbuki Zek&acirc;t sadece mali bir sorumluluk iken, maddi ve manevi her t&uuml;rl&uuml; ihtiyacın karşılanması sorumluluğu &ccedil;ok daha farklı ve kapsamlıdır.</p> <p>Anne-babaya karşı yapılan iyilik ve g&ouml;revin ifası, şu Hadis-i şerifte zikredildiği gibi en faziletli davranış ve ameldir:&nbsp; <strong><span dir="RTL">عن عبد الله بن مسعود قال&nbsp; سألت رسول الله صلى الله عليه وسلم أي العمل أفضل قال الصلاة لوقتها قال قلت ثم أي قال بر الوالدين قال قلت ثم أي قال الجهاد في سبيل الله</span> </strong>Sahabeden Abdullah İbn Mes&rsquo;ud anlatıyor<strong>: Resul&uuml;llah&rsquo;a (s.a.v) &quot;amellerin hangisinin daha faziletli olduğunu&quot; sordum Hz Peygamber:</strong></p> <p><strong>-Vaktinde kılınan namazdır&rdquo; buyurdular. </strong></p> <p><strong>Ondan sonra hangisidir?&rdquo; diye sordum. </strong></p> <p><strong>- &ldquo;<u>Ana-babaya iyilik yapmaktır</u>&quot; buyurdular.</strong></p> <p><strong>Ondan sonra hangisidir?&rdquo; diye sordum</strong></p> <p><strong>- Allah yolunda Cihad&rsquo;tır diye cevap verdiler. </strong>(M&uuml;slim, Kitabul iman, Hds. No: 85; Buhari, Kitabul edeb, Hds. No: 5625)</p> <p>Anne-babasına karşı kusur etmeyen ve onlara iyilikte bulunan kişilerin karşılaştıkları zorluk ve sıkıntılar karşısında bi&ccedil;are durumda kalanların dualarınn kabul edildiğini haber veren Res&uuml;l-i Ekrem (s.a.v) bir Hadis-i şeriflerinde ş&ouml;yle buyurmaktadırlar:</p> <p>&nbsp;<strong><span dir="RTL">عَنْ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا&nbsp; عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ بَيْنَمَا ثَلَاثَةُ نَفَرٍ يَتَمَاشَوْنَ أَخَذَهُمْ الْمَطَرُ فَمَالُوا إِلَى غَارٍ فِي الْجَبَلِ فَانْحَطَّتْ عَلَى فَمِ غَارِهِمْ صَخْرَةٌ مِنْ الْجَبَلِ فَأَطْبَقَتْ عَلَيْهِمْ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ انْظُرُوا أَعْمَالًا عَمِلْتُمُوهَا لِلَّهِ صَالِحَةً فَادْعُوا اللَّهَ بِهَا لَعَلَّهُ يَفْرُجُهَا فَقَالَ أَحَدُهُمْ اللَّهُمَّ إِنَّهُ كَانَ لِي وَالِدَانِ شَيْخَانِ كَبِيرَانِ وَلِي صِبْيَةٌ صِغَارٌ كُنْتُ أَرْعَى عَلَيْهِمْ فَإِذَا رُحْتُ عَلَيْهِمْ فَحَلَبْتُ بَدَأْتُ بِوَالِدَيَّ أَسْقِيهِمَا قَبْلَ وَلَدِي وَإِنَّهُ نَاءَ بِيَ الشَّجَرُ فَمَا أَتَيْتُ حَتَّى أَمْسَيْتُ فَوَجَدْتُهُمَا قَدْ نَامَا فَحَلَبْتُ كَمَا كُنْتُ أَحْلُبُ فَجِئْتُ بِالْحِلَابِ فَقُمْتُ عِنْدَ رُءُوسِهِمَا أَكْرَهُ أَنْ أُوقِظَهُمَا مِنْ نَوْمِهِمَا وَأَكْرَهُ أَنْ أَبْدَأَ بِالصِّبْيَةِ قَبْلَهُمَا وَالصِّبْيَةُ يَتَضَاغَوْنَ عِنْدَ قَدَمَيَّ فَلَمْ يَزَلْ ذَلِكَ دَأْبِي وَدَأْبَهُمْ حَتَّى طَلَعَ الْفَجْرُ فَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّي فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ لَنَا فُرْجَةً نَرَى مِنْهَا السَّمَاءَ فَفَرَجَ اللَّهُ لَهُمْ فُرْجَةً حَتَّى يَرَوْنَ</span> </strong>Hz. &Ouml;mer&rsquo;in Oğlu (r.anhuma) Resul&uuml;llah&rsquo;tan (s.a.v) şunları nakleder: Resul&uuml;llah (s.a.v) ş&ouml;yle buyurdular:</p> <p>&ldquo;<strong>&Uuml;&ccedil; kişi yolda y&uuml;r&uuml;rken yağmura yakalanırlar. Bunlar yağmurdan korunmak i&ccedil;in dağdaki mağaraya sığınırlar. Bunlar mağarada iken, dağdan kopan bir kaya mağaranın girişini kapatır ve bunlar i&ccedil;erde mahsur kalırlar. Bunun &uuml;zerine birbirlerine şunu s&ouml;ylerler, kendimizi yoklayıp hatırlamaya &ccedil;alışalım, hangimiz sırf Allah rızası i&ccedil;in Salih bir amel işledi ise, o amele istinaden buradan kurtulmamız &uuml;midi ile Allah&rsquo;a dua etsin.&nbsp; Bu teklif &uuml;zerine onların biri şu duayı s&ouml;yledi: </strong></p> <p><strong>-Y&acirc; Allah! Şu muhakkak ki, benim yaşlı ihtiyar ana-babam ve k&uuml;&ccedil;&uuml;k &ccedil;ocuklarım vardı. Ben s&uuml;r&uuml; otlatarak onları ge&ccedil;indirirdim. Akşamleyin s&uuml;r&uuml;y&uuml; otlaktan d&ouml;nd&uuml;r&uuml;p onların yanına getirdiğim zaman s&uuml;t&uuml; sağar, &ccedil;ocuklarımdan evvel ana-babama s&uuml;t i&ccedil;irirdim. Şu da muhakkak ki, bir g&uuml;n otlağın uzak olmasından dolayı ben t&acirc; akşama kadar s&uuml;r&uuml;y&uuml; getirememiştim. Ge&ccedil; vakit geldiğimde anne-babamı uyumuş h&acirc;lde bulmuştum. Her zamanki gibi yine s&uuml;tleri sağdım ve sağdığım s&uuml;t&uuml; kabıyle getirip başu&ccedil;larında dikildim. Onları uykularından uyandırmayı istemiyordum. Onlardan &ouml;nce &ccedil;ocuklarıma s&uuml;t i&ccedil;irmeyi de istemiyordum. &Ccedil;ocuklar ise ayaklarımın dibinde a&ccedil;lıktan sızlanıyorlardı. İşte o gece şafak doğuncaya kadar benim h&acirc;lim b&ouml;yle dikilmekle, onların h&acirc;li de uyumakla devam etti. Ş&uuml;bhesiz Sen bilmektesin ki, ben bunu sırf Sen&#39;in rız&acirc;nı istemek i&ccedil;in yapmıştım. Bundan &ouml;t&uuml;r&uuml; bizim i&ccedil;in bir yarık a&ccedil; da, biz oradan sem&acirc;yı g&ouml;relim! diye du&acirc; etti. Allah onlara sem&acirc;yı g&ouml;recekleri kadar bir yarık a&ccedil;tı. </strong>(Buhari, Edep, Hds. No: 5629)&nbsp;&nbsp;</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Anne-Baba&rsquo;nın evlat &uuml;zerindeki hakları gerek Ayet-i kerimelerde ve gerek se Hadis-i şeriflerde m&uuml;şahade ettiğimiz gibi &ccedil;oktur. Ancak gene Ayet ve Hadislerden edindiğimiz mal&uuml;mat, bize anne hakkının baba hakkına g&ouml;re daha ağırlıklı olduğu hakikatını g&ouml;stermektedir. Şu Ayet-i kerimelerde dile getirilen hakikat: <strong><span dir="RTL">وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ <u>حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْنًا عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فٖى عَامَيْنِ اَنِ</u></span></strong><span dir="RTL"> <strong>اشْكُرْ لٖى وَلِوَالِدَيْكَ اِلَیَّ الْمَصٖيرُ</strong></span><strong> &ldquo;Biz insana, ana-babasını tavsiye ettik. <u>Anası onu sıkıntı &uuml;st&uuml;ne sıkıntı &ccedil;ekerek taşımıştır. S&uuml;tten kesilmesi iki yıl i&ccedil;indedir.</u> Bana ve ana-babana ş&uuml;kret; d&ouml;n&uuml;ş ancak banadır.&rdquo; </strong>(Lokman 14). Burada;<strong> <span dir="RTL">&nbsp;حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلٰثُونَ شَهْرً</span></strong><span dir="RTL">ا</span> <strong>&ldquo;Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun taşınması ve s&uuml;tten kesilme s&uuml;resi otuz aydır.&rdquo; </strong>(Ahkaf 15), annenin &ccedil;ocuğunu taşıması, beslemesi ve yetiştirmesi esnasında babadan farklı olarak &ccedil;ektiği sıkıntıları aleni bir şekilde dile getirmektedir.</p> <p>Keza Efendimiz (s.a.v) bir Hadislerinde ise anne-baba&rsquo;ya karşı davranmaya (hakkına) dair şu sıralamayı getirmektedir:&nbsp; <strong><span dir="RTL">عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ&nbsp; جَاءَ رَجُلٌ إلى رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فقال : يا رسول اللَّه مَنْ أَحَقُّ النَّاسِ بحُسنِ صَحَابَتي ؟ قال : &laquo; أُمُّك &raquo; قال : ثُمَّ منْ ؟ قال: &laquo; أُمُّكَ &raquo; قال : ثُمَّ مَنْ ؟ قال : &laquo; أُمُّكَ &raquo; قال : ثُمَّ مَنْ ؟ قال : &laquo; أَبُوكَ &raquo; متفقٌ عليه</span></strong> . Ebi Hureyre&rsquo;den (r.a): Bir adam Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem&rsquo;e gelerek kendisine:</p> <p style="margin-left:35.45pt">-Ya Res&ucirc;lullah en iyi davranmam gereken insan kimdir? diye sordu.</p> <p>&nbsp;Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem:</p> <p>&nbsp;- &ldquo;Annen!&rdquo; buyurdular.</p> <p>&nbsp;Adam:</p> <p>&nbsp;- Ondan sonra kimdir? diye sordu.</p> <p>&nbsp;Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem:</p> <p>- &ldquo;Annen!&rdquo; buyurdular.</p> <p>Adam tekrar:</p> <p>- Ondan sonra kim gelir? diye sordu.</p> <p>&nbsp;Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem:</p> <p>- &ldquo;Annen!&rdquo; dediler.</p> <p>Adam tekrar:</p> <p>- Sonra kim gelir? diye sordu.</p> <p>&nbsp;Res&ucirc;lullah sallallahu aleyhi ve sellem:</p> <p>- &ldquo;Baban!&rdquo; cevabını verdiler. (İbn-i Mace, Vesaya, Hds. No: 2706)&nbsp;</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; <strong>H&uuml;l&acirc;sa</strong> anneye ve babaya her t&uuml;rl&uuml; ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde b&uuml;t&uuml;n madd&icirc; ihtiya&ccedil;larını gidermek, onlara &quot;&ouml;f&quot; bile dememek, onlara karşı daima tatlı dilli olmak, en g&uuml;zel tavır ve davranışlarla karşılık verip en ufak bir şekilde onları &uuml;zmemek bıkkınlığı ifade edebilecek bir tavır takınmamak gerekir. G&ouml;n&uuml;llerini kıracak en k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir s&ouml;zden bile ka&ccedil;ınmak, her hususta rızalarını kazanmağa &ccedil;alışmak, onları kendisinden memnun etmek, yaşlandıklarında onların her t&uuml;rl&uuml; hizmetine koşmak, hastalık anlarında tedav&icirc; ve bakımlarını yaptırmak &ccedil;ocukların g&ouml;revidir. Hasta veya yatalak h&acirc;llerinde onların hizmetlerinde bulunmak Cennet&#39;in kapılarını aralayan bir davranıştır.</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Halb&uuml;ki g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde esefle g&ouml;rmekteyiz ki; anne-babasına itaat etmemek, onlara k&ouml;t&uuml; s&ouml;z s&ouml;ylemek, onlara karşı uygunsuz davranmak ş&ouml;yle dursun, birka&ccedil; kuruşluk d&uuml;nya menfaati veya basireti &ouml;rten şehevi duygular uğruna onları d&ouml;ven, onları s&ouml;ven, onlara işkence eden ve hatta onları &ouml;ld&uuml;ren bir nesil yetişti. Neredeyse her g&uuml;n bu t&uuml;r hadiseleri gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında haber olarak okumakta veya seyretmekteyiz. Toplumumuzun bu hale gelmesine neden olan sebepleri iyice d&uuml;ş&uuml;n&uuml;p bu durumu tahlil etmeli, sorumluluğumuzun farkına varmalı ve aileleri kuşatan bu k&ouml;t&uuml; gidişata dur deme vakti geldiğinin bilincine varıp her birey kendine d&uuml;şeni yapmalıdır. Hatta bireylerin g&uuml;c&uuml;n&uuml; aşan bu gidişata dur demek i&ccedil;in siyasi g&uuml;c&uuml;m&uuml;zle (oylarımızla) siyaseti (devleti) harekete ge&ccedil;irmeliyiz. Bu vesile ile aslımıza (fıtratımıza) d&ouml;nmeliyiz. Aksi takdirde hem D&uuml;nyevi ve hemde Uhrevi ziyanla karşıkarşıya kalmaya mahk&uuml;m olacağımızı unutmamalıyız.</p> <p>Ebeveynlerimizi yaşlı olarak g&ouml;r&uuml;p, onlar &ldquo;s&ouml;yleyeceklerimden bir şey anlamaz&rdquo;, &ldquo;hayatıma katacakları fazla şeyleri yoktur&rdquo; gibi yanlış d&uuml;ş&uuml;ncelerden vazge&ccedil;meli, onların engin tecr&uuml;belerinden istifade ederek hayatımızı doğru bir yaşantıya sevk etmeliyiz. Unutmayalım ki her insan mutlaka sırtını yaslayacağı bir yer ister. Bunu, destek ve himayeye ihtiyacımız olduğu zaman ebeveynlerimiz bizlere hayatları pahasına dahi olsa maddi ve manevi her &ccedil;eşit k&uuml;lfete katlanarak bize gereken desteği sağlamışlardır. Ve unutmayalım ki; ağacın filizleri bizler isek asıl ağacın g&ouml;vdesini onlar teşkil etmektedir. Filizlerin yeşerip b&uuml;y&uuml;mesi g&ouml;vdenin kendilerine sağlayacağı hayati imk&acirc;nlarla m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Dolayısıyla kendilerine ihtiyacımız olduğu zaman, bizlerden hi&ccedil;bir şey esirgemeyen bu m&uuml;barek insanların yaşlanıp bize ihtiya&ccedil;ları olduğu zaman tıpkı onların bizi besleme, b&uuml;y&uuml;tme, yetiştirme, terbiye etme ve sair her t&uuml;rl&uuml; ihtiyacımızı hi&ccedil;bir karşılık beklemeden ifa ettikleri gibi, bizlerde &uuml;zerimize d&uuml;şeni layikiyle yerine getirmeliyiz.</p> <p>Aslında onların bizden &ouml;yle b&uuml;y&uuml;k istekleri yoktur. Yukarıda anlatmaya &ccedil;alıştığımız, l&acirc;kin anlatmakla bitiremeyeceğimiz kadar daha &ccedil;ok iyilikleri olan ebeveynlerimize karşı yapacaklarımız, onların bize yaptıklarının yanında hi&ccedil; gibidir. Onlara karşı saygılı olacağız, davranış ve lisanımızla onları rencide edip incitmeyeceğiz, onlardan bir tas &ccedil;orba ve başlarını koyacakları sıcak bir yuvayı esirgemeyeceğiz. Ki bunları yapmamızı Allah (c.c) bize emretmektedir.</p> <p>Maalesef g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde bu kadarcık fedak&acirc;rlığı &ccedil;ok g&ouml;r&uuml;p, bu eli &ouml;p&uuml;lesi m&uuml;barek insanları &ccedil;eşitli adlarla adlandırılan yaşlılık veya huzur evlerine tıkayıp, geride kalan &uuml;&ccedil; g&uuml;nl&uuml;k &ouml;m&uuml;rlerini aile sıcaklığından uzak, huzursuz bir şekilde ge&ccedil;irmeleri adeta moda olmuştur. Unutulmamalıdır ki onların bu d&uuml;nyadaki &uuml;&ccedil; g&uuml;nl&uuml;k huzursuzluğun m&uuml;sebbibi olan &ccedil;ocuklarının uhrevi hayatlarının huzursuz kılmasını ka&ccedil;ınılmaz hale getirecektir. Allah hepimize akıl ve izan nasip eylesin ve bizleri ebeveynlerimize musahhar kılsın.</p> <p>Burada &ldquo;AYET VE HADİS IŞIĞINDA YARATILIŞ&rdquo; mevzuuna son verirken, bu &ccedil;alışmamla siz değerli okurlarıma bir nebze de olsa yararlı olduğumu &uuml;mid eder, hepinizin Cenab-i Hakk&rsquo;ın sonsuz rahmet ve mağfiretine nail olmanızı diler, &ldquo;KUR&rsquo;AN VE HADİS IŞIĞINDA D&Uuml;NYA HAYATI&rdquo; yazı dizisinde buluşmak &uuml;zere, dualarınızı bekler ve Allah&rsquo;a (c.c) emanet olunuz derim.&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.